- 112 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Beynimdeki Kıymık
Yaklaşık 2 ay kadar önce emektar telefonum bir daha onarılamayacak şekilde bozuldu. Bu meretlerin ömrü zaten 3-4 seneyi geçmiyor, iyi bile dayandı alet.
Neyse efendim zamanımızda akıllı telefon olmadan yaşamak mümkün değil, otobüste müzik dinlemek, instagramdan fotoğraf paylaşmak, her arandığımızda ulaşılabilir olmak ve bu örneklere ekleyebileceğiniz yüzlerce gereksiz iş çağın olmazsa olmazları olarak bize dikte ettiği gerçekler malesef. Durum böyle olunca ben de bozulan telefonumun yerine yeni bir cihaz bakmaya başladım hemen, eşimin telefonundan tabi ki.
Kısa bir araştırma sonucu şirinevler civarında, yurda kaçak olarak getirilen telefonlardan satan, yasal kayıt kuyut işlerini kendi halleden bir telefoncuyla iletişime geçip bir cihaz için anlaştım. Durun, hemen kınamayın yahu, ben de isterim ayfon bilmem kaç alıp çatır çatır vergisini ödemeyi ama malesef maddi imkanlar buna elvermiyor bu aralar, üstelik anlaştığım cihaz garantili piyasa fiyatından beş bin lira kadar daha ucuza satılıyordu, eh yapacak başka bir şey kalmadı sonuçta. Elimde avucumda ne varsa götürüp verdim ve yeni telefonuma kavuştum.
Bir hafta kadar önce yeni telefonumda ufak bir sorun oluştu, yazılımsal. Hemen aleti satın aldığım yeri aradım, getir abi dedi, götürdüm. Cihaza baktı ve yarım saatte hallolur, sen biraz dolaş diyerek beni dükkandan sepetledi.
Yarım saat telefonsuz kalmak zor olsa da dayanacaktım artık, dükkandan çıkıp yolun karşısına geçtim ve bir sigara yaktım. Tam o anda bana bunları yazdıran, günlerdir uykularımı kaçıran bir olay meydana geldi.
Ben sigaramı yakarken bir metre kadar ötemde kağıt toplayıcı birisi durdu, sokak dar olduğu için trafiği engellemek adına arabasını önümde bırakıp bir kaç metre öteye çöp kutularına bakmaya gitti. İşte o an hayatımın en zor sınavlarından birini vermeye başladım.
Aslında kendi halinde bir insanım, kimseye zararım dokunmaz, sevdiklerimden başkasını kolay kolay üzmem, beni uzun zamandır tanıyan bir dostuma sorsanız “ha o mu, karıncayı dahi ezmez bilerek” diyecektir benim için ki gerçekten haşerata dahi zarar vermeye imtina eden bir insanım.
Ama o an, adam kağıt topladığı el arabasını önüme bıraktığı an, içimdeki kötülük birden hortladı ve bir düşünce kıymık gibi beynime saplandı
“hadi elindeki sigarayı arabanın içine at”
Bunu bana şeytanın söylediğini iddia etmeyeceğim zira şeytanın dahi aklına bu denli birşey geleceğini sanmıyorum.
“Hadi at, yanarken de otur seyret”
İlkin bu düşünceyi kafamdan kovmaya çalıştım, böylesi gaddarca birşey nasıl olmuştu da aklıma gelmişti hem, kendimi kınadım. Ama ses susmuyordu işte
“At hadi kim görecek”
Şöyle bir etrafıma baktım, gerçekten de kimsenin görmesi olası değildi, tek yapmam gereken elimdeki sigarayı kağıt dolu el arabasının içine bırakmak, bir kaç dakika sonra da yanışını “zevkle” izlemekti.
Hayır dedim kendi kendime gariban adam, tüm gün bunun için uğraştı, tövbe tövbe
“sen de garibansın” dedi içimdeki ses, “bu güne kadar kaç kere ateşe verdiler seni, kimin gıkı çıktı”
Evet hayat bana adil davranmadı dedim içimdeki sese, elime baktım, sigara yarısında
“Hadi şimdi at ve geç karşıya” dedi
Bir gün okuduğum romanlardaki bir karaktere dönüşeceğimi hayal ederdim ama bu karakterin Raskolnikov olacağı kimin aklına gelirdi.
Hayır dedim, dişimi sıktım ve arkamı dönüp hızla oradan uzaklaştım.
Bir müddet yürümüştüm ki elimi gayri ihtiyari cebime attığımda telefonumun cebimde olmadığını, dolayısıyla neden orada olduğumu hatırladım. Geri döndüm, epeyce yürümüştüm, telefoncunun sokağına girdiğimde ilk olarak o kağıtçıyı aradı gözlerim, gitmişti. Derin bir iç çektim, dükkana girip telefonumu aldım ve kafam allak bullak şekilde eve döndüm.
Bu olay beni derinden etkiledi, özellikle iki nokta var ki uykularımı kaçırıyor
Birincisi ben sandığım insan değil miyim sorusu, yani matah biri sayılmam ama bana kötülüğü dokunanlar dahil kimseye kolay kolay kötülük yapan biri değilim sanıyordum, evet yine sonuç olarak eylemi gerçekleştirip adamın arabasını ateşe vermedim ama inanın öyle bir an vardı ki yapabilirdim.
İkinci mevzu ise bu ses nereden peyda oldu ve bana ileride başka şeyler yapmamı salık verirse gene arkamı dönüp gidebilecek miyim?
Gerçek iyilik ve kötülük nerede başlıyor, nerede bitiyor bilen varsa bana da anlatsın rica ediyorum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.