NASIL OLMALIYIZ
NASIL OLMALIYIZ
Kültürü yüksek bir toplum olsaydık, siyasilerin yaldızlı gerçeklerden uzak söylemlerine kanmazdık. Bu gibi liyakatsiz zalimlerin oluşturduğu akıbeti karanlık geçmişi yalanlarla inşa edilmiş olanların peşine takılıp sürüklenmezdik. Eğer siyasi fikirlerimiz yeterli seviyede olsaydı milliyetçilik nede ırkçılık kokan sahte söylemlere aldanmaz uzak dururduk. Yıkıcılık ve bölücülük ideolojileri olan sağcılık ve solculuk çıkmazlarına sürüklenmezdik.
Eğer inandığımız iman ettiğimiz din olan İslam’ı hakkıyla yaşasaydık mezheplere, tarikatlara ve din taciri cemaatlerin mensupları peşine takılıp gerçek İslam’dan uzaklaşıp gitmezdik. Kendimizi toplum olarak bu söylediklerimize eklersek fikri hür, vicdanı hürcü olmaktan çıkıp yozlaşarak inanç ve iman bakımından iflas etmiş oluruz. İşte böyle bir toplumun içinde yetişen çocuklar arasından dünya çapında saygın bireyler yetiştiremeyiz.
Dünya çapında bilim insanları yazarlar çizerler çıkarmıyoruz. Bunlar olmayınca küresel ölçekli yayınlarımızda olmuyor. Cehalet batağına saplanmış toplum içinde doğru dürüst dini, edebi, sosyolojik, felsefi ve diğer alanlarda da yazarlarda olmaz. Ancak reklama gösterişe düşkün salon Müslümanları çıkar. Bu gün dinin resulleri ve onların kitapları geriye itilerek resuller adına uydurulan hadisler, sünnetler, hurafeler, hikâyeler maalesef din dışı görüşler sayısız fırkalaşmaların fikirleri dinselleştirilmiştir.
Kendi kültüründen uzaklaştırılan bir nesil özgüvenini, benliğini yitirmiş taklitçi kendi karakterini yansıtmayan ideolojilerin çamurunda debelenen bir kindar ve sözde dindar nesil oluşuyor. Allah diyor ki: biz size her şeyi apaçık bildirdik. Onun için ama lakin fakat diye kendinizi vesveseye kaptırmamak gerekir. Boş geçin tarikatı. Mezhepleri, cemaat denilen soygun ilişkilerine kendinizi bölüp sınıflandırmayın. Sünni Müslümanlar, Aleviler, Vaha biler bilmem neciler diye tek olan dindir adı da İslam’dır. Yaratan güç ve dinin sahibi de Allah’tır.
Uyulması gereken esaslar resullere gelen vahiylerin toplandığı kitaplardır. Bütün bu vahiylerin o günkü ve ileriye dönük vahiylerin toplandığı kitap olan kurandır. Allah ile kul arasında rehberlik yapanlar resulleridir. Bırakınız Yahudi’ymiş, Hıristiyan’mış ve Müslüman’mış söylemlerini. Sen ben yani bizler fert olarak doğruyu sorgula bul İslam’a uy ve yaşa gerisi lafügüzaftır.
Günümüzde din ile o kadar bozgunculuk yapıldı ki din vicdanları kirleten bencillikler hastalığına müptela kılınır kale getirildi. Zihinlere yandaşlık tarafgirlik çıkarcılık ve din tacirliği işlenerek boyun eğdirme körü körüne din maskesi ile biat ettirme kültürü geliştiriliyor. Gerçek varoluşlara insanların erişmesi soysuzlaştırılarak dinden uzaklaştırılıp din anlayışı da gerçeklerle bütünleşmeden saptırılıyor. Hayale, gaipliğe, vicdanlarda yerleşen anlamsız inanç biçimleri ile bir çeşit putperestlik yaratılıyor.
İnsanlar üzerinde uygulanan dincilik baskıları ile müritler üstat edinme onlara üstünlük vasfı yüklenerek dini payeler vererek tapındırma şirke sürükleme haline getiriliyorlar. Dinci oluşumlara anlamadan bilmeden mürit olanlardan bilinç kaymaları oluşuyor. Böylece bağnazlaşmış cehalet batağında bocalayan müritler yaratılıyor. İnsanlar gerçek dinden uzaklaştırılarak kendilerine biat ettirilip sanki tapılacak nesnelermiş gibi davranışlara giriyorlar r
Eğer insanlar vicdanlarının sesinden uzaklaşırsa gerçeklere yabancılaşarak inanç ve imanları da zayıflar. Bu gibi toplumlarda inanç perişanlığı dağınıklığı ortaya çıkar. Resullerin kitaplarından bilhassa Müslüman olduğunu söyleyenler kurandan uzaklaşarak indirilen din yerine uydurulan dinin peşine takılarak gerçeklerden soyutlanırlar.
Toplumu oluşturan insanlar inançta çıkmaz bir rotaya girerek manevi bakımdan dincilerin yarattıkları tarikatların, cemaatlerin, mezheplerin oluşturduğu sömürülme zulmüne hizmet etmek ve şirke sürüklenmek girdabına kendilerini kaptırmış olurlar. Toplum içinde oluşan yozlaşma ve sorumluluk duygusu gerçeklik bilinci maalesef gittikçe ortadan kalkıyor. Hak hukuk adalet, eşitlik ve özgürlük anlayışı, saygı ve sevgi duygusu, inanç ve imanda din anlayışı ayrımcılığı gittikçe bayağılaşıp sorunların derinleşmesine sebep oluyor.
Siyaset ve siyasette söz sahibi olan bazı sorumsuz kesimler dini kendilerine malzeme yaparak oy elde etme koltuk ve makam kapma uğruna vicdanları köreltiyorlar. Bütün bunların yanında emperyalist denilen ekonomileri ve yaşam biçimleri kültürel gelişmişlik düzeyleri Müslüman ülkelere göre kalkınmış sayılıyor. İşte bu gibi ülkeler geri kalmışlığın, fakir düşmüşlüğün, ekonomik zayıflığın kültür erozyonunun ortaya koyduğu sonuçlara istinaden bu ülkelerin çoğu batılı denilen bunların sömürüsü altındadır.
Kendilerine göre pozitivist bir görüşe sahiptirler. Kapitalist sistemin, uzun zaman aralığında olan uygulamaların, ,materyalistliğin ve sözde liberalliğin verdiği sömürgeci bir yapılanmaları vardır. Ülke siyasi ve dini popülizmin etkisi altındadır. Hastalık halini almış bu durum toplumun yapısını bozuyor. Düşünmekten uzaklaşan insan tipleri bakıyoruz aptallaşıyorlar ve ahmaklaşıyorlar. Siyasetin ve dinciliğin biat etmiş kölesi durumuna düşürülüyorlar.
Gençlerimizi artık büyük sürülerin içinde küçük parçacıkların halinde birer hiç durumuna düşerler. Sorgulamaları, akıllarını kullanmaları, özgürce okuyup yazmalarını ve konuşmalarını sağlamalıyız Siyasi otoritenin müdahalesini ortadan kaldırmalıyız. Hiçbir etnik dinsel fiziki ayrımcılık yapılmadan insanlara din temellerinin şu güzelliklerin olduğunu öğretmeliyi.
İnsanlık âlemine esasta huzur, barış, sevgi, dostluk, sağlık, esenlik, kardeşlik ve birlik beraberlik duygularını benimsetip yerleştirmeliyiz.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.