- 124 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Hayatın Akışı: Nehir Misali Bir Yolculuk
Hayatı bir nehir gibi düşündüğümüzde, her kıvrım ve her dalga insan yaşamının sonsuz devinimini yansıtır. Bir nehir, kaynağından denize dökülene kadar durmaksızın akar, tıpkı insanın doğumdan ölüme dek devam eden süreci gibi. Ancak bu yolculuk, sadece dışsal bir akış değil, aynı zamanda içsel derinleşmenin ve olgunlaşmanın hikâyesidir.
Dağın zirvesinden doğan su damlalarını hayal et. Henüz yeryüzüne ilk kez dokunur; taze, saf ve berraktır. Çocukluk da bu saf başlangıca benzer. İlk nefes, ilk adım, dünyaya atılan ilk bakış… Her şey yenidir, keşfedilmeyi bekleyen bilinmeyenlerle doludur. Çocuğun dünyayı keşfetme arayışı, bir nehrin kayalıklar arasında kendine yol bulması gibi kesintisizdir. Bu dönem, insanın en savunmasız ama bir o kadar da en canlı olduğu evredir. Her deneyim ve karşılaşma, kişiliğin yapı taşlarını oluşturur. Saf coşku ile başlayan bu ilk akış, her şeyin ne kadar güzel başladığını hatırlatır.
Zamanla nehir genişler, derinleşir ve güçlenir. Yetişkinlik dönemi, insanın hem kendini hem de çevresini beslediği, derinleştiği ve anlam aradığı evredir. Tıpkı bir nehrin geçtiği toprakları bereketlendirmesi gibi, yetişkinlik de en verimli dönemdir. İş, aile, dostluklar… Hayatın karmaşık yapısı içinde birey yolculuğuna devam eder. Nehir gibi akıntı bazen taşkın, bazen durgundur, ama her durumda kazanımlar, tıpkı kıyıya vuran dalgalar gibi geri döner.
Zamanla nehir dinginleşir. Bu, yaşlanmanın getirdiği bir durgunluk değil, içsel bir zenginleşmedir. Nehir denize yaklaştıkça, insan da içsel huzura ve anlam arayışına yönelir. Artık hedef, dışsal başarı değil, içsel derinleşme ve bilgeliktir. Jung’un dediği gibi, yaş ilerledikçe insan, ruhunun derinliklerine inmeye başlar. Nehir, denize kavuşmadan önce yolculuğuna bir an bakar, hatıralarıyla durulur. Bilir ki bu yolculuk, hem başlangıç hem de bir devinimin parçasıdır.
Frankl’ın vurguladığı gibi, insan hayatının sonuna doğru derin bir anlam arayışına girer. Nehir, denize kavuşmadan önce taşıdığı bütün duyguları gözden geçirir. "Bu yolculuk bana ne kattı?" sorusuyla içsel bir sorgulama başlar. Ve nehir, sonunda kendini denize teslim eder; bu, bir son değil, sonsuzluğa açılan bir kapıdır.
Aslında hayatın nehir gibi coşup sonra dinginleşmesi, azalma değil bilgelik ve farkındalık yolculuğudur. Nehir, her bir damlasıyla dünyaya katkıda bulunur; tıpkı insanın, her anıyla hayatı anlamlandırması gibi.
Aile Danışmanı Selda İyiekmekci (Erdoğan)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.