- 155 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Musibet, Bin Nasihat
Atalarımız: Bir musibet, bin nasihatten daha etkilidir, diye yaşamsal tecrübelere binaen ifade etmişlerdir. Bu tarihi ifade günümüz insanında karşılık buluyor mu? Ya da musibetlerden yeterince ders alıyor muyuz?
Yukarıdaki suallerimize evet yanıtını maalesef veremiyoruz! Çünkü eğitim sistemimiz, inanç değerlerimizden kopuk olduğu için; meydana gelen musibetleri “Doğal afet ya da Salgın Hastalıklar” diye nitelendiriliyor. Zihinlere yerleştirilen bu algılar, musibetlerden ders çıkarma ve buna göre “maddi ve manevi” tedbirleri almamıza sekte vuruyor. Maddi anlamda bazı tedbirler alınsa da, manevi tedbirler çoğu zaman boş veriliyor.
Tarihte yaşamış olan geçmiş kavimlerin helâkına baktığımız zaman; çoğunun “Gayri ahlaki” davranışlardan kaynaklandığını görmekteyiz. Ad, Semud ve Lut kavimleri bunların başında gelmektedir. Bu kavimlerin başına gelen musibetler ve diğer zalimlerin helâkına neden olan fiilleri “Doğal Afet” diye nitelendirebilir miyiz?
Rum suresi 41. Ayet mealinde Kadir-i zül Celal şöyle ferman buyurmaktadır! İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.
Bu ayetin kapsamına giren o kadar çok fiillerimiz var ki! Bazılarını aşağıda açıklayalım:
1- Küresel ısınma ve İklim krizi: Dünyamızda özellikle gelişmiş ülkelerin sahip olduğu nükleer silahlar ve bu silahların denemelerinin oluşturduğu olumsuz etkiler karada ve denizlerde çok büyük felaketlere neden olmuyor mu? Nükleer reaktör atıkları, Sera gazları vb. oluşumlar karada, denizde ve hatta atmosferde olumsuzluklara neden olduğu bilinen bir gerçektir.
2- Savaşlar ve Kullanılan Silahlar: Dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaşanan savaşlarda yasaklı, yasaksız silahların kullanılması karada ve denizlerde çok büyük felaketlere neden olmuyor mu? Son bir yıldır ifsat olmuş Siyonist katillerin Filistin- Gazze’de kullandığı silahların nasıl bir tahribata neden olduğuna hepimiz şahit olduk! Şahit olmaya devam ediyoruz…
3- Genetiği Bozulmuş (GDO’lu) Gıdalar: Yaşanan savaşlar nedeniyle oluşan gıda krizlerinin oluşturduğu açlık tehditi bir yana, gıdaların genetik yapısı üzerinde insanların oluşturduğu tahribat, gelecekte “gıda kıtlığına” ve “açlık sorununa” neden oluşturabilir. Bu durum, dünyada daha büyük felaketlere yol açar.
4- Gayri Ahlaki Davranışlar: Teknolojinin oluşturduğu tehditlerden daha tehlikeli olan; “ahlak ve merhametten” yoksun insanların oluşturduğu davranışlardır. Yaratıcıya hesap verme bilincine sahip olmayan ve uhrevi bilinç ile kendini dizayn etmeyen insanlar; diğer insanlar için potansiyel bir tehdit oluşturmaktadır.
5- Menfaat ve Çıkar İlişkileri: Bu gün dünyada hem bireysel, hem de toplumsal olarak “menfaat ve çıkar” ilişkisine dayalı bir söylem ön plana çıkmaktadır. Bu durum beraberinde çatışma ve savaşlara neden olmaktadır. Oysa olması gereken “bireyin hakları ve onuru” olmalıdır. Nasıl ki, cahiliye döneminde hakları ihlal edilen bireyler için “Hilful Füdul= Faziletliler Cemiyeti” kurulmuş ve görevini yapmış ise, bu günde bireyin hakkını önceleyen ve koruyan teşkilatlar kurulmalıdır. Maalesef batı emperyalizminin güdümünde kurulan (BM,BMGK,AB vb.) kuruluşlar, bu işlevini yerine getir(e)memektedir. Daha adil bir dünya oluşturmak dileklerimle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.