Çetrefilli
Yazmayınca olmuyor, kuduzluktan beter derler ya alışkanlık. Ne var ise yazıp paylaşmakta bir şeyleri. Bu yazma isteği de saat 21:30 civarı geldi. İhtimal konusuz, yani gece asarım yazıyı yani eklerim amma konumuz ne olur bilmem yani efendim klavye klavyeyi açar hesabı. Git gel fırsat buldukça sanki zihnimdekiler tekrar gelmeyecek gibi paragraflamalı..
Günlük mü tutmaya başladın leyn Dünyevi… Git başımdan zihin bakterisi…
Düşüyorum lakin var mıyım yok muyum emin değilim. Bir şey düşünüyorum, düşüncemi yazıya geçirirken, okuyanların kimi gülüyor, kimi kaş çatıyor, kimi alkış diyor kimi küfrediyor gibi hissediyorum. Tam bir panayır gibi yazanlar da okuyanlar da… Maaşallah yani..
İlkokulda bana öğretilen alfabeyi kullanıyorum, bu alfabenin harflerini bilgisayar klavyesine koymuşlar. Aslında bu harfler iplere asılıydı ben ilkokul 1 veya 2’de iken… Sonra tebeşir diye bir şey aldı eline öğretmen karatahtaya çizdi bu harfleri. Sonra kalem kağıt, daktilo kağıt derken elektrik sinyallerine kadar uzadı bu iş. Çok eski devirlerde ise çekiç ve çivi kullanmışlar. Bir zamanlar herkes yazamaz hatta okuma bilmez imiş. Lakin her ulus millet vb vs farklı harfleri var. Harfler, seslerin göze görünen, zihinde bir şeyler canlanmasına neden olan geometrik şekilleri desem olur mu?
Evet efendim, yukarıda İlkokul ile başlayan paragrafta anlam akışını bozan cümle hangi sayı ile gösterilmektedir. Elbette sayı koymadım cümle başlarına. Kendiniz koyun hazıra alışmayın. Aslında ben büyük harf kullanmaya da karşıyım, lakin alıştırılmışım sistem tarafından büyük harf kullanmaya…
İşin tilkileri veya çakalları veya soulcanları veya kirpisi, aslanı kurdu porsuğu elma kurdu ( soulcan değil solucandır önceki kelimelerde harf hatası bıraktım, irticalen dediklerinden) ceviz biti, fındık sincapları…
Ne diyorduk şimdi, özel isimleri küçük harfle yazarsanız yukarıda hayvanattan bahsettim ya, onlargiller işte bunu saygısızlık hatta suç olarak bile görebilir, gördürebilir.. Dünya böyle bir yer işte..
Mesela Tanrı değil, tanrı yazsam yanlış diyen bile çıkar veya Tanrı’nın başındaki T’yi atıp Y koyup Yanrı desem abari… Yok yok efendim, bazı konularda bazı şeyleri eleştirip durduğum için onları meyveden saymayın sakın, ağacı zehirli veya cahil olanın meyvesini taşlamaya ne hacet, lakin işte sistemsel zulüm, toplum zulmü; dünya üzerinde her toplumda, kıtada hatta denizin ortasında yaşanabilir adalarda bile var.
Efendim bu yazıda sosyolojiye, siyasete, devlete, uluslararasına, dine, eski kuşaklara değinmeden hatta ekonomiye değinmeden yazı yazacağım. Evet, haklısınız bunlar olmadan yazıya konu da bulamam. Mühendisiliğin, tersine mühendisliği de var yani, edebiyatta bu zıttını düşünmek diye geçiyor..
Matematik ekonomiye girmez ise katlar veya çarpanlara geçelim mi?
Şimdi borsayı veya marketteki tuz diyelim.. Tuzun birim fiyatı olsun size 31 gayme. Şimdi siz bu tuzu aldınız 31’den kaçtan satarsanız yüzde 15 kar eylemiş olursunuz. Galiba 35,65 den satarsanız değil mi? Peki bu tuzun fiyatı 15,60’a düşerse 2 ay içinde zararınız ne kadar olur? 31’in yüzde 50 si 15,50 ise yani yaklaşık yüzde 50 zarara girersiniz değil mi? Peki deseler ki size, elinizdekinin 7 katı daha tuz vereceğiz ama tuzun birim fiyatı 15,60/7: 2,22 gayme olacak… Tabii düşüş devam eder ve tuzun birim fiyatı 1,50 ye kadar düşmüş olur.. Afedersiniz ama oturdunuz işte şapa. Kıçınızdan soğuk almaya başladınız ve artık kolay kolay kurtulamazsınız hastalıktan. SPK’da seyre durmuş nasıl yolunur vatandaş borsada, yolanı alkışlıyor.
Borsa İstanbul’da halka arz olan şirketlerin arzına giren vatandaş sayısı bir dönem 4,5 milyon kişiye kadar çıkmıştı, en son halka arz olan şirketin arzına giren vatandaş sayısı ise 460 bin veya 260 bine kadar düşmüş diyorlar. Millet demiş artık bıhtıh yolunmaktan bize ne… Boğazınızda kalsın demişlerdir herhal.. Yani bunlar en kibar kelimeler..
Diyeceksiniz ki, altın dururken ne borsası.. Hem helal, ya hu kim demiş helal diye? Altın çıkarılır ve işlenirken kölelerin ve kulların uğradığı zulüm zaten o altını haramın da haramı yapmaz mı? En çok sergilenen veya bilinen krallardandır Firavun, mezarı bile altın ve lapis lazuli taşıyla süslüdür. Altın helal he??? Firavunun helalle ne işi olur ??? Şimdi bu lapis lazuli taşı dünyada en çok Afganistan veya Pakistanda çıkar diye biliyorum, peki bu lapis lazuli taşını çıkarırken madenden bir genç kaldı ise kayanın altında ezildi ise ve öldü ise bu taşı kullanan da haram işlemiş veya yemiş olur mu? Katil olur mu? Fakir fukara çıkarsın üç kuruşa madenden, sen onu değer saklama aracı olarak gör ve helal de.. Ohh ne güzel dünya..
Eskiden bu ortaçağın fetvacılarının bir çok kitabında haram helal konularını okumuştum ya, ilmihal milmihal işte.. Neyse konumuz eski kültür ve inanç dünyamız değil..
Sahi konumuz neydi, spor olsun, en güzeli. Spor kulüplerini de incelerseniz görürsünüz belki veya ben yanlış gördüm, düzeltirsiniz, çoğu kulüp mafyayla içli dışlıdır. Yani siz çocuğunuzun topçu basketbolcu olması için özendirirsiniz veya kurslara murslara gönderirsiniz ya, ne için, mafyaya veya iddia oyununda bir piyon olsun diye mi? Hatta meclise bile girerler, gelene küfrederler, konuşanı tekmelerler… Acaba bir tane halkın yararına bir yasa teklifi oldu mu malum sporcunun ??
Hadi diyelim çocuğunuzu, cami veya kilise yaz kursuna gönderdiniz, ne için? Okuyup büyük adam olması için mi? Veya bilmem kaç bin yıl önceden kalmış eski kitapları ezberlemesi için mi? Çocuğunuzu yetiştirmek zor geliyor değil mi, ondan okula ve dini kurumlara gönderiyorsunuz, kendiniz eğitip öğretemiyorsunuz? Toplum işlesin diyorsunuz... Olabilü, taş düşebilü ayı çıkabilü...
Hadi diyelim, gazeteye bir haber düşsün, bir sarışın hakim, savcılar da işin içinde tut sen duruşma salonunda erotik film çek. O hakim nasıl hakim oldu o savcıyı kim görevlendirdi. Eh canıma da susamadım yani ne bileyim ben...
Hadi siz gelininiz kızınız doğuracak gidiyor istanbulda bir hastaneye… Bebek dostu rozeti bile verilmiş hastanenin birine.. Neyse klavyem dahasını yazamıyor ya, son haberlerden sonra.. Yani insan göremiyoruz gittikçe toplumda sanki…
Yani tüm bunlar kimin verdiği oyların bir yansıması toplumumuza… Yani şairler ve ozanlar gibi diyecek misiniz, hayır edem derken işlerim şer oldu erenler deyü… Hakkınız var sonuçta… Sen istemedin ki böyle olmasını, değil mi ama?
Aslında hiç oy verilmese iyi, çünkü oy verdiğinin yaptığı tüm kepazelik de senin günahına yazılıyor değil mi? Yoksa diyecek misin ortaçağ allameleri gibi ama iyi niyet, şöyle düşünmüştük, böyle düşünmüştük nereden bilecektik deyü… Sana günah olmaz diye fetva mı arayacaksın yoksa…
Devlet yönetimi ile şirket yönetimi birbirinden farklıdır , devleti şirket gibi görürsen olacağı bu. Tüm rezillikler birbiri ardına çuvaldan dökülmeye başlar hani torba, pardon çuval yasalarındaki rezillikler gibi.. Sonra da toplumu bok götürür…
Yani şirket sahibini bakan yaparsan, sadece bir kaynaktan kitap okuyanı, sadece bir inanca gönül vereni yetkili kılarsan toplum da boktan kurtulmaz. Diyanetin başına deist birini geçir bakalım, toplumda sünni alevi isevi yezidi kızılbaş nakşi kadiri alici velici göktengrici diye bir ayrım kalıyor mu, hepsi huzur içinde dinlerini yaşar… Lakin şimdi öyle mi? Hatta yüzyıldır tek görüşlü başkanlar falan fişmanlar… Taa eskiye gitmeye gereğ yoğ… Sultan; sonuçta iistediği fetvayı yazdırır değil mi? Yoksa yazdırmamış mı, istisna kaide deyü bir şey mi var dicen… De de, sende de bir şeyler, sen versen fetvayı, alimden eksiğin ne?
Sonra demeyin ki ne oluyor lan bu z mafyasına, yeni nesil mafyaya, devlete de saygısı yok, sıkıyor polis asker kim karşısına çıkarsa diye… Senin istediğin kadar yüreğin yansın polise askere… Gençler sen ihtiyarın ve hatta y kuşağının bile fersah fersah ötesine yorumluyor her şeyi… Sen acımadın ki bu milletin geleceğine, gelecek gördüğün gençler sana ve senin değerlerine acısın… Sen saplanıp kaldın ortaçağda veya 60-80 arasındaki ideolojilerde… O yüzden yeni çağ düşüncelerini ve inançlarını da ıskaladın.. Karşına çıktı işte bir kurt köpeği nesli lakin bunlar evcilleştirilemeyen bir zihne sahip kurt köpekleri. Nasıl düzelecek şimdi…
Hani bir şairimiz diyor ya; tam aklımda değil mısraı, kaldığınca;
“Ninem beşyüz altına satılmış bir esirdi,
Dedem beşyüz altını sayan bir derebeyi:
Köpek kanı, kurt kanı biri birine girdi,
İkisinden meydana çıktı bir kurt köpeği.”FNÇ.
Siz bu kıt’ayı; dine siyasete sosyolojiye ekonomiye adalete bayındırlığa tarıma eğitime… vb vs neye uygularsanız uygulayın…
Ölmüşleri ululadığınız kadar lanetliyorsunuz ölmemişleri aslında.
Kim ululamıyor ölmüşleri, ben de kime diyorsam.
YORUMLAR
Yinsani
ilk prağrafta seni düşünüp, bende yorumlama hikayemi düşündüm,
sen burnunu bunca büyütüp dünyayı görmemezlikten gelince:))
ve sonra iki, üç, dört......, öfff!
seni okudukça cehennemimdeki yerime daha mı bir aşık oluyorum ne.:)))
ve iyi ki burada karanlığıyla o canım ruhumu sıkanlarla bir arada olmamak hissi,
bilsen nasıl doyulmaz bir duygu arkadaş:))
ukalam, eyvallah.
Yinsani
cenette de cehennem de ha keza tanrı katına bile otursan işin rast gitmez senin arkadaş:)
hala niçin yaşarsın, at kendini :) yok yok, atma, güzel günler göreceğiz hayaller aleminde..
Çok güzel bir yazı okudum. kelimeleri top gibi sektiren bir beceri örneği. Bu nedenle benden taraf çok şey demeye ne hacet. Çok doğru şeylere çok doğru bir şekilde parmak/çomak sokmak bu olsa gerek.
Son olarak bu ülkede pis bakışlı üç kişi yan yana geldi mi mafya oluyor.
Borsa mı. Kapitalist sistemde küçükler hep kaybeder, onlar büyüklere yem olmak için vardırlar. Düşünememek onların kendine gördüğü bir revadır.
Kaleminize sağlık. Selam ve saygımla.