- 642 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Gençlerimiz Neden Yurt Dışına Gidiyor?
Ülkemiz, son yıllarda derinleşen ekonomik kriz, artan enflasyon, yüksek işsizlik oranları ve yaşam maliyetlerindeki artışla mücadele ediyor. Bu durumdan en çok etkilenen kesimlerin başında gençler geliyor. Yüksek eğitimli olsalar bile gençlerin iş bulmakta zorlanması, düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmaları ve artan yaşam maliyetleri, yeni bir nesli umutsuzluğa itiyor. Bu yazımda, ekonomik krizin gençler üzerindeki etkilerini ve olası çözüm yollarını ele alacağım.
Türkiye’de üniversite eğitimi, birçok gencin daha iyi bir gelecek umuduyla çıktığı bir yolculuk. Burada Umberto Eco’nun meşhur yorumunu yazmadan geçmek istemiyorum. Umberto Eco’ya göre, "Modern üniversiteler işsizlik probleminin kamufle edildiği park alanlarıdır." Ben de ne yazık ki aynı düşünceleri taşıyorum. Eğitim sistemimizde ara kademelerin olması gerektiğine inanan biriyim.
Ülkemizde her öğrencinin hayali ne yazık ki üniversite okumak olduğu için son yıllarda, üniversite mezunu gençler bile iş bulmakta zorlanıyor ya da niteliklerinin çok altında işlerde çalışmak zorunda kalıyor. TÜİK verilerine göre, genç işsizlik oranı %25’lere kadar çıkmış durumda ve bu oran, özellikle yeni mezunlar arasında daha da yüksek seyrediyor.
Birçok genç, hayalini kurduğu mesleği yapamıyor ya da eğitim aldığı alanda çalışmak yerine, daha düşük maaşlı ve niteliksiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, gençlerin hayat standartlarını düşürüyor, evlenme, ev alma ya da kendi ayakları üzerinde durma gibi planlarını ertelemelerine neden oluyor. Bu koşullar altında gençler, umutları yitiriyor ve kendilerini çaresiz hissediyorlar. Üniversite gençlerinin çoğu kuryelik, garsonluk gibi okuduğu alan dışında işlerde çalışıyor. Sonra da ne mi oluyor. Boşa okunmuş yıllar ve hayal kırıklığı.
Bu durumun sonucu olarak ülkemizde ekonomik kriz ve işsizlikle mücadele eden gençlerin önemli bir kısmı, yurt dışında eğitim ve iş fırsatları aramaya yöneliyor. Yurt dışına göç edenlerin büyük bir kısmını üniversite mezunları oluşturuyor ve bu durum, ülkede ciddi bir beyin göçü sorunu yaratıyor. Beyin göçü, Türkiye’nin gelecekteki nitelikli iş gücünden mahrum kalmasına neden olurken, ülkenin ekonomik kalkınma hızını da olumsuz etkiliyor. Tabi bunun yanında yetişmiş akademisyenlerimiz, doktorlarımız veya mühendislerimiz de yurt dışına gitmeye çalışıyor. Bu konu ayrıca ele alınması gereken bir konu olduğu için başka bir yazımda yer vermeyi düşünüyorum.
Peki, bu süreçte neler yapılabilir? Elbette sorun öyle kısa vadede çözülecek kadar basit değil. Ancak şimdiden başlanmazsa daha da büyük kayıplar yaşayacağımız kesin. Öncelikle, ekonomik krizin etkilerini azaltmak için istihdam odaklı politikaların geliştirilmesi ve gençlere yönelik iş fırsatlarının artırılması gerekiyor. Devletin, genç istihdamını destekleyecek teşvikler sunması ve işverenlerle iş birliği yaparak gençlere uygun iş koşulları yaratması önemli. Özellikle teknoloji ve inovasyon alanında girişimcilik destekleri sunulmalı, gençlerin yenilikçi fikirleri ekonomiye kazandırılması bu çağda yapılabilecek en gerçekçi adımlardan biri olacaktır.
Eğitim sistemi, iş piyasasının ihtiyaçlarına uygun olarak güncellenmeli ve gençlerin mezun olduklarında iş bulma şanslarını artıracak şekilde yapılandırılmalıdır. Mesleki eğitim Türkiye’nin gündemine hızlı bir şekilde girmelidir. Kabiliyetli nice gencimiz sırf üniversite okuyacağım diye heba olmaktadır. Aslında bu çocuklarımız ortaokul sonrası kaliteli ve iş garantili meslek liselerine ve meslek yüksekokullarına yönlendirilse sorunun büyük bir kısmı çözülmüş olacaktır. Gelişmekte olan bir ülke olarak ne yazık ki nitelikli ara eleman yetiştiremiyoruz.
Bu gençlerimizi kazanmak, sadece bireysel bir kazanım değil, aynı zamanda toplumsal kalkınma ve refah için de kritik bir adım olacaktır. Türkiye’nin gençlerini yeniden kazanması ve onların enerjisini, yeteneklerini ve umutlarını ülke için bir değer haline getirmesi, hepimizin ortak sorumluluğudur.