- 75 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İŞGAL EDİLMİŞ ZİHİNLER
İŞGAL EDİLEN ZİHİNLER
İnsanın bir tarifini yapacak olursak: Şöyle bir ifade ortaya çıkar: Allah’ın halk alemindeki emri ile ruh alemindeki ol emirlerine muhatap olan bir varlıktır. Akıl ile de donatılmış. Ta ki doğrunun içindeki en doğruyu seçsin. Güzelin içindeki en güzeli seçsin diye. İşte bu yönüyle insan zihni eğer dış etkilerle baskı altına alındıysa zihin fukaralığı ortaya çıkar. Zihin işgal edilmiştir.
İnsanların zihinlerinin işgal edilmesi ülkelerin işgal edilmesinden daha tehlikelidir. “İnsanın yaşadıklarını, öğrendiklerini, bunların geçmişle olan bağlantılarını şuurlu bir şekilde kafada saklama, anlayış, kavrayış, algılama yetisi veya kısaca bellek” Yani GB olarak tarif edilmektedir. Belleğe ne yüklersen onları düşünür onlarla iştigal eder onlarla hareket eder onlarla konuşursun.
Bu tarife göre, “insan belleğine ne doldurursa fikri, zikri o olur” neticesi çıkmaktadır. Beyni işgal edilen kişiler işgalcinin gücüne göre hareket ederler. Olaylara bakış açısı da işgalcinin gücüne göre gelişir. İşgalci ne kadar güçlü olursa kişi üzerindeki etkisi ve tasarrufu da o kadar güçlü olur. Onun tasallutundan kurtulup da doğru değerlendirme yapamaz. Karşısındaki hadiselere bakışı da işgalcinin etkisiyle olur: İşgalcinin gücüyle çeşitli tuzak ve yalanlara baş vurur.
Zihinlerin işgali insanların hadiselere doğru bakış açısıyla bakmalarını ve doğru teşhis koymalarını önler. İnsan olarak belleğimize, zihnimize ne dolduracağımız hususunda çok hassas olmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Aksi halde paradokslar: (Çelişki ve aykırı ifadeler) üzerinden hareketle yalan iftira ve kafa bulandırmaya yönelik ve sıkça tekrarlanan yalanlar olarak pardonu kullanırlar.
Zihin eğer siyasi bir işgalin altındaysa ve baskın bir hücumu varsa ne söylediğini kendisi bile fark etmez işgalci beynine neyi fısıldıyorsa onu tekrarlar. Zihinlerin lüzumsuz bilgilerle doldurulması insanı fıtratından uzaklaştırarak insan olmaktan çıkarır. “Faydasız ilimden sana sığınırım.” diye dua eden ve “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” Diyen Resul´ün bu gerçeğe dikkat çektiğini söylemek hiçte yanlış olmaz.
“Yaratılış, belli yeteneklere ve yatkınlığa sahip olma” anlamına gelen fıtrat, insanın, yaratılışındaki bu gerçeği ifade eder. Herkesin ancak kazandığının karşılığını alacağını ve hiç kimsenin bir başkasının günahını yüklenmeyeceğini ısrarla vurgulayan İslam inancına göre, çevreden gelen insan, bu hâlini koruyabildiği sürece kendiliğinden iyiye yönelir.
Belleklerini, zihni altyapılarını batıl ve faydasız bilgilerle doldurulmuş insanların zihni bir işgale uğradığını söylemek hiçte yanlış olmaz. Bence zihinlerin işgali olmadan ülkelerin işgali mümkün değildir. Batılı sömürgeci devletler bir ülkenin önce beyinlerini işgal etmişler sonra ülkelerini kültürlerini işgal etmişlerdir.
İnsanların zihinlerinin işgal edilmesi ülkelerin işgal edilmesinden daha tehlikelidir,” Çünkü toprakların işgaliyle belki mülklerinize el konur, ama zihinlerin işgaliyle anlayışlara ve kişiliklere el konmaktadır. Çağımızın da en büyük düşmanı işgalcilerin beynimizi işgal etmelerine izin vermektir.
O yüzden çağımızda emperyalizmin hizmetindeki medya organları, ellerine otomatik silahlar verilerek cepheye sürülen askerlerden kat kat daha tehlikelidir. ABD bugün Türkiye üzerinde bu oyunu oynuyor. Muhalefete bakmamız bizi bu konuda çok bilgi sahibi yapacaktır. Şu anda beyinlerini işgal ettikleri siyasi kimlikleri alabildiğine kışkırtarak Türkiye’nin beynini işgal etmeye çalışıyor.
Ülkelerin işgali, zihinlerin işgalinden sonra başlıyor. Ülkemiz bir uçtan bir uca yabancı zevklerin, yabancı eserlerin, yabancı fikirlerin bir panayırı haline gelmiştir. Kültür emperyalizmi siyasi, askeri emperyalizmden daha tehlikelidir. Çünkü milletler topla, tüfekle zorla yok edilemezler. Fakat yabancı ideolojilerin, yabancı anlayış ve zevklerin propagandası içinde kendilerini kaybederek eriyip giderler
Zihinleri başka kültürler ve inançlar tarafından işgal edilenlerin yönetilmesi, güdülmesi çok kolay olur. Bu gerçeği bilen emperyalist güçler ülkeleri askeri yönden işgal etmekten önce zihinleri işgal edecek araçları kullanmayı bir adet haline getirmişlerdir.
Günümüzde emperyalist güçlerin zihinlerin işgali için kullanılan en önemli araç medyadır. Medyanın çarpıtılmış, gerçekten uzaklaştırılmış bilgileri haber adı altında insanların zihinlerine doldurulmakta ve böylece zihni işgal gerçekleştirilmiş olmaktadır.
Yukarıda da değindiğimiz gibi batıl fikirlerle iğdiş edilmiş ve faydasız bilgilerle donanmış zihinlerin doğru düşünmesi mümkün değildir ve böyle zihinler asla insanlığın faydasına bir şey üretemezler. Batıl ve faydasız bilgilerle yaralanmış zihinlerin başka milletlerin işgalinden kurtulması da mümkün değildir. Emperyalist güçler, coğrafi işgal ve sömürgeciliklerini devam ettirebilmek için işe öncelikle zihinlerin işgal edilmesiyle başlarlar. Bugün halkı Müslüman olan ülkelerde durum tam da tarif edildiği gibidir.
Batıl bilgilerin işgalinden kurtarılarak vahye teslim edilen zihinler, hangi zaman ve zeminde olursa olsun cahiliyenin insan fıtratına zıt zincirlerini parçalayarak hakikate erişebilir. Zihine hangi bilgi, ölçü ve kavramları ekerseniz, onun ürünlerini düşünce, eylem, davranış ve ahlâk olarak biçersiniz.
Bugün mevcut siyasi oluşumlara baktığımızda zihinleri işgal edilmiş ve adeta emperyalist güçler gibi kültürüne yaşam şekline siyasi ahlakına saldırmaktadır. Tamda zihinlerini işgal eden emperyaller gibi saldırmaktalar. Bazı siyasi kuruluş ve benzerlerinin beyni emperyalist güçler tarafından işgal edilmiş. Türk milletinin örf adet ve törelerine saldırarak zihinlerinin işgal edildiğini belli ediyorlar. Kendilerini adamışçasına işgalcinin emrini uyguluyorlar.
Şimdi bize düşen Türk kültürü, Örf, adet ve töreleri dini inanç ve akaidine sarılarak işgalcinin beynimize vurduğu zincirleri kırıp atmaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.