- 144 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖMÜRLE YÜZ YÜZE
Doksanların ortasıydı. Arabeskin fantaziye evrildiği yıllar. Kredili sistemin çarkından geçen son liseliler olarak en güzel zamanlarımızın katilini oynuyorduk kendi perdemizde. Kimi atari, kimi bilardo salonlarında bense kahvehane köşelerinde öldürüyordum vaktimi. Günün buğusu henüz tüterken şehirde, bir çaya bütün gazetelerini okuyordum. Sabahın sessizliğini bozan şarkılar çalıyordu Ahmet abi çay ocağında. Duvarlara çarpa çarpa geliyordu. Sonra diyafondaki bir sesle sekteye uğruyordu nağmeler. Kulağının arkasındaki mavi kapaklı sarı kalemle, kesme şeker kutusuna bir şeyler çiziktirip çaylarını dolduruyordu müşterilerin. Bir avuç da markayı bordo önlüğünün cebine koyup çıkıyordu kahveden. Müslüm babayla başbaşa kalıyorduk. Sözlerine anlam veremediğim şarkıda efkar basıyordu sebepsizce. Henüz yaşamadığım hayattan hesap soruyordum. Gün boyu dilime dolanıyordu nakaratı. Sonra yıllarca ne dinledim ne de bir yerde denk geldi. Kahvehanenin dumanlı havasını ve sigara kokusu sinmiş masa örtülerini hatırlıyordum. Ama şarkıyı değil. Yeni yaşımın geldiği bugünde aynaya bakarken nedense o şarkı çalmaya başladı zihnimde. O gün yükleyemediğim anlamı şimdi tam yerine koyuyordum.
Ömürle yüz yüze geldik aynada.
Zamanı içmişiz haberimiz yok
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.