KARMA OKUYORDUK AMA SAPMADIK
Okulu okul olarak görürdük, arkadaşı arkadaş.Cinsiyet ayrımı hiç yapmadık.Karma okuyorduk ,birbirimize saygımız ve sevgimiz vardı.
Lise sonda on iki öğrenci okuyorduk.Zira o zamanlar sınıfta kalma yasası işliyordu.Bu on iki öğrenci kümeler kuruyor, münazara tertipliyor,eğitsel kollarda görev alıyorduk.Dört kız ,sekiz erkek öğrenciydik.Sınıf öğretmenimiz bilgi yarışması tertib etti.Dörderli üç grup olmamızı istedi.Herkes çalışmak istediği grubu isim olarak yazıp öğretmenimize verecektik.Dört isim yazdım biri kendi ismim olmak üzere.Diğer kız arkadaşlarım dört kızın ismini yazmıştı.Ben üç erkek arkadaşın ismini yazmıştım ismimle birlikte.
Bütün arkadaşlar birbirimizle iyi geçinir ve kavga nedir bilmezdik .Erkek arkadaşlar da üç erkek ve benim ismimi listelerine dahil etmişlerdi.Listeler açıklandığında öğretmenimiz nedenini sormuştu.Dört tane kız öğrenci olduğumuz halde neden dört kız bir grup oluşturmamıştı.Zira diğer kız öğrenci arkadaşlarım dört kızın ismini yazmışlardı.Ben onların ismini yazmamıştım.Aynen şunu söylemiştim.
-Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde eşitliği kazanıp omuz omuza durmak var iken bu ayrımcılık neden?
Şimdi yine soruyorum.İnsanca omuz omuza yaşamak varken bu kadın katliamları neden?..Bu hazımsızlık neden?..Bizi çileden çıkaran şeyler neler?.
Cevap bulmak dileği ile..
YORUMLAR
Gönülden tebrikler çok önemli bir noktaya temas edilmiş, o bahsettiğiniz zamanlar insanlığı ve insana nasıl faydalı olmayı ona nasıl yardım edebilme, kula kul olmayı değil Allah'a kul olabilmenin yolları öğretiliyordu ve insan gibi yetiştiriliyordu, elbette istisnalar olsa da, ama günümüzde yani şimdilerde neyin ve nasıl köşeyi dönmenin kime nasıl yardım etmenin değil, nasıl kazık atmanın öğretildiği ortada ve hatta sonuç da ortada kaleminiz daim olsun. Rabbim sonumuzu hayreylesin. Saygılarımla esenlikler diliyorum selamlar.
hayatın sahnesinde insana verilen en zor rollerden biri, insan olmaktır belki de. tüm karmaşalar kavgalar, gürültüler toprağın altındaki köklerin birbirine karışması gibi, insan ruhlarının birbirine değmesiyle başlar. fakat bu değme, her zaman yumuşak bir esintiye benzemez; kimi zaman rüzgâr, dalları kırar çünkü, insanoğlu henüz kendini bulmamıştır; kadın ve erkeği, birbiriyle eşit değil, rakip gören bu kör anlayış, çağlar boyu dünyanın yarasını kanatmıştır.
gözyaşlarının bile bir dili vardır; fakat insanlar, bu dili çoğu kez duymamayı seçer. kimsenin ötekinden üstün olmadığı, her bir bireyin güneşe doğru filizlendiği bu hayatta, eşitliğin meşalesi elden ele taşınmalıdır.
Selamlar
Maalesef Tanrı hazmedemiyor kadınların da erkeklerle eşit olmasını. Sorun burada. Eşitiz diyen kadının vay haline. Ki zaten bir çoğu da bu eşitsizliği kabullenmiş durumda.
Veya Antik anlatılarda insan türünü yaratan tanrılar, erkeklerin pis olduklarını temizlik için fazla vakit kaybettiklerini veya yemek için fazla zaman geçirerek kendilerine hizmette kusur ettiklerini görünce,erkeklerin yemeğini temizliğini yapsın diye kadını yaratmışlar, çünkü erkekler Tanrılara hizmet edecek ve hizmetlerini aksatmayacak.
Bizim kültürümüzde de, Havvanın Lilitin neden yaratıldığını zaten asırlardır ataerkil olarak anlatıyorlar. Cennete bir ödül kadın veya kadınlartüm anlatılarda, yani sen kalk ben de insanım de. Tanrı kabul eder mi bunu. Veya Tanrının önce yarattığı erkekler, hey kadın sen bana hizmetle görevlisin demeyecek mi?
Dünya üzerinde belki de milyonda 0,5 lik bir anaerkil yaşam var gerisi ataerkil.
Fabrikaların kurulması ve şehirleşme kadını daha görünür kılıp kadınların maaşlarda ve ev işlerinde eşit duruma getirebilmesi ortalama son 200 yıl sürse de, veya 300 yıl geçse de bunların üzerinden bir hazımsızlık var kadına karşı. Spor yapmasından, tamir yapmasına, araç kullanmasından, işveren olmasına kadar...
Kökeninde yatan neden bence bunlar, kadının ikincil olarak görülmesi veya bu konudaki dini, kültürel, mistik anlatılar. Kadının insan olarak görülmediği sadece memeli olarak görüldüğü kaç kültür var araştırmak lazım aslında.
Kadın bir peygamber hiç gelmiş mi mesela? Yani ben duymadım, okumadım da, meryemden bahsedilir ama onun da bir kaç tane hikayesi mevcut isevi kültüründe. Hatta Meryemi siyahi olarak resmeden bir çok kilise bile var. Bu karataşlarla ilgili galiba. Hacerül esvede kadar da uzanıyor.
Kimi zaman diyorum önümüzdeki çağ kadınların çağı olacak diye, onca karanlığın ardından elbet kadınlar için de güneş doğacaktır dünyada.
Erkekler annelerinden korkarlar genelde ama eşlerinden korkmazlar, korkak gibi yapmaları da sadece kandırmacadır.
Ahlak kavramı sadece beden üzerinden yapıldığı için dünyanın genelinde hazımsızlığın geçmesi için daha bir yüzyıl var gibi üstadım.
Kemal sunal'ın ev işi yaptığı eşinin de çalıştığı eve ekmek para getirdiği film var ya, kadınlar eylemdeydi. Lakin günümüzde bu eylemler son 10-15 yıldır devlet gücü ile bastırıllıyor. Lakin İzmir'den bir Nenehatun çıkmıştı bu aralar, içeri tıktılar bir süre ama yine Ankara'da da bir nene hatun var bakalım el mi yaman bey mi diyor.. Nene Hatunlara kurban olsun bu millet..
Eksik olmayın üstadım.
Saygılarımla