- 115 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Bir yıl sonra buluşalım
Bir Yıl Sonra Buluşalım
Tam da uykunun sıcak kollarına teslim olmuşken, sessizliği yırtan telefon sesiyle irkildi. Genç kız gözlerini aralayıp, ekranda beliren isme baktı; yıllar öncesinin unutulmaz bir hatırası gibi. İsmi gördüğünde çocuklukla gençlik arasında sıkışıp kalan anıları zihninde bir sel gibi akmaya başladı. Ah, o eski aşk... Ne unutturmuştu ki? Zaman onu alıp götürememişti; içindeki yerini hep korumuştu.
— Efendim? — Merhaba. — Merhaba. — Türkiye’ye geldim. Seni görmeden gitmek olmazdı. — Aaa, gerçekten mi? — Buluşalım mı? — Olur. — Yarın? — Yarın. — Konum atarım. — Tamam.
Telefonu kapatırken, genç kız içindeki dalgalanmaya engel olamıyordu. Yıllarca peşinden koştuğu, ama her defasında elinde kalan bu adam karşısında bu sefer dikkatli olmalıydı. "Ne olmuş gelecekse," diye düşündü. "Bir kahve içer, kalkarım. Yine saçmalarsa, hiç aldırmam, sessizce giderim." Fakat derinlerde bir yerde, her zamanki gibi umut yeşermeye başlamıştı. O hiç dinmeyen aşkın, tekrar canlanmasına karşı koyamıyordu.
Onun hayatına giren herkes bu adamın adını bir şekilde duymuştu. Yaptığı hataların çoğu, yine bu adam yüzündendi. Resmini çizmişti bir keresinde, üstelik bir başkasıyla sevgiliyken. O çizim, sevgilisinin ellerine geçtiğinde kıskançlık fırtınası kopmuştu. "Aman," diye düşündü. "Zaten ayrılmıştık, aldatmak sayılmaz." Ama içindeki küçük bir ses, "Ya ayrılmadan önce çizdiysen?" diye fısıldıyordu. Geçmişin karanlık köşelerinde kaybolmuş öfkeler, anıların bulanık yüzeyine çıkıyordu.
Buluşma Günü
Buluşma noktasında birbirlerine doğru adım atarken, ne kelimeler yeterliydi ne de zaman. Sessizce sarıldılar. O an her şeyden daha çok anlam taşıyordu. Adam, genç kızı kollarının arasına alıp fısıldadı: — Seni çok özlemişim. Kız, dudaklarında beliren hafif bir tebessümle karşılık verdi: — Ben de, ben de...
Saatler boyunca bitmeyen bir sohbet, hiç durmayan bir dokunuş... Gözbebekleri birbirlerine kenetlenmiş, parmak uçları aralarında köprüler kurmuştu. Genç kızın içinde yıllardır kül olmuş bir ateş yeniden alevleniyordu. Ateş büyüdükçe adamı da içine çekiyor, her şeyin sonu gelmez gibi görünmesine yol açıyordu. Her saniye, her bakış, her temas, sonsuz bir anın parçasıydı.
— Seneye bir arkadaşımın düğünü var. Benimle gelir misin? diye sordu adam. — Evet, gelirim, dedi genç kız. Adam bir süre sessiz kaldı. Başını eğip hafifçe gülümsedi. — Yarın dönmek zorundayım. Seneye görüşürüz. Ama düğünü unutma, dedi.
Genç kızın yüzünde aşıkların dalgın bakışları belirdi. Kaldırımların üzerine sevinçle dans eden adımları yansıyordu. Gökyüzüne baktığında, meleklerin kanat çırpışlarını duyacakmış gibi hissediyordu. "Bir yıl sonra," diye geçirdi içinden, "belki her şey farklı olacak." Bir yıl sonrası için hayaller kurmaya başladı. Ne giyeceği konusunda arkadaşlarına danıştı. Kalbi heyecanla dolmuştu; belki de bu kez gerçekten olacaktı. O hep yarım kalan aşk, sonunda tamamlanacaktı. Adamla evlenip çocukları bile olabilirdi. "Kesin seviyor," diye fısıldadı kendi kendine. "Sevmese neden arayacak ki? Hem gözleriyle de belli ediyordu, yeşil yeşil bakmıştı bana giderken."
Bekleyiş
O yaz bitmek bilmedi. Zaman, genç kız için sonsuz bir döngüye girmişti. Adamın sözü kulağında çınlıyor, her geçen gün onu biraz daha içine çekiyordu. Günler, haftalar birbirini kovalarken, aklından çıkmıyordu. Her bakışta, her sokakta onu görüyordu sanki. Düğün yaklaştıkça hazırlıklar yapmaya başladı; annesinin hediye ettiği diş beyazlatma paketini bile onun gelmesine yakın yaptıracaktı. Her şey mükemmel olmalıydı.
Başlarda mesajlaşmaları seyrek de olsa sürmüştü. Ancak zamanla o da azaldı. Yine de genç kız umudunu yitirmedi. Sabırla bekledi, bekledikçe hayallerini büyüttü. Her adımını, adamın geleceği güne göre planladı. Bütün dünyası, o düğüne gidip gitmeyecekleri üzerine kurulmuştu.
Hayal Kırıklığı
O an gelip çatmıştı. Ama beklenen gün geldiğinde, telefon sessiz kaldı. Genç ne aranmış nede davet edilmişti. Adam, düğüne yalnız gitmiş ve genç kızı hiç çağırmamıştı. Kız, çaresiz bir buluşmaya tanık oldu; her zamanki gibi hayal kırıklığının soğuk gölgesinde. Yine umut vermeden, yine bir şeyleri yarım bırakarak çekip gitmişti.
Genç kız, bu bekleyişin sonunda kendini boşlukta buldu. Bir yıl boyunca kurduğu hayaller, yaptığı planlar birer birer çökmüş, geriye sadece sessiz bir yalnızlık kalmıştı. Her şey, yeniden başladığı noktada sona ermişti.
Beklemek, boşunaydı.
İki yıl sonra adam yeniden aradı, genç kız bu kez telefonu açmadı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.