- 98 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Islıklı Günler
Ortaokula yeni başladığımız günlerdi... Mahallede bir dolu arkadaşım var. Çoğu fırlama dediğimiz tipler. Paten kayıyorlar, bisiklete biniyorlar hem de varyete yaparak, basket oynuyorlar tahta potalarda, ıslık çalıyorlar hem de o biçim. Öyle de güzel ıslık çalıyorlar ki insan hem bayılıyor hem de ben niye çalamıyorum onlar gibi diye sinir oluyor, sinir olduğu ile de kalıyor...
Evet bu saatten sonra o ıslık çalmayı benimde illaki öğrenmem lazım. Hayır bunun, bu işin, bildiğim kadar kursu filanda yok. En iyisi en güzel ıslık çalan arkadaşımı yakalayıp ’’Oğlum nasıl çalıyorsun şu ıslık denen mereti bana da öğret bak fururum seni yoksa.’’ demem lazım... İnadına da kimse öğretmeye yanaşmıyor...
Mahallede otururken tam önümüzden bir iki kız geçiyor, biraz uzaklaşınca fiyuuuu fiyuuuu ıslığı yapıştırıyor keratalar. Kızların kimisi hiç dikkate almıyor, bazıları kakara kakara kikiri kikiri gülüyor arkalarını dönüp bakarak... Ben de kıyıda köşede sinir oluyorum haliyle...
Yok bu böyle olmayacak. En iyisi en yakın arkadaşım Reha’ya gideyim, o biliyorsa mutlaka bana da öğretir, yamuk yapmaz bana. Bir şekilde buldum Reha’yı ’’Oğlum sen biliyorsundur mutlaka şu ıslık çalmayı bana da bir zahmet öğretsene, ne istersen ısmarlarım sana.’’ Reha bu delikanlı çocuk hem de en yakın arkadaşım ’’Olur Ahmet dedi, ama çok alıştırma yapman lazım öyle hemen çalarım diye düşünme tamam mı?’’ Oy ki oy! Ben havalara uçtum tabi. ’’Tamam birader sen bir göster hele ben ...ıçımı yırtar bir şekilde öğrenirim.’’
Aylardan haziran sonları okullar yeni tatil olmuş. Eylülde okullar açılana kadar benim bu ıslık çalmayı mutlaka öğrenmem lazım. Aslan arkadaşım Reha ile antrenman yapıyoruz durmadan. Fiyuuuuu fiyuuuuuuu fiyuuuuuu! Yok, yok olmayacak böyle, kabiliyet düşmanı mıyım ben yoksa? Beceremeyeceğim galiba... Reha da bana ’’Oğlum öyle hemen olmaz az daha antrenman yapman lazım, biz de öyle hemen öğrenemedik ki.’’
Epey sürdü bu ıslık meselesi ve nihayet beş on gün öttüre öttüre ellerimi de paralaya paralaya ıslık çalmasını öğrenmiştim o tarihte... Islık deyip de geçmeyin, önemsiz bir şeymiş gibi algılamayın, yeri gelir bir ıslıkla bir insanın, bir yakınınızın hayatını kurtarırsınız. Maçlar mı? Onları boş verin. Eğer ki birilerini protesto edecekseniz ıslıklarla ona varım, ama hepsi o kadar... Taksi çevirirken de çok işe yarıyor diyeyim size...
YORUMLAR
Ahmet hocam, ben de ıslık çalmayı bir türlü beceremedim bu yaşıma kadar. Ama hiç merakım olmadığı için üstüne düşmedim. Bazı arkadaşlarımız ellerini ağızlarına götürmeden de ıslık çalıyordu, bazı arkadaşlarda tek işaret parmağıyla çalıyordu ve bir türlü merakımı çekmiyordu fakat kıskanırdım onları. Güzel bir yazıydı. Tebrik ederim
Ahmet Zeytinci
Ben de arada deniyordum ama bi türlü beceremiyordum. Kızlara daha artistik hava kattığını düşünürdüm:)
Erkeklerin 'kızlar yapamaz' diye düşündükleri şeyleri yapmak gibi bir ters damarım tutardı.
Tır, otobüs, tren sürmek gibi...olmadı ama hayalimdi, olmayacak şeyler değil çok kadın var süren...
Genel yapımda da kafama koyduğumu yaparım, yapamadıklarımda da potansiyelim vardır ama şartlar el vermez v.s.
Islık çalmak en basit şey gibi görünüyor ama ben de becerememiştim.
Bugün birkaç deneme yapacağım, hatırlattınız ya yine illa ki yapılacak.
Saygılarımla.