- 91 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÜÇ KURŞUNA BİR HAYAT BÖLÜM- 2
Tam Asayiş Şubenin bulunduğu binadan içeri girerken, kapıdaki nöbetçi polis, önümüze geçerek bizi durdurdu.
‘’ İlayda Hanım, tam zamanında geldiniz. Böylece kadro tamamlanmış oldu.’’
‘’ Ağzında geveleyip durma da ne oldu onu söyle Saffet. Biz sadece ziyarete geldik.’’
‘’ Bende onu diyorum efendim. Zamanlamanız çok kötü oldu. Hüseyin Amirin…’’
‘’ Yeter ama Saffet, Hüseyin Amire ne olmuş?’’
‘’ Evinde ölü bulunmuş. İntihar etmiş diyorlar ama Olay Yeri ekibi cinayetten şüpheleniyor.’’
Hüseyin Amiri pek tanımam ama yine de üzüldüm. Tarık Ahmet’e dönerek,
‘’ Hayatım, bir an önce Asayişe çıkıp işin aslını astarı neymiş öğrenelim.’’
Kapıyı açıp Asayiş Şubeden içeri girdiğimizde, büyük bir sessizliğin havaya hâkim olduğunu gördük. Büşra Amir, Heval ve Hansa Başkomiserle baş başa vermiş bir şeyler konuşuyordu. Bizi görünce eliyle işaret ederek yanlarına gelmemizi istedi. Sessizce Büşra Amirin karşısına geçip oturduk.
‘’ Tam zamanında geldiniz arkadaşlar. Asayiş Şubeden emekli Hüseyin Amir, bir şerefsizin silahından çıkan kurşunlarla şehit oldu. İkinizden istediğim, cenaze töreninde yanımızda bulunmanız.’’ Tarık Ahmet,
‘’ Cenaze ne zaman defnedilecek?’’
‘’ Bugün öğle namazından sonra, Topkapı mezarlığında toprağa vereceğiz. İlayda,
‘’ Mezarlığa buradan mı gideceğiz Amirim?’’
‘’ Evet, yapılacak işleriniz varsa bir an önce halledip gelin.’’
‘’ Kalk Tarık Ahmet, vakit kaybetmeyelim.’’
‘’ Sen burada kal, benim ufak bir işim var. Hemen halledip gelirim.’’
‘’ Durma o zaman hemen hallet gel.’’
İlhan Bolat, ilkokul talebesi gibi elini kaldırarak,
‘’ Amirim, konuşabilir miyim?’’
İlhan Bolat’a bakış atan Büşra Amir,
‘’ Konuş seni dinliyorum .’’
‘’ Sizi gayet iyi anlıyorum Amirim. Hüseyin Amir, Asayiş Şube için büyük bir kayıp ama bir günlüğüne de olsa Asayişi kapatamayız. İzniniz olursa ben burada kalmak istiyorum.’’
Büşra Amir biraz düşündükten sonra,
‘’ İçinizden Asayişte kalmak isteyen varsa kalabilir arkadaşlar.’’
Elini kaldıran Gizem Komiser,
‘’ Amirimizin verirseniz bende kalmak istiyorum.’’
‘’ Tamam, sende kal.’’
Asayişin iki eksiğiyle bütün elemanları, Hüseyin Amirin cenaze törenine gitmek için yola çıktılar.
Gizem Komiserle karşılıklı oturuyorduk. Uzun bir sessizlikten sonra,
‘’ Çay içer misin Gizem Komiser?’’
‘’ Başkomiserim geleli bir gün bile olmadı. Kantinin yolunu bile bilmiyorum.’’
‘’ Gel o zaman çayımızı kantinde içelim. Biraz da laflarız.’’
Kantinde çayımızı içerken karşılıklı konuşmaya başladık.
Çaylarımızı içerken Gizem Komiseri uzun uzun inceleme ye fırsat buldum. Aslına bakarsanız hoş bir kadın sohbeti de pek ala iyiydi. Bir ara,
‘’ Uzun zamandan beri burada mısınız efendim?’’ diye sordu.
‘’ Burada pek eski sayılmam Gizem Komiser. Bende yeniyim. Buraya Sivas Asayişten tayin oldum ama çok kısa zamanda adeta yuvam oldu.’’
‘’ İnşallah benim içinde öyle olur efendim.’’
‘’ Efendimli mefendimli konuşmaları bırak Gizem.’’
‘’ Tamam, anlaştık, o zaman ikinci çaylar benden.’’
2
Mesai bitiminden sonra Asayiş Şubeden çıkarken, Hansa, Kirli’ye,
‘’ Arabayı ben kullanacağım’’ deyince, Kirli cevap vermekte gecikmedi
‘’ Haspama bak sen, sanki benden daha iyi kullanıyor.’’
‘’ Ne sandın ya? Tabii senden daha iyi kullanıyorum.’’
Kirli yolda giderken can sıkıntısından dışarıyı seyrediyordu. Dikkatini çeken bir şey üzerine Hansa ’ya,
‘’ Arabayı sağa çek dur.’’
‘’ Durmasına durayım da ne oldu birdenbire onu anlamadım?’’
‘’ Durakta oturan kızı görüyor musun?’’
‘’ Görüyorum evet ne olmuş kıza?’’
‘’ O kızda tuhaf bir şey var. Benim altıncı hissime güveniyor musun? Gel benimle.’’ Hansa, Kirli’ye,
‘’ Kadın kadının halinden daha iyi anlar.’’
‘’ Tamam, 0 zaman sen git konuş’’
Kirli arabada otururken, bir polisin camı tıklattığını görünce, kapıyı açarak,
‘’ Buyurun memur bey’’ dedi.
‘’ Burada park edemezsiniz efendim. Lütfen ceza yazmadan gidin.’’
Kirli, cebinden rozetini çıkartarak, gösterirken,
‘’ Görevle buradayız, ama istersen biraz ileri alabilirim.’’
‘’ Özür dilerim efendim. Biraz ileri alırsanız iyi olur.’’
‘’ Orada dur bakalım Memur Efendi. Sen görevini yapıyorsun. Bende öyle. Hadi sana kolay gelsin.’’
Kızın boş olan yanına oturmadan, kendine çeki düzen verip suratını asan Hansa. Sinirli bir şekilde oturdu. Hiç hareket etmeden karşıya doğru bakmaya başladı. Kız Hansa’ya kısa bir bakış attıktan sonra, kendi dünyasına gömüldü. Ama bu gömülüş fazla uzun sürmedi.
‘’ Abla bana olan oldu da sana ne oldu?’’
‘’ Hiç sorma güzelim aile işleri.’’
‘’ Senin demi?
‘’ Benimde ya, sen benden de dertli görünüyorsun. Boşal rahatla.’’
‘’ Ne demek o?’’
‘’ Anladın sen.’’
Genç kız başını eğerek, kendi kendine konuşur gibi anlatmaya başladı.
‘’ Kör olasıca abim aylardır beni taciz ediyor. Dayanamadım evden kaçtım.’’
‘’ Annene konuşmadın mı?’’
‘’ Konuşmaz olur muyum anneme anlattım.’’
‘’Ee? Ne yaptı?’’
‘’ Ne yapacak, sen kuyruk oynatmasaydın, abinde seni taciz etmezdi dedi.’’
‘’ Yuh’’ dedi hansa elinde olmadan.
‘’ Peki, esas soru şimdi geliyor. Ne yapacaksın? Burada kurda çakala yem olursun.’’
‘’ Yapacak bir şey yok.’’
‘’ Var, hem de çok şey.’’ Dedikten sonra elini cebine sokarak, rozetini genç kıza gösterdi. Genç kız irkilerek Hansa’ya dik dik bakarak,
‘’ Öldürsen beni o eve geri götüremezsin.’’
Hansa gülerek,
‘’ Benimde öyle bir niyetim yok. Ama bir önerim var. Bu akşam benim misafirim ol. Bu arada bir çözüm yolu buluruz. Sahi sormayı unuttum adın ne?’’
‘’ Şeyma, Şeyma Tanrıkulu.’’
Hansa duraktan başını uzatarak, Kirli’ye gelebilirsin işaretini yaptı.
‘’ Kirli bu gece bir misafirimiz var. Ona göre kibarlığı elden bırakma.’’
‘’ Misafir ağırlamaktan mutlu oluruz.’’
‘’ Hadi Şeyma kalk, bundan sonra senin için her şey daha güzel olacak.’’
Şeyma, Hansa’ya minnetle bakarak, oturduğu yerden kalktı.
Beş dakika sonra, gece için yaptıkları bütün planları bir kenara bırakarak, eve dönmek için hareket ettiler.
‘’ Benim adım Hansa, yanımdaki ihtiyarın adı da Kirli.’’
‘’ Kirli’mi’’
‘’ Şaka ismi Alişir ama biz Kirli diyoruz.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.