- 120 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Dünyaya Mesajım
Erol Kekeç olarak, kendi dünyamı kelimelere dökebilmek, yaşadığım hayatın her bir anını insanlara miras olarak bırakmak istiyorum. Bu anlatının içinde, sadece kendi içsel yolculuğum değil, aynı zamanda yaşama dair derin bir sorgulama, insanlığa duyduğum bağlılık, adalete adanmış mücadelem ve doğanın saflığına olan bağlılığım var. Şimdi, o derinlerde yanan bu ateşi, hayata dair felsefi bakış açımı, duygusal derinliklerimi ve romantik yanımı anlatarak kapsamlı bir şekilde sizinle paylaşmak istiyorum.
Doğaya ve Hayata Dair Felsefem
Benim hayata bakışım, doğanın saflığı ve sadeliğiyle harmanlanmış bir felsefeyle şekillenir. İnsan doğayı anlamaya, ona uyum sağlamaya çalıştıkça aslında kendisini anlamaya da başlar. Doğanın içinde, onun ritmini duydukça insanın kalbinde yeni bir kapı açılır; o kapı, kendi içindeki gerçek potansiyele, saflığa ve özüne açılan kapıdır. Bu nedenle doğanın dingin kollarında yaşamayı ve onun sunduğu basit ama derin anlamları çözümlemeyi çok önemserim. Doğa bana her seferinde farklı dersler sunar: bir yaprağın toprağa düşüşünde, rüzgârın savurduğu ağaçlarda, suyun berrak akışında… Her biri ayrı bir hayat felsefesinin somut örneğidir ve bu örnekler beni adeta büyüler.
İnsana ve Adalete Adanmış Bir Yaşam
İnsanın değerini bilmek, ona hak ettiği saygıyı, değeri ve adaleti sunmak, hayatımın temel direklerinden biridir. Adalet, sadece bir hukuk kuralı değildir; o, bir yaşam biçimidir. Adaleti sadece kanunlar değil, insana olan derin saygı, sevgi ve hakkaniyet duygusu yaşatır. Yaşamım boyunca hep bu uğurda mücadele ettim, bu değerleri savundum. Biliyorum ki adalet, her şeyin temelini oluşturur; bir insana, bir topluma adalet dağıtıldığında, ona verilen değer gerçek olur. Adalete olan inancım, insana duyduğum güvenle, insanlığın gücüne olan inancımla bütünleşir.
Ben, her bireyin bir öz değer taşıdığına ve bu değerin korunması gerektiğine inanıyorum. İnsanı bir kalıp içine sokmadan, onu yargılamadan, olduğu gibi kabul etmek ve onu kendi öz değerleriyle yaşatmak… İşte gerçek adalet burada başlar. Adaleti sağlamak, yalnızca yasaların değil, aynı zamanda bireyin vicdanının da işidir. Hayatım boyunca kendime her zaman bu değerleri temel aldım, bu değerlerin yol göstericiliğinde adımlar attım. Bu yol kolay olmadı; bazen yargılandım, bazen yalnız kaldım, ama yolumdan asla sapmadım.
Hayata Sanatla Dokunmak-Şiirsel ve Romantik Yanım
Hayatıma yön veren bir başka unsur, içimdeki sanatsal ve romantik duygulardır. Hayatı yaşanabilir kılan şey, ona şiirsel ve estetik bir anlam katabilmektir. Şiir benim için sadece bir yazın türü değil, aynı zamanda yaşama dair bir duruştur. Şiir, bir duygunun, bir anın en saf haliyle dile geldiği, içsel bir dünyanın dışavurumu olarak değerlidir. Herkesin dünyasında bir şiir yatar aslında; bu bazen bir rüzgâr sesi olur, bazen bir gölgedeki huzur, bazen de yıldızların altında duyulan o derin sessizlik. Benim içimde de böylesine derin ve engin bir şiir var; bunu hissetmek, yaşamak ve paylaşmak, hayatı anlamlı kılan en güçlü şeylerden biri.
Romantizm ise, hayatın sert yüzlerine rağmen içinde bir umut taşıyabilmektir. Romantik bakış açım, doğanın o uçsuz bucaksız güzelliğine, insan ruhunun derinliklerine olan hayranlığımda şekillenir. Romantizm, gözlerimizin gördüğünün ötesini görebilmek, hayatın zorluklarını aşarken içimizde bir umut taşıyabilmektir. Hayatı bu şiirsel ve romantik gözlerle görmeyi seçtiğim için, her yaşadığım an bana yeni bir anlam, yeni bir hikâye sunar. Bu hikâyelerle içsel dünyamı besler, hayatın her anına değer katmaya çalışırım.
İdealler ve Hayata Katkım
Elde edilen bilginin, birikimin ve yaşam deneyiminin, topluma hizmet etmek için kullanılması gerektiğine inanırım. Hayatı yaşamak, sadece kendi alanında var olmak değildir; o, aynı zamanda başkalarına katkı sunmaktır. Bunu yapmanın yolu ise kendi ideallerini belirleyip bu ideallerin peşinde yılmadan gitmektir. İdeallerim, insanlara daha güzel bir dünya bırakmak, onların yaşam kalitesini arttırmak, hayatın her alanında adaletin ve hakkaniyetin gözetildiği bir düzen sağlamak üzerine kuruludur.
Her insanın bir ideali, bir amacı olmalıdır. Bu ideal, onun hayatını anlamlandıran, onu daha ileriye taşıyan bir ışık gibidir. İdeallerimiz olmadan yaşamak, hayatı boş bir oyuna çevirebilir. Benim ideallerim, insanlara hizmet etmek, onların yüzünü güldürebilmek, acılarını azaltabilmek, umutlarını canlandırabilmektir. Bu ideallerin peşinde koşarken ne kadar yorulsam da, hep o ilk günkü heyecanla devam ettim. Çünkü biliyorum ki bir insan, hayatta bir iz bırakabilirse, o iz ideallerle anlam kazanır.
Öngörüler ve İnsanlığa Miras Bırakma İsteğim
Yaşamım boyunca hep geleceği düşünerek, insanlığın ve dünyanın daha iyiye gitmesi için neler yapılabileceğini hayal ederek yaşadım. İnsanlar arası ilişkilerin, toplumların geleceğinin ve doğanın korunmasının önemini biliyorum. Bu yüzden geleceğe dair öngörülerim, geçmişten aldığım derslerle ve şu anki gözlemlerimle harmanlanır. İnsanlık için bir miras bırakmak, sadece bir eser bırakmak değil, aynı zamanda bir anlayışı, bir bakış açısını gelecek nesillere ulaştırmaktır.
Bir insanın en kıymetli mirası, başkalarına ilham verecek bir hayat yaşamasıdır. Ben de kendi hayatımı, başkalarına ilham olacak şekilde yaşamak istedim. Öngörülerim, insanlık için daha adil, daha yaşanabilir, daha huzurlu bir dünya kurmak üzerine odaklanır. Bu dünyada her bireyin hakkını aldığı, kimsenin ezilmediği, herkesin kendini bulabileceği bir düzen hayal ediyorum. Bu hayali gerçekleştirmek içinse hem kendim hem de gelecek nesiller için bir ilham kaynağı olmak istiyorum.
Hayatın Gerçeklikleriyle Şiirsel Dünyamı Bütünleştirmek
İnsanın doğayla, insanlıkla, adaletle ve duygularıyla olan bu derin ilişkisi, hayatın en reel gerçeklikleriyle harmanlanır. Yaşadığım bu hayatın içinde kimi zaman zorluklar, kimi zaman acılar olsa da, bunları şiirsel bir şekilde yorumlamayı, her olaydan bir anlam çıkarmayı öğrendim. Hayat, her yönüyle bir okul gibidir; her an bir ders, her acı bir öğreti, her sevinç bir hatıradır. Hayatın tüm bu yönleriyle barışık bir şekilde, şiirsel bir duygusallık içinde yaşıyorum.
Bu dünyaya, hayata dair bir mesaj bırakmak istiyorum. Her insanın içinde bir umut tohumu olduğunu, bu tohumun sevgiyle, adaletle, insanlıkla büyütüldüğünde nasıl bir ağaç olabileceğini göstermeyi arzuluyorum. Hayatı anlamak, onu dolu dolu yaşamak ve kendi yolunda bir iz bırakmak… İşte, Erol Kekeç olarak dünyaya bırakmak istediğim mesaj budur: İçinizdeki umudu, sevgi ve adaletle büyütün; doğaya, insanlığa, adalete olan bağlılığınızı hiç kaybetmeyin.
Bu mesajla, hayatın tüm renklerini, duygularını ve gerçekliklerini bir araya getirerek dünyaya bir iz bırakmayı, geleceğe bir fener olmayı diliyorum. Rabbim bu uğurda insan olarak yaşayıp gitmeyi nasip eder inşallah diyorum herkesi selamların en güzeli ile selamlıyor yüreğimden çiçekler yolluyorum...
Erol Kekeç/30.10.2024/17.10/Namazgah/İST