- 114 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NARİN VE SON GELİŞMELER
NARİN VE SON GELİŞMELER
Merhaba değerli okuyucularım. Uzun bir zamandan sonra yine birlikteyiz. YAŞA-DER (Yazar Şair Ve Sanatçı Dernekleri) Van, Diyarbakır, Siverek okur yazar buluşması ve imza günü etkinlikleri ve son Mersin 9. Uluslar arası kitap furları’nda yer almamız nedeni ile beraber olamadık. Bu durumu anlayışla karşılamanızı diliyorum.
Birlikte olamadığımız süre içinde, ülkemizde birçok olaylar yaşandı. Çocuk ölümleri, hastane skandalları birbirini izledi. Bunlardan bir de hepimizi yüreğini yaralayan Narin olayı oldu.
Bilindiği gibi Narin; Diyarbakır’da 21 Ağustos günü kaybolan ve 8 Eylül’de cansız bedeni bir dere yatağında bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran, aradan uzun süre geçmesine rağmen halen kimler tarafından öldürüldüğüne dair somut bir kanıt maalesef bulunamadı, veya bulunması için gereken hassasiyet gösterilmedi.
Adli Tıp Kurumu, Narin Güran’ın “ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı” olarak öldüğünü belirledi.
Narin’in ölümü üzerinde devasa bir sır perdesi var. Maalesef Türkiye’de yüzlerce Narin var. Hikayesi bilinmeyen, yaşadığı cinsel istismarı en yakınındakine söyleyemeyen, yaşadığı şiddeti en yakınındakine söyleyemeyen binlerce çocuk var. Binlerce çocuk bu şekilde katlediliyor.
19 gün boyunca o çocuğun bedenini bir çuvala koyup taşlarla sabitleyerek suda deforme olmasına neden olanlar kimlerdir. Şimdiye kadar neden ortaya çıkarılmadı, veya neden göz yumuldu.
Bu durum toplumsal tepkiye, sosyal medyada ve bası yayın kuruluşlarında geniş tepkilere neden oldu. Bu toplumsal duyarlılık yargıyı harekete geçirdi.
Konuyla ilgili olarak Diyarbakır Barosu’nun davaya müşteki (şikayetçi) olarak sıfatıyla eklenme talebi, geçen günlerde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edildi.
Baro bu başvuruyu, “aile bireylerinin şüpheli konumunda bulunması, toplumda infial yaratan yaşam hak temelli yargılama dosyasında adaletin sağlanması, maddi gerçeğin açığa çıkması, faillerin cezalandırılması, adalet sistemi içerisinde çocukların haklarının korunması” gerekçeleriyle yapmıştı.
Kararın ardından Baro tarafından yapılan açıklamada, “soruşturmayı artık müşteki sıfatıyla takip edecekleri, Narin Güran’ın fail veya faillerinin hak ettikleri cezayı almaları için hukuk mücadelelerini sürdürecekleri” belirtildi.
Güran cinayetinin üzerinden geçen süreye rağmen faillerin henüz belirlenmemiş olması kamuoyunda tartışma yaratıyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Diyarbakır Barosu Narin Güran Komisyonu üyesi avukat Mehdi Özdemir, özellikle olaydan hemen sonraki süreçte çeşitli eksiklikler yaşandığını, o süreçte delillerin karartıldığını söylüyor.
“Bugün şüpheli olan ve tutuklu bulunan kişilerin arama faaliyetlerini manipüle ettikleri ve delillerin kaybedilmesine sebebiyet verdikleri görülüyor. Kaldı ki, tutuklu bulunan 12 kişiden altısının delilleri gizleme, saklama ve kaybettirme suçundan tutuklanması da bunu gösteriyor."
Özdemir kayıp çocuk vakalarında, bu konuda bilgi birikimi olan kişilerin idari ve adli boyutta çalışması gerektiğini, arama kurtarma çalışmalarının da yetkin kişiler tarafından yapılması gerektiğini, ancak bu alandaki yasal düzenlemelerin eksikliği nedeniyle bunun gerçekleşemediğini belirtiyor.
Avukat Özdemir, "Otopsi sonrası çıkan raporlar incelendiğinde, DNA örneklerinin bulunamayışı ölümün oluş şekli itibariyle delillerin organize bir şekilde kaybettirilmesinin amaçlandığını gösteriyor" yorumunu yapıyor.
Özdemir, "delillerin kaybının ardından şüpheli olarak tespit edilen kişilerin sonuç alınmaya çalışıldığını" belirtiyor.
Bununla birlikte bazı kişilerin ifadelerde organize bir şekilde yanlış bilgi verdiğini öne sürüyor ve Nevzat Bahtiyar örneğinde olduğu gibi birkaç kez ifade değişikliği yapan bir şüphelinin de olduğunu vurguluyor.
Avukat Özdemir, bütün bunlar değerlendirildiğinde dosyaya gelmesi beklenen teknik raporların kritik önemde olduğunu anlatıyor:
"Biz teknik anlamda net delillerle olayın açıklığa çıkmasını beklemiyoruz. Fakat olayın oluş şekli, oluş yeri ve zaman mefhumu içerisinde değerlendirildiğinde sonrasındaki kamera görüntüleri ve daraltılmış baz verileri ile birlikte olay anında olay yerinde ya da yakınında bulunan şüphelilerin tavır ve davranışları üzerinden bir sonuca gitmeye çalışıyoruz"." Şeklinde önemli açıklamalarda bulundu.
Olay nedeni ile köyde gözaltına alınmaya insan kalmadı. Ama şimdiye kadar, kim veya kimler tarafından vurulduğu dair somut bir kanıt elde edilemedi.
Sonuç olarak Narın olayını ana başlıklar şeklinde şunlar söylenebilir:
1- Narin’ın otopsi raporunda tespit edilen boynundaki izlerler, ölümün büyük bir ihtimalle boğulma veya boğma suretiyle gerçekleşmiş olabileceğini şeklinde düşünülebilir.
2-Narin Güran’ın cesedinin 15 gün boyunca üstü kapatılarak suda kalmış olması, cesedin delilleri gizlemek amacıyla suya atıldığının göstergesi olarak ifade edilebilir.
3- Otopsi sonrası raporunun tamamlanmasının zaman alacağı belirtilmiş ve cesette meydana gelen deformasyonlar ölüm nedeninin belirlenmesini zorlaştırmış şeklinde düşünülebilir.
4-Soruşturma kapsamında Narin Güran’ın anne-babası ve diğer aile fertlerinin gözaltına alınması, suçun aile içi bağlantılı olabileceği şeklinde yorumlanması daha gerçekçi değerlendirme daha inandırıcı olabilir.
5- Narin Güran’ın hunharca katledilmesi, toplumun adalet arayışını ve dayanışmasını daha da güçlenmesine vesile olacağı gibi, tür olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınmasına vesile olabilir şeklinde yorumlanabilir.
6-Kısa zamanda faillerin adil olarak yargılanıp adalet önünde hesap vermesi, sadece bu olayla ilişkin değil, bir daha benzer olayların yaşanmaması adına büyük önem taşıdığı asla unutulmamalı.
7-Bu toplumsal travma sadece Diyarbakır’ın travması değil, Türkiye’nin travmasıdır. Gerekli tedbir ve hassasiyet gösterilmezse, içinden çıkılamaz duruma gelebilinir.
8- Bir daha Narin’e yaşatılan vahşetin, başka çocuklarımızın başına gelmemesi için gereken toplumsal tepkiyi göstermek hepimizin görevi olmalıdır diye düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.