- 1642 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Yurd Dışı (öykü)
YURT DIŞI
Emekliler çay evinde gene toplanmışlar, çocuklarının mesleklerini, medeni hallerinin sohbetine dalmışlardı. O kadar dalmışlardı ki sohbete, arkadaşları Mehmet beyin, o güne kadar tanımadıkları bir insanla masalarına yanaşarak oturduğunu dakikalar sonra fark etmişlerdi.
Fark edince Mehmet bey ve misafirine meraklı gözler ile bakarken bir yandan da Mehmet beye “ Kim bu adam”? “ bakışları ile bakmaya başlamışlardı.
Şimdi diyeceksiniz ki, “yazar efendi sizin hikayelerinizin çoğu da çay içerken ve çay bahçelerinde geçiyor. Bunun ne hikmeti var?”
Güzel soru sordunuz. Bende cevaplayayaım.
“En güzel haberler çay içerken ve çay bahçelerinde emekli insanların sohbetlerinden çıkar. En güzel haberlerden en güzel hikayeler çıkar. En ders verici hikayeler de böyle ortamlarda n ilham gelir yazara.” Ne dersiniz.
Biz gelelim yeniden hikayemize
Mehmet Efendi bu meraklı gözlerin ne dediğini yılların tecrübesi ile bildiğinden, tanıştırma işini biraz uzatmak istedi. Konuğunu arkadaşları biraz daha merak etsinler istiyordu. Çünkü Bacanağı Duran efendi gerçekten de önemli bir konutu Mehmet bey için. Espri ile konuştu :
“Ya arkadaşlar kırk yılın başı değerli bir misafirimiz geldi, bir çay ısmarlamadınız adama “ deyince oradakiler hemen garsonu çağırdı.
Mehmet Efendi anlatmaya devam etti:
“Bacanağım Duran efendi. Taa uzaklardan Sivas’tan geldi. Okuyan yazan ve aynı zamanda da ülke genelinde başarılı çocuklar yetiştiren bir insan”
Bunu söylerken bacanağına baktı. Bacanağı “aman yapma “der gibi bakışına aldırmadan Mehmet bey sözüne devam etti. “ Üniversite sınavında ülke birincisi olan Boğaziçi Üniversitesini birinci bitiren Bilgisayar Mühendisi bir oğlu var. Ülkemizin tüm önemli bilim kurumları iş teklif etti ama o bilimde en güzel gelişeceği kurumu tercih etti”
Bu söz üzerine orada bulunanlardan birisi “Neden yurt dışında bir kurumu tercih etmemiş ki ?” diye sorunca, Duran efendi Celallenmeye başladı. Söze sert kelimelerle girerek :
“Efendim biz Türk milletinden insanız. Türkiye’de yaşıyoruz. Amacımız Yüce Atatürk’ün dediği gibi ülkemizi en üstün medeniyetler seviyesine çıkarmak. Ben 65 yalındayım daha bir defa yurt dşıına çıkmadım. Hep ülkemize hizmet etmek ülkemiz insanının aydınlanması için yazmak ve okumakla geçti. Yurt dışında ülkemizi sevmeyenlere hizmet etmek yerine benim oğlum da ülkemizin en güzel kurumunu tercih etti. Artık ülkemizde yurt dışından daha güzel maddi manevi imkan sunuyor genç bilim adamlarımıza . Hatta yurt dışından ülkemize geri dönen çok genç var” dedi.
Çaylar gelmişti. Yudumlamaya başladılar.
Bir süre Duran Efendiye bakan yaşlılardan biri dedi ki :
“Öyle ama yurt dışındaki yenilikleri de öğrenerek yurdumuzda uygulamak lazım değil mi ?
Duran Efendi bu söz üzerine :
“İnternet sayesinde artıuk yurt dışında gelişen her şey ülkemizde de anında haberdar olunacak hale geldi.Toplantılar bile artık online oluyor ve sanal alemde bilgi alışverisi yüksek düzeye çıktı. Dil bilen bilim adamlarımız hemen bu yeni buluşları analiz ederek ülkemize kazandırıyorlar. Tabii gerekirse yurt dışına da kısa süreliğine gidilse de esas olan yurdumuzada çalışmak ve hizmet etmek” dedi.
Çaylar içilirken mis gibi bir tartışma konusu çıkmıştı ortaya. Dedikodudan uzak ve konu ülkenin gelişimi olan sohbet. Böyle verimli sohbetler her zmaan olmuyordu. Dikaktle dinlemek gerekiyordu. Bazen dışardan gelen konuklar işte böyle seviyeli konuşmalar yaparak değişik bir ortam oluşturuyorlardı.
Mehmet efendi çayını masaya koyarken:
“Senelerce yurt dışında çalışanları , yaz tatillerinde ülkemize gelince izliyorum da. Oraya gidenler ülkemizden büyük duygusal kopukluk yaşıyorlar ve dönüşte bu duygusal kopukluk ile ülkemize faydaları pek olmuyor. Halbuki yurt dışı gören gençler öğrendiklerini sadece Üniversitelerde değil böyle çayevi sohbetlerinde de güzel anlaşılır, güzel Türkçemizle gençlere anlatabilmeli. Bu yüzden yurt dışına gidenlerde ülkesinden duygusal kopmamaya bakmalıdır. Bunun içinde biz yaşlılar, emekliler onlarla Ülkemiz e naısl faydalı olurlar konulu çözüm üreten sohbetler yaparsak belki faydalı oluruz” dedi.
Duran efendi hafifçe çayına baktı. Bitmişti. Orada bulunanlar durumu anlayınca Mehmet Efendinin en yakın arkadaşı Osman Öğretmen :
“Duran bey kahve ikram edelim size, “dedi.
Kahvenin sipariş edilmesinden sonra Duran Efendi konuyu anladığından konuşmaya başladı :
“Artuk ülkemizde nerede ise gelişmiş ülkeler ile yarışacak halde. Artık Asya, Avrupa ve Afrikalı ülkelerde çocuklarının iyi yetişeceğine inandıkları için Ülkemizin en ücra köşelerindeki Üniversitelerde bile binlerce yabancı öğrenci öğrenim görüyor. O yüzden ülkemizin de artık her konuda lider ülke olduğunu fark ederek çocuklarımızın bu ülkede kalarak burada hizmet etmesinden bir Türk olarak gurur duymalıyız. Burada Türk olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan herkesi kast ediyiyorum, İlimizde öğrenim gören yabancı öğrencileri de çocuklarımız gibi görerek, otıbüste, paklarda böyle ortamlarda gördüğümüzde sohbet edelim ki Güzel Türkçemiz ile onlara ikramlarımız ile dertlerine çözüm bulmak ile onlara Türkiye’nin ne büyük ve güzel ülke , Türkçe’nin ne güzel dil olduğunu konuşmalarımızla yaşantımızla gösterelim” dedi.
Her zaman geyik muhabbetine alışmış emekliler burada güzel şeylerden bahseden bir misafirle karşılaştıklarında hem şaşırdılar hem de sevindiler. Duran efendiye kanları kaynamıştı.
Oraladikilerden birisi :
“Duran Efendi ta Sivas’tan gelmiş. Biz burada O’na sadece çay kahve ikram ediyoruz. Hadi gelin benden olsun Duran Efendiye bir de ilimizin meşhur “çökelikli pidesinden ikram edelim” dedi.
O ortamda bulunan on yaşlı insan hem yeni bir arkadaş kazanmış hem s güzel sohbet etmiş olmanın sevinci ile çay evinin hemen yanındaki pide evine doğru hareketlendiler.
Her günden farklı bir gün yaşamanın, farklı bir arkadaşla tanışmanın ve farklı bir konu konuşmanın farkındalığı ile pidelerini yerken herkes mutlulukla birbirine gülümseyerek hayatından ne kadar memnun olduğunu gösteriyorlardı.
Pide evinde bu yaşlı grubun mutluluğunu görenlerde onlara bakarak gülümsüyorlardı. Bu kelebek etkisi mi ne ?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.