- 483 Okunma
- 1 Yorum
- 6 Beğeni
Edebi Rüya
"Ebedi Rüya"
Karakterimizin adı Serapion. Antik mitolojilerden fırlamış gibi görünen bu isim, onun kendini hep farklı hissetmesine neden olurdu. Küçüklüğünden beri bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu. Diğer insanlardan uzaktı, yalnızlığı bir koruma kalkanı gibi kullanıyordu, çünkü her gece aynı rüyayı görüyordu: Bir orman. Sislerin içinde kaybolmuş bir tapınak. Tapınağın içinde, taş bir tahtta oturan devasa bir figür, başını eğmiş ona bakıyordu.
Rüya o kadar gerçekçiydi ki, sabahları uyandığında gerçekliğin mi, yoksa rüyanın mı doğru olduğuna emin olamıyordu. Serapion bu rüyayı ilk gördüğünde 12 yaşındaydı, şimdi 28’ine gelmişti ve bu rüya hiç değişmemişti. Her seferinde aynı. Her seferinde daha gerçek.
Zamanla, Serapion rüyasındaki figürün ona seslendiğini fark etti. İlk başlarda sadece uğultu şeklinde olan ses, giderek daha belirgin hale geliyordu: "Geri dönmelisin." Her gece, bu çağrı giderek daha güçlü bir şekilde yankılanıyordu zihninde.
Serapion, rüyanın anlamını çözmek için her yolu denemişti. Psikologlar, medyumlar, antik mitoloji kitapları... Ancak hiçbir ipucu bulamamıştı. Zihninde yankılanan soru artık her şeyi ele geçirmişti: "Gerçek hangisi? Bu dünya mı, rüya mı?"
Bir gün, şehirdeki sıradan bir yürüyüş sırasında, bir kadının dikkatini çekti. Kadın ona doğru yaklaşırken yüzünde tanıdık bir ifade vardı. Gözleri Serapion’un rüyasındaki tapınağın içinde gördüğü devasa figürün gözlerine benziyordu. Kadın ona yaklaşıp sakin bir sesle "Serapion, çok bekledik" dedi.
Şaşkınlık ve dehşetle geriye doğru sendeledi. Kadın, rüyasının bir yansıması gibiydi, sanki iki dünya birbiriyle karışıyordu. Kadın devam etti: "Rüya değil bu. Asıl gerçek burası değil. Asıl dünyaya dönmen gerekiyor."
Kadın, Serapion’a elini uzattı. "Gerçek dünyaya uyanmaya hazır mısın?"
Serapion, kadının peşinden gitmeye karar verdi. Onunla birlikte, şehrin bilinmeyen köşelerine, gerçekliğin sınırlarının çözüldüğü bir yere doğru yürüdü. Sokaklar sessizdi, sanki tüm dünya onların bu anını izliyordu. Kadın onu bir binanın içine götürdü; dışarıdan sıradan görünen bu bina, içeride devasa ve sonsuz bir boşluk gibiydi.
“Burası, gerçekliğin eşiği,” dedi kadın, gözlerini Serapion’a dikerek. “Artık seçimini yapma zamanı.”
Serapion, kadının ne demek istediğini tam anlamıyordu ama içgüdüsel olarak bir şeylerin değişmek üzere olduğunu hissediyordu. O an, dünyadaki her şeyin —arkadaşları, ailesi, yaşadığı anılar— bulanıklaştığını fark etti. Sanki tüm hayatı bir sis perdesinin arkasında yaşanmıştı ve şimdi, asıl gerçekliğin kapısını aralıyordu.
Kadın ona bir ayna uzattı. “İçine bak ve kim olduğunu hatırla.”
Serapion aynaya baktığında gördüğü şey karşısında dondu kaldı. Yüzü yoktu. Aynadaki yansıması, sonsuz bir boşluğa açılan bir kapı gibiydi. "Bu... bu ne demek?" diye fısıldadı.
Kadın sakince yanıtladı: “Sen, hiçbir zaman bu dünyaya ait olmadın. Gerçeklik bir yanılsamadır, Serapion. Her insan kendi rüyasında yaşar. Senin rüyan bitti. Şimdi uyanma zamanı.”
Serapion bu sözleri işittikten sonra, etrafındaki her şey hızla çözülmeye başladı. Zemin ayaklarının altından kayıyor, binalar eriyor, gökyüzü karanlık bir boşluğa dönüşüyordu. Korku ve belirsizlik içinde kadına dönmek istedi, ama o da çoktan buharlaşmıştı.
Sonunda Serapion tamamen boşlukta kaldı. Sessiz, karanlık, hiçbir şeyin olmadığı bir yerde. Zihninde yankılanan tek bir soru vardı: "Peki ya bu da bir rüyaysa? Eğer uyanırsam, gerçek dediğim şeyin ardında ne bulacağım?"
Ve o an, Serapion’un zihni ona bir oyun oynadı. Yaşadığı hayatın, insanların, dünyanın sadece bir rüya olabileceği düşüncesi içini sardı. Peki, ya herkes kendi rüyasında yaşıyorsa? Ya kimse aslında gerçekte var değilse?
Belki de hepimiz, Serapion gibi, bir gün bu rüyadan uyanmayı bekliyoruzdur. Ya da belki de rüyalarımız, gerçekliğin ta kendisidir...
12/10/2024 01:30 Sezer Türemen
YORUMLAR
Devasa güzellikte blr yazıydı. Asıl olan Ta’Niç’Hiç’ kırılmasında hiçbirimizin yüzleri yok. Bu ne demek dersen çocuk ruhun yansıması yoktur
Ve
Serapion‘un kutlu uyanışı mucizelerin ötesindeki geçişlere Işıl Işıl rengarenk yağsın
Çok çok beğendim
Burası ters dünya küresi
Bizler var mıyız?
Nedir yaşadıklarımız hiç’te niç’te Ta’nın içine
Bükülme
Var ol çokça ruh makamında 🪽🍃