- 171 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Sivas belediyesinin mancınık kuramadığına şükredilmelidir!
"Kalemi elime almayayım. Aman canım. Bana ne? Zaten kim merak ediyor Zeki Kamilzade’nin ne diyeceğini?" diyorum, ama kârilerim, Türkiye de öyle bir ülke değil yani. Yaramaz çocuk gibi. Beş dakika boş bırakmaya gelmez. Zaten kalemle de yazmıyorum. Ayıptır söylemesi: 10 parmak klavye kullanırım. Tıkır, tıkır, tıkır. Kıvılcım çıkartırım evelallah. Tek rakibim Türk Hava Yolları yani. Öhöm... Bu reklam faslı geçtikten sonra mevzua geri dönelim. Türkiye’den bahsediyorduk. Türkiye mühim.
Evet. Türkiye öyle garip bir ülke ki "Bu kadar da olmaz!" denilecek şeyler âdiyattan sayılıyor. Hayat bir fantastik film edasıyla yaşanıyor. Özellikle de mevzu kemalizme yaklaşınca. Aynen. Mesela: Türkiye’de ekonomi iyi gitmiyor malum. İnsanlar geçim sıkıntısı çekiyorlar. Faturalar padişah fermanına döndü. Ama CHP’li belediyeler çılgın gibi Atatürk heykeli açılışı yapmaya devam ediyorlar. Bunu başka ülkede görebilir misiniz? Kuzey Kore’de belki. Zaten ’görmemek’ de gerekir. Haydi, tok karna tarihte böyle şeyler yapanlar çok görülmüştür, ama karnının açlığı üzerine alçıpan işine girenler hamakatte zirveyi gösterirler.
Geçenlerde bundan da beteri oldu. Bir abimiz, Atatürk heykelinin başındaki tozları bezle ’vurarak’ uçurduğu için, temizlik müdürünün başı vuruldu. Aman, uçuruldu. Aman, afedersiniz, yani ’işinden edildi.’ Bu hâdise de bana çocukluğumdan bir kesiti hatırlattı. Ortaokulun ilk haftasında, sınıfın yaramazları, bahçedeki büstün kulağını-burnunu çekip birbirlerini güldürünce, müdür yardımcısının şiddetine uğramışlardı. Lakin şöyle komik bir durum var: Müdür yardımcısı yaşananları izlerken tıpkı bizim gibi gülüyordu. Eğlendiği belliydi. Fakat dışarı çıkıp çocukları dövdüğü sırada pek ciddi takılmıştı.
İşte, ta o zamanlardan bugüne, Zeki Kamilzade kardeşinizin zihninde bir fikir gelişti. O da şudur. Ta, ta, ta, taaaa: Bazı şöylerin ’mış gibi’si gerçeğinden çok yaşıyor. Çünkü, gerçek, ömr-i tâbiisinde ölüyor gidiyor. Ama ’mış gibi’si ölmekten de anlamıyor. Zira bedeni çürümüyor. Süleyman aleyhisselam kıssasını hatırlayalım hemen: O ulu nebi vefat ettikten sonra bile cinler çalışmaya devam ediyorlardı değil mi? Neden? Çünkü yaşadığını sanıyorlardı. Dolayısıyla korkusunu çekmeye de devam ediyorlardı. Halbuki, Sebe’ sûresinin 14. ayetinde kısa bir mealiyle buyrulduğu gibi, ahirinde bu duruma hayıflanacaklardır:
"Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü, ancak asâsını kemiren ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı."
Ya bir de İbrahim aleyhisselamdaki cesareti düşünsenize! 21. yüzyılda, üstelik Sivas gibi müslüman bir memlekette, alnına bezle vurduğunuz için işinizden olabiliyorsunuz. Ya bundan binlerce sene evvel yaşasaydınız başınıza neler gelirdi? Zaten İbrahim aleyhisselam da az şey yaşamamış. Öyle ya. Mancınıkla ateşe atılmak nedir be kardeşim. Allah’tan Sivas belediyesinin ne mancınığı ne de mancınık kurma yetkisi var. Zaten öyle bir ateşi de Sivas’ta yakamazsın. Aynen. Memleketim olduğu için biliyorum. Öhöm. Sivaslıların ateş meselesinden ağızları yanmıştır. Artık kibrit çakarken bile etraflarını bir-iki kontrol ederler.
Şimdi, bir tefekkürümü daha paylaşacağım ama, yazının içeriği öyle karışık oldu ki, 5816’dan başıma bir iş açılmasına korkuyorum. O zaman savcı beylerin aflarına sığınacak bir izahta bulunalım: Burada söyleyeceklerimin yukarıdaki heykeli anılan şahısla hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen tarihsel birşeye dair analizde bulunacağım. Malum ya, heykel işi yeni bir iş değil, İslam’dan önce de vardı. İslam bize heykeli meykeli unutturdu. Çünkü yaptırmadı. Genç ömrümde hapislere düşürülmeyeyim lütfen. Ben, yeniden yapılan heykellere dair değil, putperest dönemde yapılan heykellere dair birşey söylüyorum, aman haa!
İşte geliyor: Belki çoğu şirkin putperestliğe evrilmesinin arkasında da böyle bir sır vardır. Nedir? ’Mış gibi’nin korkusudur. Yani mesela: Firavun yaşamıştır, gadri çekilmiştir, sonra ölmüştür. Eh, normalde, ölümüyle birlikte korkusu da maziye gömülecektir. Fakat, şirkin o çeşidi üzerine kurulu sistem, yani bekasıyla nemalanan çevresi, Firavun sağken yapılan ritüellerin de aynen devamını ister. Devam etmezse sistemleri de devam etmez çünkü. Rantları bozulur. Menfaatleri dağılır. Bu yüzden ’mış gibi’nin sürdürülebileceği ’daha kalıcı sûretler’ kurgular. Bu heykel olur, portre olur, büst olur. Taş olur, demir olur, tunç olur. Nihayetinde görmesi gereken fonksiyon bellidir: Ona yapılan da tıpkı Firavun’a sağlığında yapılan gibi olmalıdır. Öyle muamele görmelidir. O korkuyu yaşatabilmelidir. O gerekçeyi sağlayabilmelidir. Korkusu yaşarsa sistemi de yaşar. İsterse kendisi çoktan toprak olsun. Yani, kârilerim, Firavunlar ölür ama, şirkleri öyle kolayca ölmez. Tarih buna şahittir.
O yüzden gözümün nuru Bediüzzaman der: "Memnu heykel, suretler, ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riyâ, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdır; celb eder o habis ervahları..." Zulüm taşlaşırsa daha devamlı olur. Riya cesedlenirse daha uzun sürer. Heves dondurulursa kalıcılaşır.
Hatta bazen birşeyin korkusu kendisinden daha büyük işler de görebilir. Moğollar hakkında buna misal birçok hikâye anlatılır. Mesela: Bir moğol eşkıyası Çin köyüne geldiği zaman, eğer canı oradaki bütün erkekleri öldürmek isterse, fakat kılıcını yanına almamışsa, öleceklerin tamamı kılıcını alıp gelmesini bekler ve öldürülürken de hiçbir karşılık vermezlermiş. "Ulan bu kadar adamız, tükürüğümüzde boğulur bu çulsuz, vurun ağzının üstüne!" demezlermiş. Öyle bir korkusu varmış onların. Bugün de buna benzer şeyler yaşanabiliyor. Heykelinin tozunu silerken biraz sertlik göstereni böyle ekmeğinden eden düzen hakikaten yanlış yapana neler yapmaz? İşte, kardeşlerim, bence Türkiye’de kemalizmi hayatta tutan da budur, bu korkudur, vesselam. Kemalizmin yıkılması da ancak bu korkunun yıkılmasıyla olacaktır. Yoksa heykellerin yıkılmasıyla değil. ’Heykelleri yıkılsın’ diye birşeyi kat’iyyen demiyorum. Sayın savcılarımız lütfen Zeki Kamilzade kardeşlerini yanlış anlamasınlar.
YORUMLAR
ne seven anladı, ne söven anladı bir kahramandı geldi geçti dünyadan
kimi heykelini dikti, boş sevdi geçti, hatırlamadı verdiği savaşı neye, kime karşı, kimi hiç bilmedi kıymetini sövdü gecti, din dedi, düşman dedi, firavun dedi, ne hizmetler verdiğini ne hurafeler temizlediğini bilmedi hatırlamadı
ne demişti Münir Derman Hoca ''Mustafa Kemal Atatürkü ancak kişi Türklüğü kadar anlar.''
Abdülhamit severler Mustafa Kemale söz söylerler
Abdülhamiti okumayan Mustafa Kemali anlamaz
ilk ayet neydi sahiiii
Bismillahirrahmanirrahim
''İkra'bismi rabbikeleziy halak.''
sonra lozan 100 yıllık vb yalanlarıyla uyanmamak için direnir insanlar, kimi heykel dikmeyi sanır. halbuki esas olan düsünce, hedefler gayretler ve savaşlardır esas olan, neye kime nasıl savaşlar verildi ve bu savaşları biz ne zaman bırkatık ki güzel ülkemiz bu hale geldi Mustafa Kemalin verdiği en übyük savaşlar cehalet ve emperyalizme karşıydı kimler teslim etti tekrardan bu düşmanın eline ülkemizi kimi kitap yüklü eşek oldu, kimi okuduğunu anmayan yada hiç okumayan bir gruh halini ne zaman aldı bu ülke ve bugün nereye gidiyoruz
bir taraf ta ülkenin en önemli dinamiğinin çiftci oldugunu her alanda vurgulayan destekleyen kurucu diğer tarafta köylü ve ciftciyi küçümseyen bizler
bir tarafta ülke içinde üretim için fabrika kuranlar bir tarafta yabancı marka peşinde koşan bizler,bir tarafta ucak fabrikası kuranlar, bir tarafta hala araba fabrikası kurmaya çalışan bizler,
bir tarafta Filistinliler toprağını israile sattı diyenler ülke parsel parsel satılıyor ses yok bir diğer tarafta bir avuç topraga binlerçe şehit can verenler, bir tarafta üç kuruş için parsel parsel satanlar vay ki vay bu ükenin haline
bir şehit verilir kurşun ile ülke ayağa kalkar( özellikle secim veya önemli bir şeyler vardır o dönemde) aşı ile binlercesi katledilir tık yok, küçük bebekler katladilir tık yok vayki vay bu ülkenin haline
sahii türklük neydi
niye diyorduk ''Nemutlu Türküm diyene.''
yada şöle bir soru sırayım
böyle sesiz türk olurmu????
selam ve saygılarımla!...
belkibirharfimben
belkibirharfimben
Üstadım 'Kemalizm' mi var
Çok yanlış biliyorsun
Kemalizm yok KAMALİZM var
KAMAL demek İbranice İLAH demek
Taştan ya da tunçtan da o büstler heykeller şahsını temsil ettikleri için asla ve kat'a kural dışı eylemlerde bulunamaz
Sıvas belediye başkanı ve yöneticilerini tebrik etmeli değil mi
Neyse ne mutlu TÜRKÜM diyene
Saygı ve selamlarımla efendim
Mehmet İmran Sevinç tarafından 13.11.2024 04:05:27 zamanında düzenlenmiştir.
belkibirharfimben
Mehmet İmran Sevinç
Her ikisi de var
İroni de var
Kafamın karışıklığıda var
:)
Bildiklerimi yazsam Kemalist ya da Kamalist ve de solcu FAŞİST arkadaşlarla uğraşmam gerekir
TEK ÖNDER EFENDİMİZİN yolunda olmayı her daim yeğlerim
Teşekkür ederek iyi geceler dilerim