- 202 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
AHLAKİ YOZLAŞMA
AHLAKİ YOZLAŞMA
A Denemeleri
Ahlaki Yozlaşma Uyuşturucu, Sahtekarlık, Osmanlıca Ve Ahlaklı Nesiller
Adam feryat ediyor. Bu mahalle dindarlığıyla bilinen, ahlaken mazbut, mutaassıp bir mahalle. Ama gel gör ki uyuşturucunun mekanı haline gelmiş. Gençler uyuşturucuya müptela oluyor ve git gide artıyor bu iptila. ‘Allah rızası için bir şey yapın’ diyor.
Bu mahallede büyük alimler yaşamış, marka insanlar. Kentin en dindar muhiti bilinir eskiden beri. Gel gör ki şimdi emniyetin uyuşturucu muhiti olarak kayıtlara geçtiği bir yer haline geldi.
Aynısı özellikleri benzer bir köy için de geçerli. Ama gel gör ki aynı durum bir çok yer için de geçerli bu günlerde. Polis kayıtları bunu belgeliyor. Dahası sürekli yapılan aramalar ve bulgular da olayı şöhretli kılıyor.
Bu durum mutaassıplıkla ahlakiliğin aynı oranda ilerlemediğini, klasik dindarlığın hayatı kuşatmaya yetmediğini gösteriyor. Demek ki daha başka şeyler gerekli. Geleneğe bağlılık anlamına gelen bir taassubi dindarlık sorunlarımızı çözmeye yetmiyor.
Dini yeniden yorumlamaya, klasik anlayışlarımızı masaya yatırmaya ihtiyacımız var. Yalnızca ferdi hayatla sınırlı olan bir dindarlık anlayışı bu gün her alanda yetersiz kalıyor, bir aile dindarlık içinde kendi hayatını sürdürürken komşu ailede yangın başlıyor, din duygusundan uzak bir yaşam kişileri her türlü kötü alışkanlığa sevk ediyor. Buna karşın komşusu olup bitene seyirci kalarak ferdi planda camiden eve, evden camiye dindarlığını sürdürüyor.
Şimdi kalkmış bütün bu olup biten arasında biz Osmanlıca tartışmalarına katılıyor, Osmanlıca okutulsun mu, okutulmasın mı, okutulacaksa zorunlu mu olsun seçmeli mi olsun yahut okullar sınıflandırılarak hangi okullarda zorunlu olsun, hangi seçmeli olsun, tartışmasına katılıyor, gençliğin bu korkunç dramına bigane kalıyoruz.
Toplumca bu dertleri önümüze koyup, kara kara düşüneceğimize yahut kara kara düşünmek yerine bir çözüm üreteceğimize biz neler yapıyoruz. Evet, onun da tartışılması lazım. Ancak bu gibi konuların toplumsal yozlaşmamızın önüne geçmek gibi projelerimizin olmamasını gerektirmez. Evet, acilen bu konularda fikir jimnastiği yapmak lazım, fikir jimnastiği yetmez, beyin fırtınası gerekir.
Bu ortamda belki de aynı sorunla birlikte eğitim sorunsalını da düşünmemiz gerekli, onun bir parçası olan Osmanlıcayı da, Kuran-ı Kerim derslerini de, dinin doğru anlaşılmasını da ahlaki nesiller yetiştirmeyi de hesaba katmamız gerekir. Çünkü bunlar bir bütünün parçasıdır.
Dahası harf devrimiyle kültürel kopukluk yaşayan millet batı kültürüne endekslenmiş, bunu sonucu da batı gençliğinin içine düştüğü ruhi bunalımları Türk gençliğinin de malı olmuştur. Dini değerlerden uzak bir nesil yetiştiren, köklerinden koparılmış bir neslin trajedisidir bu. Bir milletin geleceğinin bu şekilde bir uçurum kenarına varışının nedenlerinin iyi düşünülmesi zorunludur. Buradan kurtuluşunun reçetelerinin yazılması ve ilaçların kullanılarak tedavisinin sağlanması hayati bir davadır.
Milletçe top yekûn kurtuluşumuzun anahtarı eğitimde ve daha ahlaki ve maneviyat değerlerine bağlı bir toplum oluşturmamıza bağlıdır. Her yönüyle dini daha iyi anlayan ve dini, ahlaki değerleri yaşantı haline getiren bir toplum olabilmek, kültürsüz bir ortamdan çıkıp daha bilgili, kültürlü bir hayatı kuşanarak sorunlarımız halletme yolunda daha çok geç kalmadan gerekli, zorunlu, hatta hayati adımları atmalıyız.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 14.12.2014
YORUMLAR
İsmail hocam, yazılarınızı takip ediyorum ve büyük ölçüde beğeniyorum ve faydalanıyorum. Bu yazınızın da yüzde doksanına katılıyorum ancak benzer yazılarınızda yaptığınız gibi Atatürk, harf devrimi ve cumhuriyet gibi kavramları pek içselleştiremediğinize şahit oluyorum. Aşağıda sizin dilinizden dökülen paragrafı alıntıladım. "Dil devrimiyle mi kültürel yozlaşma başladı acaba. Bir dil devrimiyle bir milletin toptan yozlaşması dünyada görülmüş bir şey değil iken, Atatürk'e yollama yaptınız ve demek istediniz ki; bu dil devrimiyle Atatürk bu milletin mili ve manevi değerlerini bozdu, yozlaştırdı. Her şeyi dine bağlamanızı da eleştiriyorum. Din, insanca yaşamanın temel ilkeleriyle ibadetleri belirleyen bir ilahi mesajdır. Dil devrimi yaparak bu inanç sistemi insanların yüreğinden nasıl olur da yok olabilir. Bana bir örnek gösterin. Lütfen, daha başka çözümlere yönelin. Atatürk, cumhuriyet ve temel ilkeler üzerinden yozlaşmayı, batılılaşmayı öne çıkarmayın. Zira tarihi hakikatleri inkar anlamına geliyor. Haddim olmayarak bunları affınıza sığınarak yazma lüzumu hissettim. Saygılar selamlar.
"Dahası harf devrimiyle kültürel kopukluk yaşayan millet batı kültürüne endekslenmiş, bunu sonucu da batı gençliğinin içine düştüğü ruhi bunalımları Türk gençliğinin de malı olmuştur. Dini değerlerden uzak bir nesil yetiştiren, köklerinden koparılmış bir neslin trajedisidir bu. Bir milletin geleceğinin bu şekilde bir uçurum kenarına varışının nedenlerinin iyi düşünülmesi zorunludur. Buradan kurtuluşunun reçetelerinin yazılması ve ilaçların kullanılarak tedavisinin sağlanması hayati bir davadır."
ismail karaosmanoğlu
:)
valla usta,
dediklerinin çoğu doğru olsa da gözlemlediğimce,
osmanlı, ya da osmanlıca?
bu sizin hayal değil hülyanız
ve en çok da sizin mahallede elbet
ve dediğim gibi
bunu kaç kişi dillendiriyorsunuz bunca açlık işsizlik ortasında
ve tanıdıklarımın değil umrunda, diğerine terbiye yetmez zaten.
( AŞAĞIM da ki dede, ;)))) )
80'ler, içeriden yeni çıkmışım, daha çocuk belki ama onca zulüm ve işkenceler ve emin ol sizin denk gelmediğiniz hiç ve üstelik kendinizce " özgürlük" mücadelesi verirken ve üstelik hesabı sizin üstünüzden kurmuşken emperyalistler, her neyse. içerden çıktım onca yaşanmışlık, şahitlik vs. ve demez mi onca zulümun binde birinden pay almayanlar ve sözde vs. vs. diye, ben ağzıma geldiğince sövmüştüm ve karar senin elbet !
eyvallah.
ismail karaosmanoğlu
cem3453
:)) kafan nasıl da güzel
ve o neyse ben de istiyorum öğretmenim:))
eyvallah.
Değerli arkadaşım İsmail Karaosmanoğlu
Yazınızda ki serzenişlere katılmamak mümkün değil ama dedelerimizin, babalarımızın, bizim ve çocuklarımızın tabii ki de torunlarımızın yaşadıkları zaman dilimleri o kadar o kadar farklı ki
Bir eğitimci ve de yakınen tanıdığım zatı aliniz olarak somut adımlar atmalıyız
Önce fert olarak sonra yakınlarımız ve devamları şeklinde olmalı ve de sabırla çalışmalıyız
Toplumumuzda ki mozaik yapıyı göz önünde bulundurmalıyız
Velhasılı kelam bu işler o kadar basit ve kolay da değil ama ümitsiz olmamak lazım
Selamlarımla
ismail karaosmanoğlu
milletçe kurtuluşun anahtarı eğitimde ya da ahlaki ve maneviyat değerlerinde mi gerçekten yoksa toplumların ilerleyebilmesi için daha somut ve gerçekçi adımlar mı atılması gerekiyor toplumu bilgiyle donatmak elbette önemli ama dini ve ahlaki değerleri topluma dayatmak yerine bireyin özgürlüğüne ve çok sesliliğe mi odaklanmalıyız kültürel ve toplumsal sorunlar sadece manevi değerlerle mi çözülebilir yoksa daha geniş bir bakış açısıyla bilimin rehberliğinde mi ilerlemeliyiz bu görüşüm sadece bir bakış açısıdır asıl soru ise tek çözümün burada olup olmadığıdır