- 226 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Kapanmayan Ayraç
Beşik akıl ile akıl ötesi akıl arasında eşik.
Yalanmış kitaplar arasında yutulmuş gerçek iç sızlatıyor.
Ötesi ile berisi arasında sığınağında öte berisi ayağa takılan gerçeğin.
Hal hal ayak bileğinde, yürek halden hale bile’si yoksul ve yoksun aklın.
Tabip, ta dip’e ulaşma sevdasında, hastanın yakınınlarında delilik hastalığına tutulmuş arıyor. Karşında oturan diyorum, ciddiye almıyor. Hepimiz hasta değil miyiz diyorum, gülümsüyor.
Napolyon olasım geliyor. Asalet benimle başlıyor diyesim geliyor, gülümseyip, susa bürünüyorum. Susmanın da asalletten olduğunu söylüyor rengini sevenler.
Vahamete ulaştıran vehimler bir bir dökülüyor, astarı kalıyor boyamın.
Dilim dönmüyor.
Bir tel.
Bir tel ötesini düş’ünüyorum. Düş’ e düşünce karışıyor, beri’si eşikte kala kalıyor...
Yoklama alıyorum, beri’sine takılıp kalmış ruhların ritüelinde...
Beri’sini verelim, öte’sini alalım. Düşünmeden düşleyelim diyorum.
Artık,
Beri’sini düşün!
Me...
(...
YORUMLAR
Hayta şairim hoş gelmişiniz :)
susmak asalet mi içe dönülmüş fırtına mı bilinmez aslında
en iyi ve doğrusunu yaşayan bilir bence kapanmayan ayraçın nedenini
sevgi ve saygımla hep
Haytanın Güncesi
Senin de "bilinmez aslında" dediğince Sevgili Su.
Kapanmayan ayraç ise hayatın ta kendisi başta olmak üzere yaşadığımız sürece devam eden, süreklilik arz eden her şey. Dostluktan tut da, dinmeyen hasrete, bitmeyen sevgiye, şifasız acıya değin her şey.
Madem ki ömür denen ayraç birgün kapanacak hayatımızda açılan nice ayraçları öteberi eylemeye ne gerek var değil mi?
Kapanmayan ayracıma,
Mütemadiyen sana duyacağım saygımı,
İlle de sevgimi bırakıyorum....
Çokça hoş buldum Sevgili Su :)