Bakın arkadaşlar, 2025 bütçe teklifi TBMM’ne sunuldu. Ama önceden ne demişlerdi?
Tasarrufa gideceğiz, savurganlığı önleyeceğiz. Buraya kadar çok güzel vede çok doğru. Tabi ki tasarrufa gidilsin, israf yapılmasın, önlensin.

Ancak şu da bir gerçek ki; söylendiği gibi olmuyor. Söylemler başka, yapılanlar ise bambaşka. Şunun altını çizerek söylemek lazım. Vatandaştan, çalışan emekçilerden, emekliden, asgari ücretliden yani yoksul halktan vergi adı altında haraç alamazsınız.

Bakıyoruz bütçe teklifine, Diyanetin bütçesi altı bakanlıktan çok çok fazla. Aklımızla dalga geçmeyin, Diyanet yatırım mı yapıyor, ülkeye katma değer mi katıyor?
Anlamıyorum ne yapıyor bu Diyanet merak ediyorum. Birisi çıkıp açıklasın. Ya bir camide; üç imam, üç müezzin olur mu?
Hani dinimizde israf haramdı? Bir hurma, bir hırka yalanıyla kandırmayın bizleri.
Hani komşusu açken, tok yatan bizden değildi. Bari yüce dinimizi yalanlarınıza alet etmeyin.

Bu ülkede 17.114.912 vatandaşımız yardıma muhtaç yaşıyor. Yüzbinlerce çocuk ailesinden alınma riskinde.
Bunlarda yetmezmiş gibi borcu ve vergisi silinen yüzsüzler var.
Vatandaştan haraç alana kadar, bu yüzsüzlerin vergilerini neden almıyorsunuz?

Ya sarayın harcamalarını görmezden mi geleceğiz? Sadece şu kadarını söyleyeyim. Bir günlük harcama bedeli 26 milyon lira. Böyle bir şey olabilir mi?
Son söz; biraz az yiyin ya, atalarımız der ki;
Az yiyen ölmemiş, çok yiyenler ölmüş.

Babür Ali Yaşar
Eğitimci/Araştırmacı