- 116 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Su Gibi Ak ve Aziz Ol
Sevgili dostlar, gelin bugün bir yolculuğa çıkalım. Hayatın özünde saklı, bazen farkına bile varmadığımız o gizli kudreti, suyun hikayesini keşfetmek için biraz duralım. Hayat, tıpkı su gibi akmak ister; yolunu bulur, akar, engellerin karşısında durmaz. Ve bu akış, aslında bize fısıldar: "Sen de devam et! Önüne çıkan taşlar seni durdurmak için değil, gücünü göstermek için oradalar."
Su gibi olmak demek, akıp giderken öğrenmek, kendini yeniden keşfetmek demektir. Bazen hızla akan bir dere gibi coşkulu, bazen de sakin bir gölet gibi huzurlu... Ama her daim bir kararlılık içinde, önüne çıkan her engeli aşarak. İşte biz de bu hayatta başarılı olmak istiyorsak, duraksamadan, zorlukların üstüne gitmek zorundayız. Başarı, en çok başkaları durduğunda yürümeye devam edenlerin mükafatıdır. Ama burada durup düşünelim: Gerçekten, biz yola devam etmeye hazır mıyız?
Kendimize sormamız gereken en temel soru bu belki de. Çünkü başarı, yalnızca bir hedefe ulaşmak değil; aksine, mücadeleyi sonuna kadar devam ettirebilmektir. Yatağını bulamayan bir suyun, varlığını devam ettirmesi mümkün müdür? Hayır! İşte biz de yolumuzu, amacımızı bilmeden, kendi öz gücümüzün farkına varmadan asla akamayız, başaramayız.
Bakın, hayatın olumsuzluklarına dair konuşmak, eleştirmek, dert yanmak ne kadar da kolay geliyor değil mi? Hepimiz belki de farkında olmadan bunu yapıyoruz. Fakat bu enerjiyi, yeni şeyler yapmaya ayırmadığımız sürece, aslında hayat durmuş, biz de geçmişte kalmışız demektir. Esas mesele; su gibi yenilikler peşinde olmak, hayatımıza bir hareket, bir yön kazandırmak değil midir?
Su, önüne çıkan engelleri aşma gücünü içinden alır. Bu, onun doğasında vardır. Peki ya biz? Kendimize soralım: İçimizdeki cevheri fark ettik mi? Suyun engeller karşısında yılmadan yoluna devam ettiği gibi, biz de kararlılıkla hedeflerimize ulaşmaya çalışıyor muyuz? Yoksa en ufak bir engelde pes edip, hayata küsüp, kendi iç dünyamıza çekilmeyi mi tercih ediyoruz?
Özümüzden gelen gücü bulmak zorundayız, çünkü kimse bize bu gücün var olduğunu hatırlatmak zorunda değil. Birilerinin "içinde bir güç var, harekete geç!" demesini beklemektense, kendimizi keşfetmeliyiz. Eğer biz kendi içimizde bu savaşı kazanmazsak, dış dünyada da kazanamayız. Tıpkı pınar gibi içimizden fışkıran bir enerji olmalı ki, önümüze çıkan engeller birer birer akıp gitsin.
Su, önüne hangi engel çıkarsa çıksın, asla durmaz; yeni bir yol bulur, başka bir yatak açar kendine. İşte hayatımızda karşımıza çıkan engeller de bu amaca hizmet eder. Engel dediğimiz şeyler, aslında bizim kararlılığımızı test eder. Su, engeller karşısında nasıl kendi yolunu bulup akmaya devam ediyorsa, biz de aynı şekilde durmadan ilerlemeliyiz.
İnsanoğlu için en büyük tehlike, kendi potansiyelini unutmasıdır. Ne zaman ki bir taş yolda yürürken karşımıza çıkar, ona “Birisi bunu kaldırır nasılsa” diye düşünürsek, işte o an içimizdeki o kıvılcım sönmeye başlar. Evet, sevgili dostlar, biraz iğneleyici bir dil kullanmak zorundayım çünkü aslında hepimiz bu uyku halindeyiz. Çoğu zaman uyanık olduğumuzu zannederiz, ama aslında yaşamımızı uyurgezer gibi geçiriyoruz. Uyanık olmak, gerçek anlamda uyanmak, sorgulamak, hayatımıza anlam katmak değil midir?
Hayatın bize öğrettiği en büyük derslerden biri, kendi suyumuzu bulmanın ne kadar önemli olduğudur. Atalarımız "Su gibi aziz ol" derken aslında bize yol gösteriyordu. Azizlik, suyun saflığında saklıdır. Önüne çıkan hiçbir engeli tanımadan, tertemiz bir kararlılıkla akmak... Bizler de kendimizi bulduğumuzda, azizliğimizle, temizliğimizle, kararlılığımızla dünyada iz bırakabiliriz.
Ne zaman ki geçmişteki zaferlere, başarı hikayelerine takılıp kalırız, işte o zaman akışımız durur, bir bataklığa dönüşürüz. Halbuki su gibi olan, geçmişin ağırlığında boğulmaz, geleceğe akar. Kendimizi gerçekleştirmek, içimizdeki potansiyeli açığa çıkarmak için harekete geçmeliyiz. Çünkü hareketsizlik, ölüme eş değerdir; tıpkı durağan suların bataklığa dönüşmesi gibi.
Kendi hayatımıza bir dönüp bakalım. Kaç kez büyük engellerle karşılaştık ve kaç kez bu engeller bizi yavaşlattı? Peki ya pes ettik mi? Yoksa suyun yolunu bulduğu gibi, biz de yeni yollar mı keşfettik? Kendi özümüzü bulmak, su gibi aziz olmanın ilk adımıdır. Ne zaman ki kendi içimizdeki cevheri, potansiyeli fark ederiz, o zaman gerçek anlamda hayata tutunuruz.
Bizden önceki nesiller azizdiler çünkü onlar su gibi akmayı başardılar. Bizler de bu yolda ilerlemek istiyorsak, onların bıraktığı mirası taşımak zorundayız. Fakat bunu yapmak için önce kendi içimizdeki enerjiyi, gücü bulmalıyız. Eğer biz su gibi aziz olmayı öğrenmezsek, başkalarının yazdığı tarihte sadece seyirci oluruz.
Peki, bizden önce kimler geldi geçti bu dünyadan? Onların bıraktığı izleri takip etmektense, yeni izler bırakmayı denemeli değil miyiz? Başkalarının yazdığı masallarla, anlattığı ninnilerle uyuyup kalıyoruz. Gerçekten uyanmak için, kendi sesimizi duymamız gerek. Bizden daha önce kimse gelip “Uyan!” demeyecek. Ninniyle uyutulmak yerine, gerçek anlamda uyanmalıyız.
Su gibi aziz bir millet, su gibi akıp giden bir toplum inşa etmek, ancak içimizdeki uyanışla mümkün olabilir. Biz uyanmadığımız sürece, bize söylenen ninnilerle uyumaya devam ederiz. Artık harekete geçme vakti; artık uyanma zamanı. Su gibi akmalı, su gibi berrak, su gibi duru ve aziz olmalıyız.
Su gibi aziz olmak, yalnızca bir dua değil, bir yaşam biçimidir. Hayat su gibi akmayı öğütlüyor bizlere. Önümüze çıkan engelleri aşarak, kendi yatağımızı bulmamız gerektiğini fısıldıyor. Su gibi aziz ol demek, zorluklar karşısında durmamak, yeniliklere açık olmak, içindeki gücü keşfetmek demek. Bizler, eğer su gibi aziz olabilirsek, kendi yolumuzu buluruz.
Sevgili dostlar, gelin bugün su gibi olalım. Önümüze çıkan her engele meydan okuyalım. Toplum olarak yeniden aziz günlerimize dönelim. İçimizdeki cevherin farkına varalım, ona kulak verelim. Uyanalım, harekete geçelim. Çünkü su gibi aziz olanlar, yalnızca kendi yollarını bulmakla kalmaz; aynı zamanda başkalarına da ışık tutar.
Kendine gel dostum, çünkü sen azizsin. Bir damla sudan yaratıldın, ama içindeki kudret okyanuslar kadar büyük. Yeter ki bu kudreti keşfet, yeter ki bu kudreti açığa çıkar. Sen yoksan, bu dünyada kimse gerçek anlamda var olamaz. Kendini bul, su gibi aziz ol ve hayatını akışın güzelliğiyle doldur.
Senin azizliğin, suyun sadeliğinde, kararlılığında, engel tanımayan akışında saklı. Gel dostum, artık uyan ve bu dünyaya azizliğini göster. Çünkü sen su gibi aziz olduğun zaman, dünya sana saygı duyar. Ancak sen aziz olduğun zaman, hayat bir anlam kazanır.
Erol Kekeç/Eylüll-2010/Çengelköy/İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.