"Yıktığın Bu Şehir"
Sessiz sokaklarda yankılanan adımlar.
Bir zamanlar şarkı söyleyen duvarlar şimdi suskun,.
Gökyüzü kül rengi,bulutlar ağır,.
Yıktığın bu şehirde hatıralar külden.
Ne kaldı geriye, eski bir rüzgarın izi mi?
Terkedilmiş meydanlarda yankılanan sesler.
Her adımda bir iz, her nefeste bir kırık dökük anı.
Yıktığın bu şehirde yalnızlık saklı.
Ellerinle kurduğun ne varsa, bir bir çöktü.
Yüreğindeki fırtına sustu mu, yoksa daha mı güçlü?
Bir şehri yıkmak kolaydır, peki ya içinde kalan o yangını?
Yıktığın bu şehirde, bir başına sen kaldın.
Ve şimdi bakıyorsun boş duvarlara.
Her taş, bir hikâye anlatır sessizce.
Ellerinle dokunduğun her hatıra,yıkıntıların arasından fısıldar derince.
Bir zamanlar umutla dolu sokaklar,ṣimdi yalnızca gölgeler barındırır.
Geçmişin ayak izleri silinir yavaşça.
Yıktığın bu şehirde, zaman kaybolur.
Bir gün belki çiçek açar yeniden,
külün altından filizlenir hayat.
Ama bugün, yalnızca sessizliğin sesi.
Yıktığın bu şehirde yankılanan yalnızca o.
Kendini arıyorsun bu yıkımda bir parça.
Kaybettiğin neydi, sen mi yoksa şehir mi?
Kapanmayan bir yara gibi içten içe kanayan.
Yıktığın bu şehirde, geriye sadece sen kaldın.
Gökyüzü griye boyandı, anılar toprakta.
Düşen her damla yağmur, gözyaşına eşlik eder,.
Bir şehrin çöküşü mü, yoksa kalbin mi önce yıkılan?
Yıktığın bu şehirde, sessizlik dile gelir.
Kırık pencerelerden içeri süzülen rüzgar.
Eski günlerin yankısını getirir mi kulağına?
Bir zamanlar senin olan bu sokaklar,
ṣimdi yabancı.
Ṣimdi tanımsız, uzakta.
Bir ağıt mı yazmalı, taşlara dokunarak.
Yoksa yeni bir hikâye mi başlamalı.
Küllerden doğan bir umut gibi mi yükselmeli?
Yıktığın bu şehirde, göç eder mi yarınlar?
Her adımda kendinden bir parça bulsan da,
yıkıntıların altında hâlâ bir hayat var mı?
Belki de bu şehri yıkan yalnız ellerin değil.
Yıktığın bu şehirde, aslında sensin harabe.
Harabelerin arasında gezinirken usulca,
kendi gölgene rastlarsın, derin bir sızıyla.
Kaybolan sadece şehir değil ki.
Yıktığın bu şehirde, kaybolan sensin aslında.
Duvarların ardında saklı kalan bir fısıltı.
Eski anıların gölgesinde bir nefes.
Elinden kayan kumlar misali zaman.
Yıktığın bu şehirde durmaz, akar sessizce.
Yeniden inşa eder mi yıkılanı umut?
Küçük bir çiçek açar mı taşların arasında?
Kalbindeki yaralardan filizlenir mi yaşam?
Yıktığın bu şehirde, belki bir gün bahar gelir,kimbilir.
Ama şimdi, soğuk bir rüzgar eser içinden.
Kendi yıkıntılarında boğulurken usulca,
kapanmaz yaraların altında gömülü kalır mısın?
Yıktığın bu şehirde, yeniden doğmak mümkün mü ?
Küller arasında bir kıvılcım ararsın belki,.
Her adımda bir ağırlık, her nefeste bir karanlık.
Bir zamanlar senin olan bu şehir, şimdi uzak.
Yıktığın bu şehirde, geçmişin gölgeleri ağırdır.
Zamanın derinliklerinde kaybolurken ruhun,yeniden inşa etmeye cesaretin var mı?
Taşların altından çıkarabilir misin umudu?
Yıktığın bu şehirde, kimse senin kadar yalnız değil.
Bir şarkı duyulsa, yankılanır mı boş duvarlarda?
Bir zamanlar yaşam dolu olan sokaklar,belki de sana bir sır fısıldar.
Yıktığın bu şehirde, hatıralar direnir sabırla.
Ve sen, o yıkıntıların ortasında dururken,
Kendine sorarsın: "Neyi yıkmıştım gerçekten?"
Şehir mi yoksa içimdeki o eski ben mi?
Yıkıntıların arasında yürürken ağır adımlarla,
bir zamanlar Gökyüzüne uzanan binaların gölgeleri.
Şimdi eğilmiş önünde, sessiz bir teslimiyetle.
Yıktığın bu şehirde, geçmişin izleri her yanda.
Her taşın altında bir hatıra saklı.
Bir zamanlar gülümsediğin, umutla baktığın günler.
Şimdi toz olmuş, zamana karışmış.
Yıktığın bu şehirde, unutulanlar yankılanır derinden.
Ama yine de bir kıpırtı hissedersin içten içe.
Küllerin altında yanmayı bekleyen bir ateş gibi.
Bir kez daha ellerini uzatır mısın o küle?
Yıktığın bu şehirde, hayat yeniden filizlenir mi?
Belki de her yıkım bir başlangıçtır.
Her sona eren hikâye, yeni bir yol açar.
Senin kalbin mi yoksa şehir mi önce toparlanır?
Yıktığın bu şehirde, yeniden ayağa kalkmak mümkündür sence?
Ve evet, mümkün müdür yeniden doğmak yıkıntıların içinden?
sevay
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.