- 179 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
KEZBAN
Kendin olmak Kezban olmak mı?.. Neden o adı kullanılırlar, onu da anlamam ya: Aptallık derecesinde saflığı, köyden şehre inmişliğin şaşkınlığını anlatmak için… Öylesine bir ad oysa... Neden Ayşe, Özlem değil de Kezban?.. Neyse, konu o değil… Sonuçta öyle yerleşmiş günlük dile… İşte o Kezban’lardan olmama savaşımı veren ne çok genç kızımız var kim bilir bu rengârenk çiçekler gibi hemcinsleri içinde?!..
‘Mahalle baskısı’ değildir de nedir bu dayatma; “şunu şunu yapman gerek” diyen o listeyi öne sürerek… Yazılı olmasa da yazıdan da beter zihinlere kazarak harflerini, o yasaların… “Üniversitelisin artık, öyleyse… Şunları şunları yapacaksın!.. diyen.
“Erkek arkadaşın olacak bir kere, Kezbanlık yapmanın âlemi yok.
Her gece barlara gidecek, kafayı parlatacaksın. Medeni dünyanın kızı değil misin? Hanım hamımcık oturmak yok öyle evinde. Her adımınla, her hareketinle Kezban olmadığını, bizden olduğunu göstermek zorundasın bize…”
Dindar insanların mahallelerindekini aratmayan bir baskıyla; ayrı bir dini hüküm sürdürmek, yazıya dökülmeyen o yasalar aracılığıyla…
“Başını ört, namaz vaktini kaçırma, yan gözle bir erkeğe bakma… Okul biter bitmez başın önde, sağa sola aklın, gözün kaymadan eve dön. Evde de işlerin bir ucundan tut, ileride evinin kadını olacaksın madem, şimdiden öğreneceksin kadınlığın vazifelerini…” türünden kurallarla, ‘dindar bir ailenin kızı’ olarak; koca bir hayatı sadece o dinin mensubu olmakta ifade eden bir ‘dindar genç kız modeli’nin içini doldurmaya zorlanan o gencecik kızlar gibi…
İşte aynen o kızların başka bir versiyonu değil mi öbür yakanın genç kızları da; en azından bir kısmı?!.. ‘Medeni dünya’ denen o karşı yakanın…
Onlar da başka bir kalıba dökmeye zorlanmıyorlar mı hamurlarını? İstedikleri şekli verme özgürlükleri olmayan o hamur… “İsteyen o belirlediğiniz şekilde var olsun… Medeniyeti öyle yaşasın… Ama ben farklı bir şekilde medeni olmak istiyorsam ya..?” demiyorlar mı içlerinden arasıra da olsa?!..
“İçmesem olmaz mı mesela gecenin bir körü o barlarda? Evde otursam, ailemle vakit geçirsem… Bütün gün çok özlüyorum onları. Kalbim çok çarpmadan, içim ısınmadan, sadece siz dayattınız diye bir erkeği yaşantıma almasam, o en değerli duyguyu daha başka bir şekilde, daha anlamlı kılacak bir özenle, usul usul yaşasam… Atlı koşturmuyor ya… Daha gencim, her duyguyu yaşayacağım zaten bir şekilde… Akıp gidiyor zaman, dönüştürerek her şeyi…
Daha dönüşmeden yeterince, hazır hissetmeden kendimi; Kezban olup da güldürmeyeyim kendime diye… İçimden gelmeyen şeylerle mi doldurayım hayatımı yani? Hoşlanmadığım bir kitabı yarıda bırakıp çok sevdiğim bir yazarın kitabına yönelir gibi, öylesine doğal bir şekilde bu oyunu da bırakamaz mıyım yarıda? Siz oynamaktan hoşlanıyorsunuz diye ben de mi oynamalıyım ille de? Sevmediğim bir oyunu ille de zorla mı oynamalıyım Kezban olmamak için?!” demiyorlar mıdır?!
Dolu dolu yaşanan bir hayatın, istenmeden okunan bir kitaba dönüşebileceğini kimileri için, “zevkler renkler tartışılmaz” sözünü hayata geçiren bir örnek teşkil edebileceğini göremiyorlar mı, o hayatı tercih etmeyenlere ‘Kezban’ diyerek onları ille de kendilerine benzetmeye çalışanlar?.. Onların ‘yaşamak’ olarak gördüğünü diğerlerinin ‘sevmedikleri bir oyun’ olarak gördüğünü..?
YORUMLAR
Bu dayatmalar ömür törpüsü ...
Sadece gençler konusunda değil üstelik
Her konuda birilerine dayatma yapan, insanları kendi istedikleri şekle sokmak isteyen nice insanlar var.
Oysa dayatma bencillikten öte gidemeyen hatalı bir davranış. Kimse, birilerinin istediği gibi olmak ve istemediği halde öyle davranmak zorunda değil.
Bu dayatan gruptaki insanlara dayatmak lazım bir şeyleri anlasınlar diye ama onlar asla razı olmaz dayatma ile istemedikleri şeyleri yapmaya.
Tamamen bencillik ve insanları yönetme isteğinden doğan bir şey olabilir bu dayatmalar.
Tebrik ediyorum yine içeriğiyle güzel bir yazıydı. Güzel olmasından öte yararlı buluyorum bu tür yazıları
Sevgilerimle
Mavilikler
Sırf ayna tutmak için onlara, arasıra böyle dayatmalar yapmak lazım bence de. Kendileri aynı şeyi yaptıklarında karşılarındakiler ne hissediyor; yaptıkları nasıl bir saygısızlık, anlasınlar diye…
Değerli yorumunuza teşekkürler…
Sevgiler…
Eğitim önemli bunun dışında hiçbir şey önemli değil...
Özgüvenli yetişen gençlerin bu ilkel dayatmalara kulak asacağını düşünmüyorum.
Ailede başlayan eğitim köklü ve ayakları yere basıyorsa hiçbir dış etken eğip bükemez gençliği veya çocuklarımızı.
Kezban ismini sosyetede bulunmaz ondandır belki.
Ne denmişti " Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!"
Dişil doğurgandır, iyinin ve kötünün anasıdır. Ve eril dünyanın anası da ne yazık ki dişillerdir.
Mavilikler
Haklısınız… Her şey ailede, en başta da ailenin dişi kuşunda, kadın’da bitiyor aslında. Şu an içinde bulunduğumuz bu saçma sapanlıkların, insanlık dışı şeylerin suçlusu olarak gördüğümüz eril dünya da annelerin yetiştirdiği erkeklerin hakim olduğu bir dünya… Yani mesele erkek ya da kadın olmak değil… O erkekleri ve kadınları yönlendiren zihniyet… O zihniyetin tohumları o kadar erken yaşlarda atılıyor ki zihinlere; bir kısım kadınlar (hepimiz değil neyse ki) erkeklerden de beter savunucusu olabiliyor o şiddet, haksızlıkla dolu eril dünyanın…
Medeniyet konusunda da aynı şey geçerli… Bu konuda da önemli olan zihniyet… Aile doğru değerlerle yetiştiriyorsa; sağlam bir karakter kazanabileceği bir ortam sunabiliyorsa çocuğuna; o çocuk ileri yaşlarda, hangi ortamda olursa olsun kimsenin yönlendirmesine göre biçimlendirme gereği duymuyor yaşantısını… Bildiği yolda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.
Değerli yorumunuza teşekkür ederim.
Sevgiler…
-Sude Nur Haylazca-
Kadın kadına düşman olmaktan çıkacak önce...
Ne çok onlar ne çok...
Kadın kadının kurdu
Sevgiler, selamlar
Ah o dayatmalar
el alem ne der şu şöyle olsun bu böyle olsun falanlar filanlar işte
El alem denilen kimdir nedir kimlerden oluşur meziyetleri kimlikleri nedir bilmem bilinmez ama hep söylenir işte o cümle
Başka bir duyguya başka bir kişiliğe dayata dayata bürünmüş mutsuz insanlar topluluğu kendi kararını uygulamaya fırsat verilmeyenler sağdan soldan müdahale edilenler
Kaleminiz çok değerli
Tebrikler
Mavilikler
Ama modernim, medeniyim diyenlerin de başka türden bir bağnazlık yapması akıl alır gibi değil… Medeniyeti kendi tekellerinde sanan bir kesim var. Kendi belirledikleri bir kalıbı dayatıyorlar insanlara. O kalıbın es kaza birkaç adım dışına çıktıysan; gerici, çağ dışı gibi nitelemelerle suçlanman an meselesi…
Güzel sözleriniz için teşekkürler…
Sevgilerimle…