- 363 Okunma
- 2 Yorum
- 5 Beğeni
Yola Revan
Bir yolculuğa çıkmak istiyorum bu aralar. Ürkek ceylanlar diyarından kopup gelen kesik başlı rüzgarı da yanıma alarak. Şiirle girdiğim dinginliği şu sıralar bulamıyorum. Bir tutam yalnızlığın kitlesel bir dostluk nişanesine merhem olabileceğini artık çok daha iyi anlıyorum. Asil bir sessizliğe servet ödetebilecek bir dağlıyım sanki. Yamacına dijitalizm kundaklamış dünyanın çarkına ebrehe nin şatafatı değmiş. Noksanlıklarımı hırslarıma gemlemiş bir komplikasyonun çatırdamasını duyuyorum. Yokladım gençliğimi el vermedi zamandan. Belki de ötelerin hasretine meylin var dedi. İç çekti yaşı otuzu geçmişlerin sofrasına. Çok ileri gitmek isterdim küçük yaşlarımda. Hem de çok…
Şimdi ise otuzlarımda tutabilir miyim bayır aşağı inişi. Bilemiyorum. Tek isteğim sırtıma yüklenip geçmişi uzunca bir yola revan olmak istiyorum. Dünyadan koparılma adına bir pervasızlık gösterip nizamın çarkına demsizliğimi sokup bir lisenin disiplin cezasını almışcasına kaydımı aldırmak istiyorum buralardan. Aslına bir yol çizmek istiyorum. Modern putların çalkantılı vehimlerinden sıyrılıp, cellatlığını yaptıkları ahir demin ilkesizliğine kin kusarak, dehlizlerini dervişlerin sadaklarına çevirenlerden olmak istiyorum.
Kaçmak mı dersin. İnzivaya devirmek mi imtihan kasvetinin buhranını… Belki de başını kumların yüreğine saplayıp güneşi kendine sağır etmek…
Ne derseniz deyin…
Bu kadar insansızlığa dayanabilir mi avucuna kuş seslerini bağlayan yürekler…
Ya bu kadar şikâyetçi olup da mevsimin hoyratlığını kaybetmeyelim aman başaklarımız dökülmesin diyenlere ne demeli. Çokça insan bu yoldan geçti biliyorum. Biliyorum çokça insan da bu yoldan geçecek ve yine biliyorum çokça insan bu yolun başında. Ama işte mevsimin hoyratlığı incinmesin başaklar dökülürse…
Dökülsün başaklar, saçılsın yamalı gurbetin faniliği, eleklerinde elensinler “neme lazımcığın” savrukluğu kalsın kalburüstünde…
Koyuverin gidin artık şu dünyanın sinesindeki yamanmış arzularınızı. Çehremiz ilkesizliğin randıman almış en büyük silueti oldu. Kaba bir soysuzluğun irin kusan yabanilerinden başka bir şey değiliz artık. Bir güzel dünya bırakamadık. Gençler dedik çok değişti. Bu nesil nereye gidiyor dedik. Nereye gidecek biz ne çizdiysek oraya gidiyor. İtiraf etmeliyim ki kükreyip ötelere ayrıştırdığınız neslin akıbetine mührü, kirli dünya hesaplarınızın kurguladığı vahşi kimlikleriniz vurdu. Yol çizdiniz hedef gösterdiniz amma ruh üfleyemediniz. Kazanın dediniz doldurun dediniz yarışın, ezin, savaşın dediniz. Ama kaybedince kenara çekilip heybenize yeni yıldızlar takip göğün beyazlığına gidin demediniz. Her kuşak bir sonrakine taş atmakta buldu kendi tarlalarının kıymıklı taşlıklarını temizlemeyi…
Heybesine taş doldurmak kalan ruhum gitmesin de ne yapsın ey ötesine dervişin ayak izlerini gösteren kutsal incinmişliğim.