DondumKişot ve Değirmenler
Lütfen 7 yaşından küçükler 70 yaşından büyükler okumasın:)
Nedir bu dünyanın derdi, insanın derdi, hayvanın bitkinin derdi. 1900’lere kadar Doğu Batı birbirini tanımıyordu, askerde makam mansıp komutanlık peşinde koşanlar, tapınakta cennet cehennem mümin kafir diyen diğeri olarak gördükleri halka nutuk çekenler, akademide de kendi makamını kendi görüşü ve teorisini savunmayanlara yetkisinden dolayı söz hakkı vermeyenlerin yönlendirdiği toplumlar vardı.
Her üç kurumda bir şekilde cam tavandan yönetiliyordu. Bu cam tavanın kırılması ise son 40-50 yılda gerçekleşti. Lakin şimdi de insanlığın karşısındaki belalar; 1- aşırı nüfus artışı 2- şehirleşme 3- yapay zeka.
Dünyanın sınırları zorlanıyor limitleri aşılıyor. Dünyada kendi cam tavanını kırma noktasında. Hadi dünyanın zihni yok, doğal yaşam veya döngü.
Lakin insanların asırlardır kurduğu tüm teşkilat, kurum ve kuruluşlar eski kültürlerin ve düşüncelerin elinde. Dünyanın başının belası üç kurum sanki. Askeriye, ilahiyat ve akademi.
Akademiyi ve ilahiyatı internet savurdu attı bi kenara. Hala savrulmadık diyorlar. Dünyanın bir çok kütüphanesi dijitale taşındı, bunun yanında artık dünyanın her yerinden insan profesyonelliğini diğerleri ile paylaşıyor. Ustalığını, bilgisini maharetini. Geriye tek ve süper güç: askeriyeler kaldı. Onlar da durmadan robot teknolojileri üzerinde çalışıyor. Yani daha ne kadar kaldı et ve kemik askerlerin yerini robotumsuların almasına? Veya herhangi bir deli başkanın, eski kuşak şarlatanın kültürsüzün veya canavarın nükleer füze ateşlemesine.
Yeni doğan bebekler; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde doğdukları an sisteme kaydediliyor artık. Buna numaralandırma de, damgalama de, fişleme de ne dersen de… Diğer ülkeler yavaş yavaş sisteme kaydolurken, kaydolmayanlar veya kır veya kırsalda yaşayanlar ise vahşi tür olarak nitelenecek bir bakıma. Şehirleşmeyle birlikte teknolojinin getirdiği en büyük sorun bu.
Dinlerin çağı geçti, iyiydi hoştu, doğruydu yanlıştı, şuydu buydu, sihirdi, vahiydi, Tanrıydı Allahdı bu çağın çok gerisinde kaldı. Artık insanlar dinsel düşünceleri yüzünden birbirini dışlamıyor, eski kültürden kalanlar hariç, onların dünyası daha ben diyeyim 5000 yıl geriden günümüze gelen zaman aralığında sen de 3500 yıl geriden günümüze gelen zaman aralığında. İnsan ruhunu kim ne zaman ifadeye çağıracak veya ahanda işte; içinden uçunca sizin ölüm nedeniniz bu parça, diyecek haber başlığının sanki eli kulağında.. Yoksa abartım mı bilmem.
1945-46 larda Japonyaya atılan iki atom bombası çağı değiştirdi. Yani o iki atom bombası iskenderin düğümü kesen kılıcı gibi, süleymanın mührü gibi veya Timur, Oturan Boğa, Yavuz, İskender, Napolyon vb vs eskiden kalan tüm izleri, yolları geçmiş karanlık çağa gönderdi.
İnternet teknolojisi felsefeyi de tasavvufu da tapınmayı da yerelliği de gömdü resmen. Yaşarken veya içindeyken değişimi farketmek zor olsa da farketmek lazım, gençlerin zihinleri başka zihin, uymuyor eskiye, parçalayıp geçiyor, sığmıyor hiçbir görüşe. Yani Y kuşağı denen bizlere bile uymuyor çoğu zaman. Kaldı ki bizden önceki nesillerin tutum davranış inanç ve işlerine uysun.
Bir tane hackerin sisteme girip eski düzenin sahipleri veya mekanlarına birkaç nükleer bomba göndermesi ortada ne Tanrı bırakır, ne tapıcı, ne Çin seddi bırakır ne Mısır piramitleri gibi…
Yeni sistem eski düzenin hayvanları tamgalaması gibi yeni nesilleri veya doğanları damgalama, tamgalama ve fişleme derdinde .
Dünyanın bir çok bölgesindeki türkülerden şarkılara hikayelerden masallara kutsal sayılan kitaplardan, parşömenlere sırlı denilen yazmalardan, kitabelere vb vs adım adım, cümle cümle kimi zaman izlerine rastlanılan şimdilik tarif edilemeyen, edilmemiş bir zamana bizleri savurdu.
Söz mü savurdu, ses mi savurdu, göz mü savurdu hayal mi savurdu bilinmiyor ama insanın resmen salçasını çıkardı ikinci dünya savaşından daha doğrusu 1980 lerden sonraki dünya, teknoloji, görüntü, paylaşımlar..
Lakin dünya buna en önde ülkeleriyle, birlikleriyle, anlaştmaları vb vs ile hazırlıksız yakalandı resmen. Bu yüzden insanın insana tahammülü kalmamaya başladı.
Kestik, 5 dakika su kahve ihtiyaç molası arkadaşlar..
Şimdi düşünün Türkiye İran Sınırı sene kaç olsun 1000-1 olsun yani M.999. Osmanlı yoğ idi, ihtimal Selçukiler varidi. Ben ve aşiretim, aşiretimin yani boyumun ismi Kızık olsun mu. Hadi olsun. Ben Kızık Beyi Kızıltan. Ardımda aşiretim ortalama nüfus yoğunlu 4200 kişi ile 4800 kişi arasında. Beni karşılıyor Sultan.
Hoş geldin Kızıltan, Hoşgördük Sultanım, Sonunda gelebildiniz, biraz geç kaldınız ama zararı yok. Hava koşulları Sultanım, öküz arabaların tekerleri patara verdi, sonra aşirette çok yorulduk dedi, kuzulama mevsimiydi, av mevsimiydi derken işte anca.. Kusurumuza bakmayasın Sultanım.
Ne kusuru Kızıltan, senin yerleşeğin bölgeler kuracağın obaların yerleri, senin boyu 3 e böleceğiz, 20 yıl sonra tekrar hareket halinde sahipleneceğiz yerler de bu haritada. Toplamda senin aşiretten 8 oba çıkacak 50 yıl sonraya, nüfus sayın da 9 ila 10 bin kişi arasında olacak..
Lakin senden bir isteğimiz var. Emredin Sultanım, Sana 10 kişi veriyoruz, aşiretin sosyal sorunlarıyla, sağlık sorunlarıyla bu kişiler ilgilenecek.. Senin boyuna verdiğimiz rehberleri isimleri de bunlar Şeyh Abdul, Molla Mahmut, Şeyh Bahri …
Bunlara ne gerek var sultanım bizim şamanlarımız bizim sorunlarımızla ilgileniyor zaten. Aramıza yabancı sokmayız.
Kızıltan, Sultanına karşı mı geliyorsun.
Kızıltan ne olduğunu anlamıştı, çok pis bir kumpasın içine düşürmüştü boyunu. Davranın yiğitler demeden kendisi ve yanındaki üç beyi oklanmıştı çoktan…
Böyle böyle olaylar neticesinde anadoluya yerleşen boyların başına şeyhler şıhlar konulmuş, bunlar dervişlerle desteklenmişti.
Anadolu’da kurulan köylerin çoğunda camii ve cemevi olmasının nedeni, Selçuki’nin güttüğü siyaset idi.
İnanmıyorsan Hristiyanlık tarihindeki İngiliz Kilisesi neden kuruldu araştır mesela.
Karşılarında uçsuz bucaksız Anadolu ve daha ötelerde Costatiniyye vardı. O zamanların önasyası, dedikleri ve anlattıkları gibi boş değildi, Romalılarca başlarına papaz ve rahip konulan oymaklar, kabileler varıdı. Roma belli bir dönemden sonra halkı Hristiyanlık ile uyuşturarak yönetmeye başlamış ve epey de ilerlemişti.
Kestik 5 dakika su kahve ve ihtiyaç molası arkadaşlar..
Geçenlerde bir belgesel izledim. Birkaç adam donmuş toprağın erimemesi için Sibirya mıdır Alaska mıdır o bölgelerde Mamutların yeniden görünmesinin, yaşamasının mutlaka gerekli olduğunu savunuyor. Hatta bununla ilgili bir çok araştırmaları ve projeleri var. Adamlar o bölgedeorman istemiyor düzlük çimenlik istiyor donmuş toprağın çözülmemesi yani erimemesi için.. Entresan bir belgeseldi. Demek ki orman her bölge için faydalı değil aksine zararlı da olabiliyormuş. Eğer dünyanın belirli bölgelerindeki donmuş toprak erirse felaket diyorlar. Kelebek etkisi diyorlar, şu diyorlar bu diyorlar ve dediklerini de akla vicdana uyduruyorlar yani.
Lakin bize ne bunlardan, beni etkilemez ki, ha yaşarım bir kırk yıl daha ha yarın ölür giderim, bunları mı düşünelim di mi Anadolu’nun bağrında? Sibiryada donmuş toprak eriyecek de bana ulaşıncaya kadar oo ooo, İklim yaşanmaz hale gelecek de ooo ooo, ben çoktan nalları dikmiş olurum diye düşünmek de var. Veya ya da… Şöyle böyle… Kem küm… Yukarıda değindiğim 10 bin yıl, 5 bin yıl, 3 bin yıldır yarıştırılan siydik gibi, siydik yarıştırmaya devam mı edelim?
Yeni nesil diyecek veya diyor; ben sizdenim ama siz değilim. Şimdilik Etten kemiktenim ama ete kemiğe muhtaç kalamam… Çünkü bu çağı bu bedenler taşıyamayacak gibi bir düşünce zaten alıp başını gitmiş midir gençlerin arasında.
Deme ki bırak hayali, düşünceyi, çıkarımları şunu bunu, gerçeğe dön. Zaten sorun da burada, eskinin gerçeği ile yeninin gerçeği birbirine benzemiyor. Hangi gerçek? Çok mu uçtum ya hu? At o zaman sapanla bir taş indir beni yere ey eski veya ey yeni ateşle oradan bir füze dağıt parçala beni diye mi seslenmeli dünyaya?
Dünya bir an önce doksan öncesi çocukluklarını yaşayan yöneticilerden, kurumlardan, ideoloji ve inançlardan kurtulmalı. Diyeceksin zaten doğal yolda bir döngü var.. Ne dim yani.. Nato kafa nato mermer işte.
Gözlerimizi bir açtık Viyana Kapılarındayız, Gözlerimizi bir kapadık bir daha açtık Polatlıda duyulan top sesleri.. Vura kıra vardık Avrupaya vura kıra gönderdiler Anadoluya..
Ve bugünlerde Abdye giden iktidar ve muhalefet başkanlarının ardından içeride yeni bir sevgi saygı el sıkışma gülüşme partisi ekranlarda ve manşetlerde…
Rice değil miydi yani condalina mı ne, eski abd dışişleri bakanı mı Ortadoğu sorumlusu mu. 2000’li yıllar başlarında olmalı, eğer internetten haberlerini silmedilerse, demişti ya haritalar değişecek diye. Başkanlık sistemi Abd’nin Türkiye üzerinde düşündüğü 50-60 yıllık planların ara basamağı gibi sanki değil mi, sankisi yok gerçek bu.
Abd’nin Kızılderililer ile yürüttüğü görüşmelere benziyor bizim de dış siyasetimiz değil mi? Önce Rabia sonra kırmızı halıda Sisi, Önce Darbeci Sisi sonra canım Sisi… Önce Katil Esad Sonra Kardeşim Esed. Önce meydanlara ip atmalar sonra canım başkanım, gülüm başkanım ben seni pek çok pek çok severim demeler… İsrail konusuna girmeye bile gerek yok. Mikrofonlardan Katil İstail, terör devleti falan demeleri ah Filistin vah Filistin demelerine inanır mısınız? Ki iç siyasette değiştirdikleri söylev ve nutukların haddi hesabı yoğ.
Yeni nesli eski nesilden ayıran en önemli fark, hızlı düşünmeleri. Görüntü nesli, çizgi film nesli, film nesli, dizi belgesel nesli.. Ölüm anları bile hani yavaşlatılmış kamera çekimi gibi hafızalarında şimdiden.
Demokrasi bu illetlere son verebilir mi, belki? Acaba?
Abd’nin en önemli seçimlerinden birinde Güneylileri temsil eden Başkan adayı ile Kuzeylileri temsli eden başka aday kafa kafaya seçimi görütüyordur. Yani günümüzde olduğu gibi Akşam 5 de sandıklar kapandı gece 10’da aşağı yukarı sonuçlar belli oldu değil.. İhtimal Güneylileri temsil eden Başkan adayı seçilecek.. Çünkü ABD’nin batı eyaletleri yüklenmişler sandıklara. İç savaşın acısı bir taraftan, değiştirilen yaşam şekilleri bir taraftan, kuzey ordusunun zapturabı bir taraftan bunalmışlar. Dünya tarihindeki en büyük iç savaşlardan biridir Abd iç savaşı.
Lakin ne olur biliyor musunuz? 15 kişi bir otele giriyor bunların içinde güney ve kuzeyi temsil at başları var. Başkanlık Kuzeyin Temsilcisine verilirken, köle hakları kaldırılıyor ve kuzey ordusu güneyden çekiliyor. Sen istediğin kadar oy ver. Bu olay tarihe kirli pazarlık diye mi geçer unuttum valla.
Ülkemizdeki son seçimlerde buna benzer. Yani operasyon yiyoruz arkadaşlar. Kardeşi kardeşe düşüren, milletini fakirleştiren, bunun yanında hukuğu hiçe sayan bir operasyon..
Halkın inançları dini yaşam şekli çok mu önemli sanıyorduk bilmem ki.
Avrupa’da ise mafia devletlere diz çöktürme eşiğinde. Ki biz zaten diz çökmüş haldeyiz, elimiz kolumuz bağlı.
Görünürdeki partilere oy vermek yerine görünmeyen, ekranlara ve gazetelerde reklamı yapılmayan partileri araştırmak lazım oy vermek için. Lakin bu görünürde gözümüze sokulan ana akım siyaset ve ideolojileri masamıza koyanlar, arkadaki partileri de aparatif veya sonradan ana yemek olacak şekilde sunmasın bize?
Sonuçta bu yazıyı yazan ve okuyanlar kim ki üst aklın operasyonlarını bozabilsinler.
Yeni nesil bunları gördüğü veya bildiği için belki de diyor ki; ben sizdenim ama siz değilim. Mafyası bile eskiye benzemiyor. Kim parasını verirse ücretini öderse dükkan da basıyor, adam da öldürüyor, anlamış ki bu eski nesil hikayeler, inançlar ve ideolijiler hep kirli planların sonucu..
Faşist Amerika derken Komünist Rusya deniyor Şeriatizm için de Afganistan Arabistan ve İsrail mi kullanılıyor. Sahi ABD Kızılderili siyaseti güder gibi Afganistan’ı Taliban’a neden bıraktı? Belki cevabı aşağı yukarı 1750-1945 arasındaki Amerikan Tarihinde saklıdır. Esed de genel af çıkarmış diyor haberler, hayırdır inşallah.
Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Yazıcoğlu cinayetleri ve 40-50-60 yılda bir sinüs dalgası gibi arada bir yaptırılan darbeler ülkemizde size ne anlatıyor. ?
Benim cevabım yok, lakin girdiğim fikir, düşünce ve inanç vadilerindeki koyaklarda mağaralarda vadi girişlerindeki kitabe ve yazıtlarda bir şey arıyorum, Ulan bu Tanrı nerede?
İslamı deşelerseniz hemen İslam düşmanı derler, Ab’yi deşelerseniz hemen barış düşmanı derler, Ülkücüleri deşelerseniz hain, tarikat ve cematleri deşelerseniz kafir, şeytan…İnsanı deşelerseniz yapay zeka, Tanrıyı deşelerseniz Firavun veya Nemrut derler mi derler..
Çünkü böyle istiyorlar, halk millet toplum birbirini öcüleştirsin ki bizler de yönetmeye devam edelim..
Kardeşim, üstadım, arkadaşım, nesildaşım, site arkadaşım… Düşünme ve sorgulama yasaklamadığı sürece seni rahatsız edeceğim. Lakin tüm bunlar hem benim hem de senin iyiliğin için o yüzden bırak fişlemeyi..
Ben cahilliğimi gidermek için elimden geleni yapıyorum peki sen? Olabilir yanlışım veya yanlış bildiklerim..Şu soruyu sor, hangimizin daha çok yanlış bilgisi var zihninde.
Kestik, reklam arası..
Mini mini bir kuş donmuştur pencereme konmuştur, aldım onu içeriye..
Çocukluktan sadece bu mani kalmış galiba zihnimde…
Veya
Türküz, doğruyuz, çalışkanız
Yasam küçüklerimi sevmek, büyükleri mi saymak
İlkem
.
.. Unutmuşum..
…
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Demek de var lakin, bu da bir aldatmaca mıdır? Yani bizleri halkı gütmek için bireyi bireye katarak sürüleştirmek için herşeyi kullanıyorlar, din başta, milliyetçilik ve ulusçuluk ikinci sırada, sonra da hemşehricilik oydu buydu… Nasıreddin Hocanın dediği gibi ya gabak ağaçta yetişip başımıza düşse idi.. Akşehir Gölü maya tuttu mu yoksa kurudu mu arkadaşlar.
90’lardaki özgürlüktür beni bunları yazdırmaya iten cesaret, oysa sizler yani çoğunuz çocukluğunuz sağ sol kaldırımlarında Dinist Kemalist ayrımları ile sünni ve alevi arap siyasetiyle birbirinizden gelecek kurşunların korkusuyla susuyorsunuz değil mi. Sizleri saymak çok zor, sevmek ise neredeyse imkansıza yakın..
Yine de en seveninize emanet olun.
Y.
YORUMLAR
:) Neden bizim yaş gurubunu dışladınız ki?..Alındım işte.Buna rağmen yine de okudum.İlk yorum benden gelsin..Haklı olduğun noktalar olsa da bir yerden başlamak lazım konuyu dağıtmadan.Korkunun ecele faydası yok.Güvendiklerimizle yola çıkmalıyız hantallara takılmadan.Hız çok önemli düşüncede.Ayakkkabılarda bile bağa yer yok.Bağ ve bağa engeller insanı.Üstada saygıyla.(Yaşlılık işte ben yazana kadar Sahir yorumu kondurmuş :)
neneh. tarafından 7.10.2024 15:39:29 zamanında düzenlenmiştir.
Sahir Neva
Yinsani
Üstadım, cesaret sahibi olması gerekenler sizlerken bir çoğunuz sadece üyeler okusun tarzında butonlara basıyorsunuz ya hu.. Sözüm mecclisten dışarı:)
Bana mı düşer bu konuları didiklemek sizlere mi? Daha yaşamak isteyom ben elden ayaktan düşmeden ya hu. Yoksa bu Sahir iter beni uçurumdan arkasından da kendi atlar galiba, sahi atlar mı acep? Dedikodu olmasın da?
Eksik olmayın.
Hürmetlerimle efenim.
Hiç üşenmiyorsun uzun uzun yazmaya :) şu teknoloji çağında okunur şey mi bunlar yahu :) ? Z kuşağı katlar kıvırır ufo yapar bundan, yorulma bu kadar.
Bir kaçı yazında tekrar ettiğini görünce artık söyleyeyim dedim o yazdığın şeyin adı “siydik” değil nesildaşım, sidik.
He görünenin ötesinde dillendirilene gelince iyi ki belgesel izliyorsun ama ne yazık ki hep aynı menbaın suyundan çekiyorsun, minarelleri eksik o kaynakların yani eleştiriyi seversin diye söylüyorum :)
Şöyle düşün susuz kurak Ortadoğu vadisinde gezinip duruyorsun postmodern öyküler kurguluyorsun suyu Amerikalı Avrupalı dernek kuruluş vb fonlu belgesellerden çekiyorsun sonra geliyorsun bizim uç beyliklerinde “siydik” ile sözde bilimin yadsımayacağı, sözce özgür düşünce ile biraz geçmişe biraz dinlere biraz ideolojilere vura serpe yeni dünya mı yeşertiyorsun :) kutlarım hiç bir halt olmuyor
Bak kafanı biraz kaldır Ukrayna Rusya savaşı ideolojik
Biraz sağa çevir Ermenistan Karabağ Azerbaycan savaşı din ve ırk temelli bölüşüm
Biraz aşağıya çevir Filistin Lübnan İran ve diğer Müslüman ülkelere kuduz köpek gibi saldıran Siyonist İsrail Din ve ırk temelli
Ne dersen de ne derse desinler dünyanın vahşeti hiç değişmedi, değişmeyecek. Sen kabul etmek istemesende dünya ideolojiler, düşünceler ve dinler etrafında yok olana kadar şekillenmeye devam edecek.
Fakat vahşete adres tarif edenler yani zorbalar yani güçlünün hukukunu ( hukuksuzluğunu) dayatanlar ne yazarsa ne çizerse neyi koşullandırırlarsa o pencerelerden bakılacak dünyaya mesela onların tıp derneklerinin onaylamadıkları her ilaç her tiryak köhne dünyaya ait olacak veya biraz ılımlı haliyle alternatif tıp kabul edilecek
Mesela onların örgütlediği dünya sağlık örgütü
İzin vermezse ülkeler aşı üretmez satamaz onların direttiklerini kabul etmezler ise bloke edilirler
Onların Think tank kuruluşları davet etmezse sen seçilmişler arasından bir başkan bir bakan bir bürokrat seçemez ve atayamazsın
Haçlı seferlerini Müslümanlar çıkarmadı kaç milyon öldü sanırım 5 milyon
1. Dünya savaşını Müslümanlar şeriat veya ülkücüler çıkartmadı kaç milyon öldü? Galiba 3 milyon hastalıklar vs ile 10 milyon
2. Dünya savaşını Müslümanlar çıkarmadı Müslüman devlet de katılmadı ama ölen yaklaşık 70 milyon insan içinde Rusya steplerinde kasap Stalin ile soykırıma uğrayan yaklaşık 20 milyon Müslüman krımlı Türk ve kafkas halkları vardı
Bugün 1. Yıldönümü olan Filistin soykırımında öldürülen resmi rakam 41.000 Müslüman var
Kısacası dostum dünyayı kana bulayan Müslümanlar ya da Türkler olmadı ne geçmişte ne günümüzde soykırım yapmadılar
O yüzden bütün bu olanlar için bozuk müherref incil Tevrat şeriatından( tahrifata rağmen öldürme der) bahsedilebilir ama İslam Şeriatından bahsedilemez .
Neyse bende çok uzattım benim yazdıklarımdan UFO da olmaz zira eski dünyadan kalma şeyler en iyisi okurlar bundan bir taka yapsınlar serin bir ırmağa bıraksınlar :)
Selamlar
Sahir Neva tarafından 7.10.2024 15:56:13 zamanında düzenlenmiştir.
Sahir Neva tarafından 7.10.2024 16:00:45 zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
Lakin epey epey yanlış çıkarımların var sanki. Beni çekmeye çalıştığın alan sana yakışmadı. Bilemedim yani..
En sevdiğine emanet ol.