- 231 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
YARDIMLAŞMA DUYGUSU VE ÇAĞDAŞ MÜSLÜMANLAR
YARDIMLAŞMA DUYGUSU VE ÇAĞDAŞ MÜSLÜMANLAR
Artık yardımlaşma duygu ve düşüncesi de rafa kalkıyor. Hızlı kalkınma ve hızla zenginleşme bizi ’sonradan görme, gavurdan dönme’ durumuna düşürüyor.
Eskiden yanlış Batılaşma ve batı hayranlığı kınanır, bu temayı işleyen eserler yazılırdı.
Şimdi görünen o ki geçmişteki hastalıklarımız yanında meziyetlerimiz de varmış ve bu hastalıklarımız artarken, meziyetlerimiz de azalarak yok olmaya doğru gidiyor. Bu aslında şimdiki halimizin zenginleşme değil tam bir fakirleşme ve sefalet olduğunu gösteriyor.
Bu eskilerin manevi zenginlik dediği kanaatkarlık ve yardımlaşma duygusunun yok olduğu, her geçen gün insanlığımızdan biraz uzaklaştığımızı gösteriyor. Aynı aileden biri maddi olarak zenginleşirken diğeri fakirleşiyor. Biri saltanat içinde yaşarken diğeri sefilleri oynuyor, yiyecek ekmek bulamıyor. Birinin fakirlikten dolayı yuvası yıkılırken, diğeri zevk ve safa içinde gününü gün ediyor.
Birinin bir sürü dairesi var birinde oturuyor, bazılarını kiraya veriyor, bazılarını çoluk çocuğu için boş tutuyor, ama bir tanesini öz kardeşi barınsın diye veremiyor. Hani meşhur bir hikaye var: Adamın biri çölde seyahat eder. Karşısına bir düzenbaz çıkar. Hasta numarası yapan sahtekar, yardımsever zat devesinden inince doğrulur ve silahını çekerek adamın devesini ve bütün parasını alır, soyup soğana çevirir onu. Yardımsever çölde soyulup soğana çekildikten sonra yankesiciden bir ricası olur. "Ne olur sakın bu durumu kimseye anlatmayın. Yoksa bundan sonra hiç kimse mağdur durumda olanlara yardım etmez. Buna da biz sebep oluruz."
Evet, bugün durum bundan ibarettir. Birçok dilencinin çok zengin olduğu öğrenildiğinden beri kimse dilenciye para vermek istemiyor, birçok yardıma muhtaç kişi yardımdan mahrum oluyor. Bu gün birçok yardım kuruluşunun topladığı yardımları amaç dışı kullandığının medya vasıtasıyla kitlelere ulaştırılması, bazı yardım kuruluşlarında ileri boyutlara varan yolsuzluklar yardımlaşma duygusunun git gide zayıflayarak yok olmasına yol açıyor.
Bunu aksi örnekler de yok değil. Kocası ölüp dul kalmış kız kardeşlerinin bakımını üzerine alan erkek kardeşlerin varlığı, komşularının geçimini üstlendiği dul kadınlar, yüzlerce kişiye burs imkanı sağlayan kişi ve kuruluşlar bunun örneklerinden.
Buna bir de sonradan ve ani gelişen ve zenginleşen toplumun zevk ve eğlenceye düşkünlüğü önceliklerin yerlerini değiştiriyor, eskiden hayır yapmayı önceleyen, sanki yedim," say ki yedim" diyerek kendi için harcamayıp toplumun yararına harcayan, bir hayır işine sarf eden insan tipi yok olmuştur.
Onun içindir ki bu gün çok yiyerek sağlığını kaybeden insanlar yanında kendi zevkinden başka bir şey düşünmediği için en ufak bir terslik yüzünden depresyona giren insanların çoğalması da nerelerden nerelere geldiğimizi göstermektedir.
Bu gidişimiz hayra alamet değildir. Bu gidiş toplum yapımızın sarsılmasına yol açabilir. Bu gidişin doğru olmadığı, en yakın zamanda bu yoldan dönülmesi gerektiği aşikardır. Aksi halde millet olma şuuru ve millet olarak var olma gücü yitip gidecek, milletçe yok olmaya mahkum bir topluluk olacağız.
Ahmet Kemal