- 230 Okunma
- 2 Yorum
- 9 Beğeni
YİNE AYLARDAN KASIM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu sabah dışarı çıktığımda kapalı bir havayla karşılaştım ve eskilerin “teşrin rüzgarı” dediği soğuk bir rüzgar iliklerime kadar beni üşütünce sonbaharın gerçekten geldiğini anladım. Sonbahara aşık bir insan olarak da tarifsiz bir mutluluk beni bu kez de iliklerime kadar ısıttı. Önce bir çok sanatçı tarafından seslendirilen ama en çok Tual’den dinlemeyi sevdiğim “Yine Aylardan Kasım Şarkısı” geldi aklıma. Hemen arkasından da yine bir çok sanatçı tarafından seslendirilen ama en çok şarkının asıl sahibi merhum üstad Yıldırım Gürses’ ten dinlemeyi sevdiğim, çocukluk ve delikanlılık yıllarımın sonbaharları ile özdeşleşmiş, “Sonbahar Rüzgarları” şarkısı dökülmeye başladı dudaklarımdan.
Sonbahar aynı zamanda da yazarların, şairlerin; özellikle de şairlerin ve şiirin mevsimidir. Ne çok ve ne güzel şiirler yazılmıştır sonbahar üzerine. Bu şiirlerin en güzellerinden biri de kuşkusuz Attila İlhan’ın “Sonbahar” şiiridir:
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
Birçoklarınca sonbahar “hüzün”, “ayrılık”, yaşlılık” gibi temalarla özdeşleştirilse de ben, güneşli, sıcak ve uzun yaz günlerinin günlük yaşantılarımızda dağıttığı her şeye ve uyuşturduğu herkese sonbaharın bir çeki düzen verişini sevmişimdir, hep. Sonbaharda aradığımız her şey yerli yerindedir ve ulaşmak istediğimiz herkes olmaları gereken yerdedir. Sonbahar bir kanadıyla hüzün getirirken diğer kanadıyla da hareket getirir hayatımıza. İnsanlar yeniden şehirlere dönüp yazın bıraktıkları işlerine sarılırlar ve bir kez daha çalışmanın ve bir şeyler üretmenin keyfini yaşarlar. Caddeler yeniden kalabalıklaşır; okullar gerçek sahipleriyle yeniden hayat bulur.
Sonbahar, belki, bazılarımız için kuru dalların, yaprakların, rüzgarın ve yağmurun yüreklerimize göç, ayrılık, telaş ve bekleyiş kavramlarını fısıldadığı, yalnızlık ve ayrılık şarkılarının doğrudan ruhlarımıza dokunduğu, serin ikindilerde gölgelerimizin bizleri biran önce terk etmek istercesine uzadıkları, kendimizi, yabancısı olduğumuz bir âleme iliştirilmiş gibi hissettiğimiz, etrafımızı saran her şeyi yadırgadığımız bir mevsimdir. Ama unutmamalıyız ki sonbahar bizim için bir son değildir. Sinesinde kısacık bir kıştan sonra gelecek bir taze bahar müjdesi taşır. Her sonbahar bir tül misali hayatın üzerine bir ölüm sarılığı örtse de, bu sonun aslında bir başlangıca gebe olduğunu bilmek hüznümüzü ilahileştirir. Firkatler yeni vuslatları doğurur. Toprağa düşen her tohum yeni bir bahara uyanır. Gidişimiz bir yok oluşa doğru değil, yeni bir hayata doğrudur.
Son yıllarda özellikle iklimler üzerinde etkisini gösteren küresel ısınma sebebiyle Eylül ve Ekim aylarının yaz kıvamında geçtiği göz önünde bulundurulursa sonbaharın gerçek anlamda Kasım’ da başladığını düşünüyorum. Mevsimlerin değişmesiyle birlikte soğuk ve yağışlı havaların git gide hayatımızdan çekilmesi bir yana, havaların kapalı olduğu gün sayısının da iyiden iyiye azaldığı bir süreçte, yılın bu en özel ayına kavuşmak mutluluk verici. Kasım güzelliğine yakışır bir biçimde kapalı günlerle başladı; dilerim böyle de devam eder.
Evet... Mevsimlerden Sonbahar ve yine aylardan Kasım. Kısalan ve grileşen günler, uzayan geceler. Sararan ve düşen yapraklar, serin rüzgarlar, üşüten havalar. Çay ve kahve sohbetlerinin eşlik ettiği tadına doyulmayan akşamlar. Sonbahar iyi ki var.
Hoş geldin Kasım.
Remzi Ormancı
3 Kasım 2024
Osmangazi/BURSA