Güncel
Her zaman vardı da benim dikkatimi yeni mi çekti bilemiyorum...
Son günlerde medyada ve de şiir sitesinde; sıkça hukuka yönelik eleştiri içeren söyleşi, yazı ve şiirler var...
Haklılık payı var mı? Vardır elbet... Her birimin güncellenmesi gereken, değişim dönüşüm gerektiren işlevleri olacaktır...Görülen aksaklıklar dile getirilecek ki düzeltilebilsin.. Kurumların amacı insanlığa ve insana hizmettir...Bunu yaparken Allah rızası, kul hakkı, insani değerler, meslek etiği vs ile de zenginleştirilir...Fakat yapılan eleştiriler eğer yapıcı değil yıkıcı, karalayıcı, içini-dışını, ince ayarlarını iyice bilmeden; ağız dolusu yapılırsa, iş çığırından çıkar... Yapıcı eleştirilerin asil sesi duyulamaz olur...
İşte bu son günlerde yaşadıklarımız, duyup izlediklerimiz de tam bu noktada...
’’Baklava çalan çocuk suçlu, ülkeyi çalıp kılıfına uyduran serbest’’ diyen sesler yükseliyor... Yargı kurumu ve de yargı mensupları ağır eleştirilere maruz kalıyor...
Suç suçtur...Baklava çalan da, ülkeyi çalan da suç işlemiştir... Suçun ağırlığına göre yaptırımı vardır...Kanunda boşluklar da var elbet...Suçu işleyip kılıfına uyduranın görgü tanığı yoksa suçu ispat edilemeyene hukuk ceza veremez... Verse eleştirilir... Enteresandır, vermese de eleştirilir... Kararda iyi hal indirimi; yapılsa eleştirilir, yapılmasa yine eleştirilir..vs vs...
Toplumsal olaylarda ise, insanlar kendi acıları ile yanıp tutuşurken, medya mensupları mikrofon uzatır...Yangındakiler ’’şöyle şöyle söyleyerek ağladı’’, der... ’’Kendince’’ araştırmalar yapar...
Yine ’kendince’’ duyarlı insanlarımız; ekrana kilitlenir, ağıtlar yakar... Yanandan daha fazla yandıklarını mı iddia ederler acaba?
Halbuki ateş düştüğü yeri yakmıştır zaten, bize sadece ders almak düşer...
Haber değeri yoktur bu ağıt çeşitleri gösteriminin, dedikoduya dönüşmüştür artık...
Devletin bu işlere bakan hakimi, savcısı, polisi, askeri vardır zaten ve görevlerini yapacaklardır...Bu adalet erlerinin, insanca merhamet edebilme lüksü dahi yoktur. Olaya topyekûn bakmak zorundadırlar... Yürekleri, bilekleri ile olayların içine dalarlar...Elbette yetkileri ölçüsünce...
Fakat ne hikmettir ki ekran başındakiler yine asarlar, keserler, küfür basarlar. ’’Buyur sen yap’’ desen, eminim kalakalırlar...
Öncelikle:
*Haber programları, bu ülkenin her yaş ve eğitim seviyesine ulaşacağı bilinciyle, etik haber kurallarına uygun hazırlanmalıdır
*Her meslek grubu, işini hakkaniyetle icra ederken kendi alanında sabit kalabilmeli...
*Vatandaşımız, kulaktan dolma bilgi ile hakimden çok hakim, öğretmenden çok öğretmen, doktordan çok doktor olmaktan vaz geçmeli...
Yani herkes kendi işine odaklanmalı ki, havanda su dövülmesin...
YORUMLAR
Yargı toplumun can damarlarındandır. Tarafsız güçlü bir destekle ayakta kalır...Eğitimin hakkıyla verilemediği yerde yüksek sesler iç dünyasını döker ortaya...Aldı der çarptı der iç yüzünü bilmeden, toplumdaki nüfuzunu kullanır ya da kullanacağını zannederek yaptırımlara girişebilir, nüfuzu ile bir şeyler yaptı sayar kendini, toplumda değer bulmak adınadır belki de çırpınışları...Olayların ve söylemlerin iç yüzünü bilemem. Bizzat şahit olmadıklarım haber değil, dedikodu hükmündedir şahsım için...
Hiç bir hakim savcının birilerinin 3-5 kuruşuna tenezzül edeceklerini sanmıyorum...Hasbelkader olsa dahi ilgili merciler gerekeni yapacaklardır...Bu söylemler küçük dünyaların yansımasıdır diyorum sadece ve geçiyorum
*para ile savcı değiştirme????
Adli işlemleri başlatan 1 nöbetçi veya müracaat savcısı bulunur zaten
dilekçeyi, olayı delilleriyle alan savcısına iletir,
alan savcısı detaylı inceleme ile duruma ve delillere istinaden mahkemeye sevki için nöbetçi hakime gönderir
nöbetçi hakim delilleri karar için yeterli görürse davayı mahkemeye taşır
mahkemelerde ise duruşma savcısı ve hakimi bulunur
mahkeme sonucunu infaz savcısı takip eder....
1 davada otomatikman 4 savcı 2 hakim el değiştirir.
Allah ne mahkeme ne hastane kapısına muhtaç etmesin düşene yardım etsin ehil ellere denk getirsin...çünkü her ikisi de insanlığımızı sorgulatan ağır mekanlardır özellikle adliye hassas denge gerektiren her iki taraf için de aynı anda mutlu son denilemeyen yer...
Yargıya güven kaçtı ülkemizde, unuttum. Sahi yazdıklarınıza siz inanıyor musunuz efendim? Bana paradan haber ver sana yargı satın alayım modunda ülkemiz. Militan yargı söylevleri, torpilli atamalar, savcı değiştirmeler, suç olmayan konularda suç uydurmalar, ali veli oyunu içinde anayasayı değiştirmeye çalışmalar... Kukla oyunu tiyatro sahnesi gibi yargı camiası.. Görünen köy size sisler ardından mı görülüyor.
Savunduğunuz yargı camiası içinde yargılanmanızı istesem herhangi bir konuda savcısına yargıcına ne kadar güveniyorsunuz? Lehinize veya aleyhinize verilecek bir kararda, evet doğru karar verildi diyebilecek kapasite kaç kişide var?
Saygılarımla efendim.