- 58 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
RENGÂRENK DÜNYA…
İnsanlar vardır: İki kısım.
Biri ne kadar beyazsa;
Diğeri o kadar karadır.
Kara olanlar var ya!..
Aslında onlar sadece kendilerine değil, bulunduğu toplumda da vardır.
Yollu yaşayışı bellidir onların. Kimseler yaklaşmak bile istemez.
Sadece kendilerini düşünenlerdir onlar. Önemsizdir onlar için olanlar.
Birde beyazlar vardır: Yaz günü gibi…
Etrafına ışık saçarlar.
Beyaz gibi insanlar; ak geleceklere ışık tutarlar.
Var gücüyle de ışığa koşarlar.
Bir de, ne siyah, ne beyaz: İkisinden de olmayanlar vardır:
Gri tondaki insanlar…
Tanıyamazsınız onları.
Çünkü onlara sorarsanız: beyaza beyaz, siyaha siyahım derler.
Onlar devamlı bir şeyler isterler… Onlar devamlı arkadan söylerler…
Kendilerini düşünürler…
Gel desek gelmezler… Öğret desek bilmezler…
Gül desek gülmezler ama…
Dedim ya: Gridir onların rengi…
Tanıyamazsınız.
Grileri saymazsak siyah beyazdan ibarettir Dünya.
Bir bardak suya, bir kaşık katran dökseniz su kararır.
Ama bir bardak katrana, bir kaşık su dökerseniz, katran özelliğini kaybetmeyecektir. Zira beyazların lekelenmesi, kararması an meselesidir. Karalara ise kolay kolay bir şey bir şey olmaz.
Aslında insanlar iki kısım da değildir. Çünkü karalar da insan değildir beyazların yanında. Çünkü karaların özelliğini kaybetmemekteki inadı yanında, beyazların da üzerine leke sıçratmadan ışığını koruması da o kadar zordur. Ne mutlu beyaz kalabilenlere…
Haydi diyelim beyaz kalamadınız!.. O zaman ne mutlu gri olmamak için ellerinden geleni ardına bırakmayanlara…
İşte böyle dostlar: Yaşamımın yarım asrını bitirip, ikinci yarım asrının yaşarken, geçmişimi, bu güne kadar gözümün gördüklerini düşündüm şu son günler içerisinde.
Nice beyazlar, nice siyahlar hatta griler girmiş hayatıma bunu gördüm. Ve de hala hayatımda olanlar. Bu rengârenk dünyanın oksijenini beraber teneffüs ettiğim insanlar.
Öbür yanda kilometrelerce uzakta ama bir yürekte yaşayan dostlar gördüm, sıkıntılı günlerinde arayan, defalarca bıkmadan, usanmadan. Her daim yanında olduğunu hissettiren. Ve hemen yanında sana bir nefes gibi yakın olan, yanı başında bencil ruhunun karnını doyuran, suyunu yudumlayan, ama senin acıkmışlığını, susamışlığını düşünmeyen, hatta senin neye karşı acıkmışlığını, susamışlığını bile anlamayan, senden çok uzakta olan insanları gördüm. Beyaz ve kara her zaman aynıdır. Ama gri yakınındadır fark ettirmez griliğini, tehlike oradadır işte.
Değerli ağabeyim, gönül akrabamız, matematikçi, şair Mustafa Töngemen’nin 03.06.2010 tarihinde yazdığı şu dörtlüğüyle bitirmek isterim bu günü;
"Âlemde insan var, insancıklar var.
Hilesiz, hurdasız, hayvancıklar var.
Ömürden birkaç yıl verdim, öğrendim,
Ortada dolaşan ne kancıklar var."
_____HER DAİM BEYAZ KALMANIZ TEMENNİSİYLE…____
Ve o zaman yaşayıp anmaktır, günleri yepyeni beyaz bir sayfada yaşamaktır... Gününüz aydın olsun, gününüze hep sabah ışığı vursun diyerek her zaman ki gibi; bugün de mavi bulutları avucunuza mutluluğu bas ucunuza sevgimi de usulca kalbinize koyuyorum.
Güneş sizin için doğsun, sabahın bütün güzel renkleri odanıza dolsun, hayatınız tatlı, gününüz aydın, acılar denizinden sürgüne yollanmış, binlerce mutluluk adresiniz, Çarşamba gününüz sağlık, mutluluk dolsun, gün mavi, gün umut, gün ışık, gün sevinç ve pür neşe muhabbet olsun…
Işığınıza, yaşam kavganıza, yüreğinize, düşlerinize, sabrınıza, dostluğunuza gün/aydın…
Sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Sevgilerin en güzeli sizinle olsun, ailenizle, sevdiklerinizle birlikte, bereketli, neşeli, sağlıklı, sevgi dolu ve de mutluluk içinde bir gönlünüzce geçireceğiniz güzel günleriniz olsun...
Gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetler gönderiyorum… Hoş kalın, hoşça kalın, her dem sevgiyle, hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle değerli dostlarım…
Ömer Sabri KURŞUN