- 182 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DENİZLİLİ BİR ŞAİR: ÂŞIK LÜZUMSUZ
Bugün sözünü edeceğimiz şair-yazar 1956 Denizli Doğumlu... Zatımla yıl itibariyle yaşıt ama ay farkıyla hangimiz ömürden daha çok gün almışız, bilemem. Ayrıca benimle aynı ata toprağından, adı geçen ozanımız. Rahmetli babamın soy kökleri de Tavas-Kızılcabölük ( ‘Yarangüme’ derdi dedem.) kazasından çünkü. Sonra maaile Nazilli’ye göçmüşler maişet kaygısıyla, ayrı konu.
İlk ve orta öğrenimini Denizli’de tamamlamış, Sadık Bey. Şiire ise ortaokul yıllarında başladığını söylüyor. Ayrıca, halen Denizli’de ikamet ettiğini öğreniyoruz kayıtlardan. Sayın Sadık Dağdeviren, ‘Âşık Lüzumsuz’ mahlasını kullanıyor ve bir okuyucu olarak bendeniz, kendisini ‘edebiyatdefteri.com’ sitesinde yayımlanan şiirlerinden fırsat buldukça okuyup tanıdım. Âşık Lüzumsuz, şairliğinin yanı sıra kendisini gazeteci, yazar ve araştırmacı olarak da takdim ediyor. Daha etraflı bilgiyi merak edenler adı geçen siteden edinebilirler, tabii. (Bk. Sadık Dağdeviren-Âşık Lüzumsuz; Hakkında, edebiyatdefteri.com).
***
Bizde ‘saz şairi’ veya ‘âşıklık’ geleneği çok eski yıllara gider. Hece şiiri, şifahi edebiyatın en canlı damarını oluşturur ve bu şiir söyleme geleneği Anadolu’da halen çok yaygındır. Osmanlı İmparatorluğunun hayat bulduğu hemen bütün sahalara askerler ve göç edenler marifetiyle ulaşmış; Türk-İslâm kültürünün önemli bir taşıyıcısı olmuştur, bu tarz ozanlık. Nitekim günümüzde de, eline saz alsın veya almasın, çoğunlukla duraklı hece şiiri yazma ve söyleme hevesi, iradesi, kimi zaman usta-çırak ilişkisi içinde, edebiyat sahasında etkisini sürdüregelmiştir.
Sayın Dağdeviren, bir mahlas edinerek, bu geleneğin devamı olduğunu en baştan belirtir zaten. ‘Âşık Lüzumsuz’ tercihi, büyük Divan şairimiz ‘Fuzuli’ mahlasından esinlenmiş midir bilemeyiz (buradaki ‘gereksiz’ ve ‘fazıl’ çift anlamı unutulmamalı) ama bu tercih boşuna değildir. Çünkü Türk-İslâm terbiyesi, kâmil insanın böyle olmasını ister. Nitekim şairimiz de, mahlas seçiminde ‘tevazu göstererek kibirden uzak duracağını’ vurgulamış, bu anlayışa uymuştur.
Okuyucu olarak biz, onun 08.10.2024 tarihi itibariyle 4125 adet şiire imza attığını; bu şiirlerin ekseriyetini hece şiiri tarzında dile getirdiğini yine kendi beyanlarından öğreniyoruz. Elbette bu kadar çok sayıda şiirin tamamını değerlendirmeye almak hem bu sayfanın imkânlarını, hem de bendenizin kalem kudretini aşar. Bu yüzden Sayın Âşık Lüzumsuz eserlerini hece şiiri örnekleriyle ele alırken, inceleme alanını sınırlandırmak gereği vardır. İleride etraflıca araştırmaya konu olması dileğiyle sözümüzü balla kesiyor, izninizle şairimizin bir şiirini ele almakla yetiniyoruz.
***
Âşık Lüzumsuz, gözlerini dünyaya açtığı şehrin, toprakların gönlündeki yerini ifade eden ‘Denizli’m’ adlı şiirinde Denizli’yi; tarihi, kültür değerleri, doğası ve üzerindeki etkisiyle mısralarına taşır. 6+5 =11 duraklı hece şiirinin ilk dörtlüğü ‘giriş’ bölümü olarak gönül bağı boyutuyla dile getirilir:
“Sana olan sevgim, ne yapsam bitmez
Ben sana övgüler, yazsam Denizli’m
Şirin ilçelerin, gözümden gitmez
Adım adım, köy köy, gezsem Denizli’m”
Ardından gelen altı dörtlüğün üçünde ise, Denizli sevgisinin gerekçelerini sıralar. Pamukkale, bölgenin ve şehrin incisidir. Dağları görkemli, çiçeği (lâle) hoştur. İnsanları kendine çekme sebebi (göç) anlaşılır değildir derken şair bilip de bilmezden gelir (tecahül-i arif). Böyle bir coğrafya elbette insanları cezbeder. Nitekim gölleri, yaylaları, meşhur uzun ötüşüyle şehre sembol olan horozu, güzel kızlarıyla saymakla bitmez güzelliklere sahiptir. Sadece toprak üstü değil, toprak altındaki tarihi zenginlikleriyle de gelenlerin ilgisini çeker, Denizli. Tarih ve kültür mirası toprak altında halen araştırmayı beklemektedir.
“Ege’nin incisi, şu Pamukkale’n
Yüce dağların da, hoş açar lalen
Göç almaya devam, edersin halen (2)
Ah şu sırlarını, çözsem Denizli’m”
“O hoş yaylalarda, farklıdır yazın
Gölünde oynaşır, ördeğin, kazın
Tozunla, horozun, ha birde kızın (3)
Daha nelerin var, dizsem Denizli’m”
“Liykos vadin özel, tarihe beşik
Şu antik kentlerin, kültüre eşik
Seni gören herkes, olurken aşık (4)
Çok şeyler çıkıyor, kazsam Denizli’m”
Son üç dörtlükte ozan, yeniden kendiyle Denizli arasındaki duygu bağına işaret eder. Denizli, şair için, şehirler içinde öncelikli bir değere sahiptir. “Bana şehir adı say deseler, önce senin adını sayarım.” mealinde duygu ve düşüncesini belirtir. O kadar ki, şehirden ayrılık fikri dahi şaire soğuk terler döktürür. Lüzumsuz Âşık, kimsenin önüne geçemeyeceği bir sevgiyle tutkunu olduğu bu şehre aitliğini gurur meselesi yapacak denli ‘Denizlili’ sayar kendini. Onda öyle bir güç vardır ki, öfkelendiğinde bile Denizli’de ve Denizlili olduğunu anımsayıp rahatlar. Denizli varlığı, ozanımızda sakinleştirici etkisi yapmaktadır âdeta. Ama şehirden ayrı kalmak bir an için mecburiyet olsa bile, bunu sorun etmeye ve boyun bükmeye de gerek yoktur. Çünkü Denizli, kendisinden ayrılanı tekrar bağrına basmak için yerinde beklemektedir. Şairin burada, Denizli şehrine bir ‘sevgili’ vasfını yüklediğini; her ayrılığın ayrıca kavuşma umudunu beslediğine atıfta bulunur. Bu güzel şehri yanımızda bir yere götüremeyiz ama onun güzelliğini resimle, fotoğrafla hatırlayıp durmak da mümkündür. Ozanımız böylece, bir sebeple şehirden ayrı düşenlere, düşeceklere avunmalarına bir umut vesilesi sunmuş olur.
Şehir ismi versem, başta gelirsin
Binlerce insana, sıla olursun
Senden ayrı, yaşayamam, bilirsin (5)
Soğuk ayrılığı, sezsem Denizli’m
Denizli’li demek, gururdur hani
Seni çok sevmeme, kim olur mani
Sen rahatlatırsın, her zaman beni (6)
Birine ne zaman, kızsam Denizli’m
Neden ayrı kalan, boynunu büksün
Lüzumsuz için de, Dünya’da teksin
Tuvale sığmazsın, öyle büyüksün (7)
O güzel resmini, çizsem Denizli’m
***
Şiiri dili, üslûbu ve tekniği açısından değerlendirecek olursak, kısaca şunlara işaret edebiliriz:
1. Denizli’m şiiri 7 dörtlük ve 28 dizeden kurulmuştur. Şiirin adı, aynı zamanda (ilk ve son dörtlükte ikişer mısrada tekrarlanan ) şiirin konu ve duygu, düşüncesine ‘çekirdek’ olan ‘Denizli’m’ kelimesidir ve şiirde redif görevindedir. Redif öncesi kafiye kuruluşu sırasıyla “yaz- , gez- , çöz- , diz- , kaz- , sez- , kız- , çiz-“ tek heceli kök fiillerin şart kipinde birinci tekil kişi ekiyle çekimli halleridir. ‘Denizli’ birinci kişi iyelik ekiyle sahiplik vurgusu kazanır (Denizli’m) ve böylece şehrin şairle ünsiyet derecesi güçlendirilir. Her dörtlüğün kendi içinde genellikle yarım ve tam kafiyelerle dize bütünlüğü ve ritmi sağladığı görülür.
2. Yazımla ve noktalama işareti ile ilgili küçük ihmal ve kusurlar vardır. “Denizlili” ekinden kesme ile ayrılmaz. Hece duraklarında yerli yersiz virgül kullanılmamalıdır. Şiir duygusu, dil kuralları önceliklidir. Bu durak yerleri okuyucunun şiir zevkine, ritim duygusuna bırakılmalıdır.
3. Sade bir dil tercihi ve konuşma diline yakın bir üslup söz konusudur. Şairlik yönünden özgünlük, yetkinlik sınırının altındadır. İçtenliği ve doğallığıyla öne çıkan bir şiir olduğu söylenebilir. Ancak ozanın diğer eserlerine bakmak, zaman içindeki şiir yolculuğuna göre daha sağlam hükümler çıkarmak gerekir. Biz burada Lüzumsuz Âşık’ın tek şiiri üzerinden onu okuyucuya tanıtmakla yetiniyoruz. Takdir zamanın ve okuyucunundur.
Sürçülisan ettikse affola...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.