- 1747 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
Yıllar Sonra (güzel bir öykü)
YILLAR SONRA
İktisat Profesörü İskender Bey, odasında oturmuş yeni dersin saatinin gelmesini beklerken cep telefonuna düşen mesajı okumak için eline alınca tanımadığı bir numaradan mesaj geldiğini görünce mesajı okumaya başladı.
“Merhaba Hocam, Ben Muhammed Nereden adlı öğrencinizin arkadaşıyım. Size bir sunum yapmak istiyorum ve ziyaretinize gelmek istiyorum. Sadece on dakika sunum yapacağım” yazıyordu.
Hoca şaşırmış ve kızmıştı. Kendisine mesaj atan İsmi hatırlamamıştı:
“Sizi tanımıyorum ki,” dedi mesaja verdiği cevabi mesajda.
Anında cevap geldi:
“Ben sizi tanıyorum Hocam, “dedi.
Hoca bir süre düşündü. Bu isimde bir öğrencisini hatırlamıyordu ama referans olarak verdiği Muhammed Nereden adlı öğrencisi vardı, mezun olmuş gitmişti. Hatta Şiir kitabı çıkarmış, Hoca da kitabın tanıtımı için ona yardımcı olmuş, Kitap fuarlarında stand açması için yayıncı arkadaşlarından yardım istemişti Çok gayretli bir Öğrencisi idi Muhammed Nereden. O’nu sevgi ile ve takdirle hatırrladı ama ona danışmadan numarasını başkalarına vermesine kızdı ve şaşırdı. İnsan hocasının numarasını her isteyene verir miydi? İnsan böyle uluorta mesaj atarak da, bir iki defa gördüğü ama yıllarca görmediği hocasına mesaj atar mıydı ?
Hoca bunları düşünürken içinden :
“Yeni neslin bir bir toyluğu da bu olsa gerek” dedi.
Madem ismi geçmişti. Muhammed Nereden ‘i telefonda aradı. Yıllardır görmemişti Muahmemd Nereden’i . Hem hal hatır sorayım hem de bir ayar çekeyim diye tıuşladı numarasını. Telefon üç kez çalmasına rağmen açılmamıştı.
Hoca kitabını okumaya daldı tekrardan. Biraz sonra olayı unutmuştu bile. Saatine baktı. Derse daha yarım saat vardı. Çay ocağını arayarak bir kahve söyledi.
Kahvesini içerken telefonu çaldı. Baktı Muhammed Nereden arıyordu. Telefonu açtığı andan itibaren Muhammed nereden’in tatlı sesini duydu. Sevindi. Muhammed Nereden hocasının neden aradığını bilmeden :
“Hocam siz eski öğrencilerinizi de arar mıydınız ? Ne büyük mutluluk bu. Kusura bakmayın ilk aradığınızda meşgüldüm görünce hemen aradım” dedi. Hoca içinden “Siz öğrenci milleti zaten hep meşgulsünüz” dedi.
Sonra sesini toparlayarak gereken ayarı verdi. “Muhammed benim telefonumu benden izin almadan başka arkadaşlarına vermen yakışık oluyor mu” dedi. Muhammed telaşla “Hocam kusura bakmayın telefonunuzu sizin de tanıdığınız bir arkadaşıma verdim” dedi. Hoca biraz kızmıştı” ben tanımıyorum ki O arkadaşını. ” dedi. Muhammed “ Hocam tanıyorsunuz Adı Mehmet ya” deyince Hoca gene sertleşerek “ Bak Muhammed seni severim. Ama bu Mehmet benim öğrencim değilse ve sadece yanıma bir iki defa gelmişse ve yıllar sonra aramışsa ben nereden tanıyayım?” Muhammet telaşlanmıştı “ Hocam çok haklısınız. Çok özür dilerim ben tanıdığınızı sanmıştım “dedi. Biraz daha konuştuktan sonra iskender bey telefonu kapattı.
Eski öğrencisinin samimi tavrı , özür dilemesi hoşuna gitmişti ama öteki öğrencinin yıllar sonra kendisini arayarak teklifsizce “sunum yapmak isterdim” tavrına sinirlenmiş ve hemen “hayır meşgulüm” demiş ve mesajına da daha cevap vermemişti.
Hoca kahvesini yudumlarken, bir yandan da düüşünmeye başladı . İçinden “ Bu gençlerde iyice şaçmalamaya başladılar. Yıllarca tanıdıkları hocaları aramıyorlar. Sormuyorlar. Kitaplarını alıp okumuyorlar, çalıştıkları kurumlara sunum için davet etmiyorlar. Ama işleri düşünce hemen yalvar yakar hocalarından yardım bekliyorlar. Böyle şey olur mu ?” İçinden gene “olmaz kardeşim” dedi.
Bu konuyu ilk derste İktisat öğrencilerine de örnek olay olarak anlatmaya karar verdi. Defteriini çıkararak notunu yazdı. “Bence bu konu çok önemli” dedi. “Belki başkalarına ders olur da hocalarını unutup, yıllar sonra mesaj atarak yardım istemeden önce düşünürler. Öğrenci dediğin öğrenci iken olmasa da, eli ekmek tutup iş sahibi olduğu zaman hocasının kitaplarını alıp okumaya, çevresindekilere hediye etmeye bakarlar. Öğrenciye sorsan kitaba para yok ama eğlenmeye ve kız arkadaşına kebab ısmarlamaya para bulurlar. Öğrenci dediğin imkan varsa çalıştığı kurumlarda sunum yapmaya davet eder hocasını. İmza günlerine gider “Hocam ben seni unutmadım” mesajını güçlü verir. Sonra da işi düştüğü zaman ondan yardım istemeye hakkı olsun, yüzü olsun “diye geçirdi.
Baktı kahvesi bitmiş. Bunları düşününce keyşflendi. Çay ocağını arayarak bir kahve daha söyledi. Çaycı kahveyi getirirken hocaya gülümsüyordu. Hocaya bakarak dedi ki:
“Hocam keyiflisiniz. Üst üste iki kahve içerseniz keyifli olduğunuzu anlıyorum” dedi. Hoca gülümsedi bu akıllı çaycısına.
“Öyle Remzi efendi. Birilerine ayar çekerken, ders verirken ben de hayattan ders alıyorum ve gerçek dost, gerçek öğrenci kim ? Hep çıkarının peşinde koşan gerçek öğrenci mi ? daha iyi anlıyorum. Bu da beni keyiflendiriyor işte. Burada sadece iktisat öğretmeyeceğiz . Hayatı da öğreteceğiz ki bizi unutmayan ile unutanı fark ederek hayatımıza öyle devam edelim.” dedi.
Çaycı Remzi boş kahve fincanını alıp dışarı çıkarken İskender Bey, kitaplıktan çıkardığı bir kitabı Remzi beye uzatırken:
“Remzi bey, isterseniz siz okuyun, okumaya zaman olmazsa veya okumayı sevmezseniz bunu ya okumayı seven , ya da okumayı seven arkadaşı olana hediye edersiniz. Gelecek nesiller okuyarak gelişecek. Gelecek fabrikalar kurmak ile veya havaalanları va garlar inşaa etmenin yanında gençlere kitap okumasını sevdirmek ve bilinçlendirmekle olacak “dedi.
Remzi bey, çay ocağına gecince kitaba baktı Ali Fuat Başgil’in “Gençler le Başbaşa” kitabıydı. İçinden “ Büyük İktisatçı ve adamsın İskender bey, kahveler sana feda olsun ben okuyup torunlara okutayım bu kitabı “dedi. Mutlu gülümseyerek işine odaklandı.
İskender bey elindeki kitabı okumaya devam etti. Kitap okumak O’nu dinlendiren bir şeydi. Boş konuşmaktansa dersten arta kalan zamanlarda, ders aralarında başka hocalar arkadaşlarının odasına giderek dedikodu yaparken o okurdu. Biliyordu kendisininde “okuyor, okuyor ama sohbet etmesini bilmiyor” diyenlerin olduğunu. Halbuki kendisi derslerinde ve sohbetlerinde etkili olduğunu biliyordu. Bir kaç dedikoducu varsın böyle dedikodu etsindi. İçinden “ Boş dedikodular, hakkında dedikodu yapanı güçlendirir” diye vecizesi bile vardı hocanın öğrencileri arasında.
Kitabını bir kenara bıraktı. Derste anlatacağı notlara göz attı. Dersten önce anlatacağı hayat dersinin konusuna baktı “yıllar sonra” yazıyordu...
Hoca keyiflendi. Ders iki dakika vardı. Hemen odasından çıktı. “Derslere tam zamanında girerek zamanı etlin kullanmayı uygulaması ile gösteren iktisat Hocası İskender bey” diye haber bile yapmıştı gazeteler...