- 686 Okunma
- 4 Yorum
- 18 Beğeni
Baba tanrı olabilir mi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
kanımın yollarında tanrı’nın yaratıcılık damarına rast geliyorum
o zamanlar büyümeye bıraktığım ne varsa ucunu çürütüp
mahcupça sulanıyordu avuçlarımın aminini sürerken yüzüme
vaktine geç kalmış gibi
yeni üveylikler bastırıp kitabenin sayfalarına
yağmur bekliyordu toprağına düştüğüm bahçıvan
sonra
parmaklarının ucu ucuna denk gelecek bir hamurun sırtına bıraktı tanrı beni
üşüdükçe
büyüyen bir geceyi islerine dolayan dumanlar erteleyip
ayımı kirletiyordu
gecelerimin açık kalmış pencerelerinden
neyse ki sorgudan önce kulağıma üflenen makamı söyledim o yargıçlara
ama azı dişimden yakaladılar beni
içime azdım
cümle yollarıma çağırmam bundandı sizleri
yolumda kalın
kalın ki yolumun yorganını ben çekeyim üstüme
zeval görmesin gözlerinizdeki endişe
zihnin hatlarına dolanmış bir şiirin eşiğinde unutulmuş kadar sakinim
buruşturulup kapı aralığını yol édip gelen
soğukluğun ağzına sıkıştırmış tanrım beni
sizi üşümem bundandı
okunmadan buruşturulmuş bir mecmua gibiyim
kurutulmaya bırakılmış mürekkebin yanığı var sözlerimde
hiç unutmam
iki bakraç deniz dökmüştü tanrım gözlerine süleymanın
maviye düşkünlüğümüzü bahşederken
yetim haklarının aş’lığına imtihan diyordum
zaman sıhhatsiz bir mevsim doğurdu yüzüme
ve beni kuyuya bulayıp sudan atan bir his dolanıyordu rıhtımın kuraklığında
hatırımın kıyılarına rast geldiğimde
kulaklarımda tanrımın pabuçlarına benzer bir hikmet ayaklanıyordu
diri diri kırpmaya başladığımda kıllarımı
sen ne dersen de süleyman
aklımı yoruyorsun
suretinin olmaması ve yargılanacağın bir yargıcının olmamasını saymazsak
ne çok bana benziyorsun
nedenini sorgulamadan
süleymanın gözlerindeki maviye düştüm
bilirsin süleyman
beni mavi tutar
küle aşinayken bünyesi filizin
damarını kesip giden bahçıvan yanım kanıyor
ben şöyle biraz uzanayım istersen
sen anlat bana maviyi
külden önceki makamını
atından inen sanıklarımı
sen anlat bana süleyman
daha iftara çok var
Şimo
Kül sürmesi
YORUMLAR
Çoktan çöpçü iftiraları gebermiş gibi durur
Ama koyun yakalarında pusudadır
ya Ruh’u aynım
Ceplerimizde taşıyoruz ceset torbalarını
Beni gökyüzü tutar Süleyman
Karnımdan taşlar fışkırıyor
Gözümde yüzen bir gemiyi tekmeliyor hepsi
Ey ay karası Süleyman
Kül makamına boyun vurulur mu!
Bayıldım düştüm kalktım yazıda dirilip
Eee eh dedim içime
Eyvallah başım gözüm 🪽🤍🍃