4
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
473
Okunma
Hayat bir sınavdır derler; ne kadar doğru bir benzetme, bir o kadar da düşündürücü. Sınavlar, bir insanın çalışıp didinmesine rağmen düşük not aldığı zamanlardaki o hayal kırıklığını hatırlatır. Hepimiz bir noktada çok çalıştığımız halde karşılığını alamadığımız anlar yaşamışızdır. Emeğimizin boşa gitmiş gibi göründüğü, çabalarımızın karşılıksız kaldığı anlar… Kendimizi ifade etmek için ter dökeriz, içimizdekini anlatmaya çalışırız ama karşımızdakiler anlamaz, anlayamaz ya da anlamak istemez. İşte o anlarda, başarısızlık duygusu bizi sarar; sınav kağıdındaki yanlış cevaplar gibi hayat da yanlış anlaşılmalarla dolu görünür.
Hayatta kendini ifade etmek herkes için kolay değildir. Bazıları konuşur, anlatır ve hiçbir zorluk çekmez. Kimileri ise kendini anlatmaya çalışırken kelimeler arasında kaybolur. İçinde taşıdığı duyguları dışarı vurmak yerine, susmayı ve hatta ağlamayı tercih eder. Çünkü ağlamak bir savunma mekanizmasıdır; belki de insanların kalbine dokunmanın bir yolu. Ağlayan birini gördüğümüzde, vicdanımız harekete geçer. İronik olan ise, vicdanlı bir insanın, vicdansızlara bile merhamet edebilmesidir. Merhamet, insana ait bir zaaf mı, yoksa en büyük gücümüz mü? Belki de ikisi birden.
Ancak bu dünyada vicdanını kaybetmiş ve bunu ustaca gizleyen insanlar da var. Gerçeği eğip bükerek kendilerini masum gösteren, merhametten nasibini almamış kişiler… Yine de, bu kişiler bile bazen başkalarının merhametinden faydalanır. Bu, yaşamın acımasız bir paradoksu değil de nedir?
Tıpkı sınavlarda olduğu gibi hayatta da aynı hataları tekrar edip dururuz. Başarıyı yalnızca çok çalışmakla elde edebileceğimizi düşünürüz. Oysa başarıya giden yol, sadece çok çalışmaktan değil, doğru çalışmaktan geçer. Verimli çalışmak, akıllı stratejiler geliştirmek, hem sınavlarda hem de hayatta bizi bir adım öne taşır. Gerçek dünyada, sadece çalışarak zengin olunmaz; aklını kullanan, fırsatları değerlendiren, başkalarının emeğinden faydalanan kişiler başarıyı ve zenginliği daha kolay elde eder. Bu, çalışma etiğiyle ilgili bir sorun gibi görünebilir, ama hayatın sistemini anlamadan başarılı olamayız.
Öyleyse, hayatı bir sınav olarak görüp ona çalışmalı mıyız? Sınavı öğrenmeliyiz; nasıl işlediğini, hangi sorulara nasıl yaklaşmamız gerektiğini bilmeliyiz. Sadece çalışmak yetmez, doğru yolu izlemeyi de öğrenmeliyiz. Hayatın sınavına hazırlanmak, bazen kitaplara gömülmek yerine, hayattan ders almakla mümkündür. Ve işte o zaman, hem sınavlardan hem de hayattan başarıyla geçeriz.