- 219 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
İnsanın Karanlık Yüzü: Utanç, Hayal Kırıklığı ve Göz Ardı Edilen Gerçekler
Son zamanlarda, insanlık adına utanç duyduğum ve derin bir hayal kırıklığı yaşadığım anlar giderek artıyor. İnsanın derin düşüncelere sahip, ahlaki değerlere bağlı bir varlık olması gerekirken, bu değerlere sırt dönüldüğünü görmek kalbimi sızlatıyor. İnsanlığın karanlık yüzü, özellikle toplumsal vicdanımızı kanatan olaylarda bir kez daha gözler önüne seriliyor. Her karşılaştığımda içimde derin bir ağırlık oluşuyor.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada karşıma çıkan bir video, bu karanlık yüzün ne kadar yaygın olduğunu bana bir kez daha hatırlattı. Bir grup genç, yaşlı bir adamla acımasızca alay ediyor, onu aşağılıyor ve etrafında eğleniyordu. Yaşlı adamın bakışlarındaki çaresizlik, yüzündeki utanç içimi parçaladı. Gençler için sadece basit bir eğlence anıydı belki, ama o adam için bir travmaydı. Acımasızlık neden bu kadar yaygın hale geldi? İnsanlık, bu tür anlar karşısında derin bir utanç duymalı. Ancak gözlemlediğim kadarıyla çoğu kişi bu vicdansızlık karşısında sessiz kalıyor.
Yıllar önce yaşadığım bir olay, içimdeki bu kırıklığı daha da derinleştirdi. Bir arkadaşımın evindeyken, televizyonda sığınmacılar hakkında bir haber geçiyordu. Arkadaşım, sanki bu insanların yaşadığı zorluklar önemsizmiş gibi, “Bu insanlar neden bizim ülkemize gelmeye çalışıyorlar? Başlarına gelenleri hak ediyorlar,” dedi. O an içimde büyük bir öfke kabardı. Merhametin bu kadar kolay göz ardı edilmesi, vicdanımızı kaybettiğimizin açık bir göstergesiydi. Kendi rahatımız için başkalarının acılarına kayıtsız kalmak, insanlık adına utanç verici bir gerçeklik haline geldi.
Ancak beni en çok yaralayan şey, çocuk cinayetleri ve organ mafyalarının varlığı. Her gün bir çocuğun hayatının karartıldığını, geleceğinin çalındığını duymak dayanılmaz bir acıya dönüşüyor. Bu masum çocuklar, hayatta kalmak için mücadele ederken nasıl oluyor da bu kadar kolay hedef haline getiriliyorlar? Organ mafyaları, vicdanını kaybetmiş, sadece kendi çıkarları için masum çocukların hayatlarını ellerinden alan canavarlara dönüşmüş durumda. Bu korkunç gerçek, insanlığın en karanlık yanını temsil ediyor.
Bu olaylara bir yenisi daha eklendi: Bebekleri yoğun bakımda gereksiz yere tutarak ölümlerine neden olan bir "Yenidoğan Çetesi." Bu çete, SGK’dan her gün 8 bin lira daha fazla almak için hayatta kalma şansı olan bebekleri yoğun bakımda gereksiz yere tutuyor, sonunda ise onların ölümüne neden oluyor. Bebeklerin hayatları, sadece maddi çıkarlar uğruna heba ediliyor. Bu acımasız düzen, insanlığın ne kadar büyük bir vicdan boşluğunda olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir bebek hayatta kalma şansına sahipken, bu canice düzen yüzünden hayatını kaybediyor. Böylesine korkunç bir gerçek, insanlığın karanlık noktalarından sadece biri.
Bir başka gün, bir hayvan barınağında yaşadıklarım ise asla unutamayacağım bir deneyim oldu. Orada bir grup insanın, sadece eğlence olsun diye masum hayvanlara zarar verdiklerine tanık oldum. Hayvanların gözlerindeki korku ve çaresizlik, içimde büyük bir acıya dönüştü. O an, “Bunları yapanlar insan olamaz,” dedim içimden. Merhametini kaybetmiş bu insanlar, birer canavara dönüşmüştü. Hayvanların sessiz çığlıkları, bizim nasıl bir dünyada yaşadığımızı sorgulamama neden oldu.
Son dönemde yaşanan bir diğer karanlık olay ise kapatılan hastaneler ve bu trajedinin yarattığı sonuçlar. Kapatılan hastanelerde tedavi bekleyen hastalar, bir nevi ölüme terk ediliyor. Tedaviye erişemeyen insanlar, bu kapanmaların mağduru haline gelirken yetkililerin duyarsızlığı, insanlığın en acı yüzlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu hastaneler, bir zamanlar insanların şifa bulduğu yerlerdi, şimdi ise çaresiz insanların göz ardı edildiği birer mezar taşı gibi sessiz ve terk edilmiş duruyorlar. İnsanlığın karanlık yüzü burada da kendini gösteriyor: En savunmasız olanlar bile göz ardı ediliyor, hayatlarının önemi kalmamış gibi davranılıyor.
En acı verici olanlardan biri de kadınların maruz kaldığı taciz, şiddet ve eşitsizlikler. Kadınlar, hayatlarını sürdürebilmek için sürekli bir mücadele verirken, aslında bu karanlık sistemin kurbanı oluyorlar. Toplumsal baskılar ve adaletsizlikler, insanın içindeki umut ışığını karartıyor. Her gün bir kadın, toplumsal normların ağırlığı altında ezilirken, bu karanlık düzenin sürdüğüne tanık oluyoruz.
Bazen evde oturup pencereden dışarı bakarken, sokakta oynayan çocukları izliyorum. Onların neşesi ve masumiyeti içimi ısıtsa da, hemen ardından bu karanlık dünyada büyüyecekleri gerçeği aklıma geliyor. O çocuklar büyüdüğünde, bu karanlıkla nasıl başa çıkacaklar? Ya da bir gün kendileri de bu karanlığın bir parçası haline mi gelecekler? Bu düşünceler, içimde derin bir acı bırakıyor.
Sonuç olarak, insanlık kendi eylemlerinden utanç duymalı. İçimizdeki iyiliği bulup ortaya çıkarmak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için zorunlu bir adım. Gerçek insanlık, merhamet, saygı ve anlayışla şekillenir. Kapatılan hastanelerde tedavi bekleyenlerden, şiddet gören kadınlara kadar, hepimiz bu dünyadan alacağımız derslerle daha iyi bir gelecek inşa etmek zorundayız. İçimizdeki karanlık yanlara karşı durmak, daha aydınlık bir geleceğin anahtarıdır.
Aile Danışmanı
Selda İyiekmekci (Erdoğan)
YORUMLAR
İYİEKMEKÇİ
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Zamanın, tarihi olayların ve inanç sistemlerinin bireyler üzerindeki etkisini düşünmek gerçekten önemli. İçsel karanlığımızı aydınlatmak, dışarıya yansıyan bu karanlığın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. Aile danışmanı olarak, bireylerin ve ailelerin içsel çatışmaları, geçmişin izleri ve toplumsal dinamikler üzerine düşünmelerinin ne kadar değerli olduğuna inanıyorum.
Karanlığa dur demek, belki de önce içimizdeki gölgelerle yüzleşmekten geçiyor. Kendimize ışık tutarak, başkalarına da ilham verebiliriz. Bu süreç, hem bireysel hem de toplumsal dönüşüm için önemli bir adım olabilir.
Sevgi ve saygılarımla.
İYİEKMEKÇİ
İnsan...
En zeki varlık.
Ama bu niteliğini insanlığın, hayvanların ve doğanın yararına kullanacak yerde yazık ki tam tersini yapıyor.
Diğer insanlara ve hayvanlara eziyet ediyor, doğayı bozuyor.
Kadınlar dedik...
Çocuklar dedik,
Son olarak bebekler de nasibini aldı insansızlıktan.
Nazi yöntemlerini geri getirdiler.
Yazık ki ne yazık...
Sevgiler kızım...
İYİEKMEKÇİ
Bizim gibi düşünen insanların sesini yükseltmesi ve bu yanlışlara karşı çıkması, daha iyi bir dünya için hayati önem taşır.