- 137 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Kurnaz Tilki
Güzel bir sabahtı!
Lisa gezintiye çıktı, bir an hiç öğrenmediği bir ses duydu.
İki geyik var gücüyle çarpışıyordu ve tokatları bütün dağda çınlıyordu.
Sincaplar da ihtiyatla kalın ağacın arkasından gözetliyorlardı.
Yok mu durduracak bu ikisini! Kızgın düşündü Lisa.
Kaçmam gerekiyor daha da ileriye doğru, bu kadar ses çıkması tehlikeli.
Lisa ağaç köprüsünün üzerinden çekildi ve tam o sırada köpek havlamaları duydu.
Onlar hızlı geliyorlardı.
Durma orada! Köpekler koklamış izlerini, avcılar şimdi gelirler.
Atla çabuk! - seslendi arkadaşı.
Çok yüksek! - korkarak cevap verdi Lisa.
Korkunç değil, gel benimle!
Lisa hiçbir zaman o kadar yükseklikten atlamamıştı ve çok korkuyordu ama köpekler çok yaklaşmıştı ve başka çaresi de yoktu.
Lisa, gücünü topladı ve kendini nehrin sularına attı, arkadaşı ile birlikte yüzmeye başladı.
Bak, onları nasıl kandırdık!
Neredeyse bizi yakalayacaklardı - dedi Lisa.
Yüzerek kayalıklara vardılar ve saklanacak bir kuytu buldular. Orada, köpekler geçip uzaklaşana kadar beklediler.
Lisa arkadaşına dönerek;
Hep beraber olacağız her türlü güçlükte, benim yanımda kalmak istiyor musun?
Baharın sonundayız, neredeyse kış geliyor, o yüzden de akşamları dondurucu olmaya başladı. Zamanıdır artık; kışı geçirebileceğimiz bir yer kazmalıyız.
Lisa, daha iyi bir fikrim var, gel benimle!
Porsuk, kendi deliğini boşaltıyor, neden kazmayla zaman kaybedelim?
Sen bir harikasın! Her zorlukta bir çıkış yolu bulabiliyorsun.
Sadece biraz derleyip toparlamamız gerekiyor.
Güzel! Şimdi de biraz dinlenelim, yorucu bir gün geçirdik. İki tilki sokuldular birbirlerine ve mis gibi uyudular.
Kış geldi ve her yer karla kaplandı. Açlıklarını gidermek için avlanmaları gerekiyordu ama Lisa bir türlü karda izlerini gizlemeyi beceremiyordu, bu yüzden de uzun bir süre dolanması gerekiyordu bir şeyler avlayabilmesi için.
Bir defasında, iki gün hiçbir şey bulamadı ormanda ve oraya yakın bir evin etrafına sessizce yaklaştı. Evin etrafını dolanmaya başladı. Tavukların kümesini gördü; onlar korkusuzca gidaklıyordu kümesin içinde.
Lisa, kıpırdamadan durdu ve en uygun anı bekledi; yıldırım hızıyla kendini en yakın tavuğun yanına attı. Tavuğu alarak şiddetli bir fırtına gibi esip gitti ormana doğru. Kumesteki tavuklar korkudan her biri bir tarafa dağıldı.
Evin kapısı açıldı ve kızgın ev sahibi elindeki sopa ile kovalamaya başladı.
Ev sahibi; “Sen düşeceksin benim elime bir gün!” - diye bağırdı, koşup giden Lisa’nın ardından.
Ama Lisa artık çok uzaklaşmıştı ve onu duymuyordu.
Kış çok uzun sürmüştü ve soğuktu, o yüzden beslenmek için bazen oldukça tehlikeli de olsa göze alması gerekiyordu.
Bahar geldi; Dondurucu soğuklar bitmişti, dışarıda ağaçların dallarında çiçekler açmaya başlamıştı ve bir gün Lisa’nın deliğinden sevinç sesleri duyuldu ; o altı yavru getirmişti dünyaya. Haftalar geçiyor, küçük yavrular büyüyordu, ormanın içinde oyunlar oynuyorlar ve ağaçların arasından koşmaya başlamışlardı.
Baba Lisa, onları uzaktan izliyordu ve derin nefes alarak “Bundan böyle onlar için de avlanmam gerekiyor” diye düşünüyordu ama o, yaşlanmıştı ve çok yorgundu artık.
Çalıların arasından gelen sesi duymaz ve fark etmez olmuştu.
Anne Lisa; karşılaşacakları tehlikelerden nasıl korunmaları ve beslenmek için nasıl avlanmaları gerektiğini anlatıyor ve öğretiyordu büyümekte olan yavrularına.
Eğitim önce anne ve babayla başlar, daha sonra tecrübe ile pekiştirilir .
YORUMLAR
Çok güzel olmuş ve çok emek vermişsiniz. Tebrik ediyorum efendim
Gulsum Kuruoglu
Yorumunuz için çok teşekkür ederim cemalcelik .
Saygılarımla.