- 79 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEĞİŞİM BALIYOR MU?
DEĞİŞİM BALIYOR MU?
Konuya değişim, gelişim ve yenilenmenin toplumsal gelişme ve değişmelerde rolü ve önemine vurgu yaparak başlamak istedim. Bilindiği gibi değişim ve gelişim siyasi partiler için de hayati önem taşır. Bunun gerekliliğini yerine getiren başarılı, getiremeyenlerde başarısız oldukları sıkça görülen bir durum.
Partileri ve kurumları ayakta tutan ve varlıklarının devam etmesini sağlayan nedenlerin başında değişime ve gelişime ayak uydurma gelir.
Yeni durumlara göre pozisyonlarını gözden geçiremeyen, yeni şartlar doğrultusunda kendini yenileyemeyen kurumlar, er veya geç tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalırlar.
O halde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; kalıcı olmak değişebilmekten yenilenebilmekten geçer. Bu kural hem bireyler hem kurumlar, hem de siyasi partiler için vazgeçilmezdir.
Değişim, doğanın bir kanunu. Peki her değişim, ileri doğru olumlu bir adım mıdır? Böyle düşünmek bizi yanılgıya götürür.
Değişim iki şekilde kendini gösterir. Olumlu veya olumsuz şeklinde olabiliyor. Değişim ve gelişim, eğer bizi geliştiriyorsa bu anlamlı ve olumlu değişimdir. Eğer olumsuz yönde etkiliyorsa bu olumsuz değişimdir.
Değişim; sorumluluk ve risk almak demektir. Zaman zaman cesaret gerektirir. Bu konuda en iyi örneği gösteren Erdoğan olmuştur. 22 yıllık iktidar döneminde çeşitli partilerle ittifak veya işbirliği yaparak iktidarını devam etme başarısını göstermiştir.
Eğer halen iktidarını devam edebiliyorsa muhalefet partilerin cesaretsizliğinden ve korkaklığından kaynaklı bir durumdur.
Mademki değişim kaçınılmaz, o değişimden korkmak yerine cesaret ve sorumluluk üstlenerek hayatın bize sunduğu yeniliklere açık olmak gerek.
Ancak ve ancak değişimin kaçınılmazlığının farkındaysak ve bunu kabul edebiliyorsak ileri gidebiliriz. Bu bilinç, aynı zamanda bize değişime hazır olma, değişimi ve yönetme ve lehimize çevirme fırsatı verir.
Bir bakıma değişim, seçim sonrası alınan sonuçlara göre belirleniyor. Başarılı olmanın sevincini yaşarken, başarısız olanlar ya siyasi arenadan siliniyor, ya da politikalarını değiştirmeye yöneliyor. Bazen de genel başkanlarını ve yönetim kademesini değiştirmek zorunda kalıyor.
Bunun örneğini 2023 yılında yapılan genel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadık.
14 Mayıs, ikincisi 28 Mayıs 2023 yılında yapılan genel seçimler ve cumhurbaşkanı seçimlerinde iktidar partileri oy kaybı yaşasa da cumhur ittifakı birinci olmayı başarmıştı.
28 Mayıs günü yapılan cumhurbaşkanı seçimde, Seçim sonucunda Cumhur İttifakı olarak seçime katılan Erdoğan oyların % 52 sini alarak cumhurbaşkanı seçilmiş oldu.
Millet İttifakında ise kelimenin tam anlamıyla büyük bir şok yaşandı. Seçim sonrası Millet İttifakı diye bir şey kalmadı, Herkes başının çaresine bakmak zorunda kaldı.
İktidar tarafında bu yenilikler yaşanırken, muhalefet partilerden ilk tepki 7 yıla yakındır cezaevinde tutulan Demirtaş partisini sert dille eleştirdi, seçim sürecinde birçok yanlışlar yapıldı diyerek ’’aktif siyaseti bırakıyorum’’ ama ’’HDP’li olarak kalacağım’’ dedi.
Ardından değişimin fitilini CHP içinde Ekrem İmamoğlu ateşledi. “Artık aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemeyeceğiz” sözleriyle değişim mesajı verdi.
Alına sonuçlar sonrası, birçok genel başkanlar, MYK ve PM üyeleri, birçok il ve ilçe yöneticiler değişti.
Bu değişim bazı partilerde olumlu sonuçlar alınmaya vesile oldu. 31 Mart seçimlerinde CHP 44 yıl aradan sonra birinci parti konumuna yükselerek tarihi bir ‘’zafere’’ imza attı.
AKP ise yarışı ikinci sırada tamamlayarak 22 yıllık iktidarında ilk yenilgisini aldı.
Eğer muhalefet partileri gerekli cesareti gösterip, gelişim ve değişim için gerekeni yaparlarsa ilerde erken veya zamanında yapılacak seçimlerde 22 yıllık AKP iktidarına son verme şansına sahip olabilirler.
CHP’de son günlerde değişim için çeşitli girişimler başlamış durumda. Bunun başında da tüzük değişim kurultayı yapılması düşünülüyor.
Özel, daha önce kurultay öncesi Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edeceğini, görüş ve önerilerini alacağını açıklamıştı.
CHP Parti Meclisi, 6-9 Eylül günlerinde tüzük değişikliği yapmak ve program değişikliği çalışmalarını başlatmak üzere oybirliği ile Olağanüstü Kurultay kararı almıştı.
Buna göre kurultayın sembolik açılışı 4 Eylül’de Sivas’ta yapılacak. Sivas Kongresi’nin 105’inci yıldönümünde Sivas’ta Parti Meclisi toplanacak, Meclis Grubu ve İl Başkanları da bu toplantıya katılacak.
Olağanüstü Kurultay ise resmen 6 Eylül’de başlayacak ve 9 Eylül’e kadar çalışmalarına Ankara’da devam edecek. Ön seçim, dönem sınırı ve başarı kriterinin CHP Tüzüğü’nde yapılacak köklü değişikliklerin başında geldiği belirtiliyor.
Tüzük değişikliği gündeminde milletvekilleri ve belediye başkanları için üç dönem sınırlaması getirilmesi, ön seçim koşullarının belirlenmesi, kongre ve kurultayların toplanma süresinin iki yıldan üç yıla çıkarılması, 60 olan Parti Meclisi üye sayısının yükseltilmesi gibi öneriler öne çıkıyor.
İmamoğlu’nun tüzük kurultayı çalıştayında yaptığı “CHP değişecek ve Türkiye de değişecek. Bu yolculuğun başka bir sonucu olmaz” konuşmasının da yönetime yönelik “Değişim tam olarak gerçekleşmedi, her yönüyle partiye yansıyan bir değişim olmalı” mesajı olduğu iddia ediliyor.
Seçime günler kala uzun bir aradan sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, önceki gün CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptığı ziyarete ilişkin “Sizi ziyaret etmek istedim, muhabbet etmek istiyorum’ dedim ve gittim. Başımızın üstünde yeriniz var. Benim başka bir şeyim olmaz, başımızın tacı” dedi. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu için, “Sonuçta biz kader birliği yaptık ve bundan sonra yeni bir dönem var. Bu süreçte de Kılıçdaroğlu gibi partimizin büyüklerinin ışık tutması kadar önemli husus yoktur” dedi.
Sonuç olarak şunlar söylenebilir;
1-Cesaret başarının anahtarı olduğu;
2-Cesaretli olan kazanır, olmayan başarısız olmaya mahkum olacağı;
3- Hiçbir başarının tesadüfi olmadığını;
4-AKP 22 yıldır iktidarda kalabiliyorsa, muhalefetin yetmezliği ve becerisizliğinden kaynaklandığı;
5-Kendini yenilemeyen, toplumsal gelişmelere ve değişmelere ayak uyduramayan siyasi partilerin iktidar olamayacağı;
6- ülkemizde siyasi partilerin, bazen birinci parti durumundan sonuncu parti durumuna düşürebileceğini;
7- Bu tür partilerin varlıklarını sadece tabela partisi olarak sürdürebilme zorunda kalacaklarını düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.