- 408 Okunma
- 4 Yorum
- 7 Beğeni
Sınavlar ve hayatın dersleri
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayat bir sınavdır derler; ne kadar doğru bir benzetme, bir o kadar da düşündürücü. Sınavlar, bir insanın çalışıp didinmesine rağmen düşük not aldığı zamanlardaki o hayal kırıklığını hatırlatır. Hepimiz bir noktada çok çalıştığımız halde karşılığını alamadığımız anlar yaşamışızdır. Emeğimizin boşa gitmiş gibi göründüğü, çabalarımızın karşılıksız kaldığı anlar… Kendimizi ifade etmek için ter dökeriz, içimizdekini anlatmaya çalışırız ama karşımızdakiler anlamaz, anlayamaz ya da anlamak istemez. İşte o anlarda, başarısızlık duygusu bizi sarar; sınav kağıdındaki yanlış cevaplar gibi hayat da yanlış anlaşılmalarla dolu görünür.
Hayatta kendini ifade etmek herkes için kolay değildir. Bazıları konuşur, anlatır ve hiçbir zorluk çekmez. Kimileri ise kendini anlatmaya çalışırken kelimeler arasında kaybolur. İçinde taşıdığı duyguları dışarı vurmak yerine, susmayı ve hatta ağlamayı tercih eder. Çünkü ağlamak bir savunma mekanizmasıdır; belki de insanların kalbine dokunmanın bir yolu. Ağlayan birini gördüğümüzde, vicdanımız harekete geçer. İronik olan ise, vicdanlı bir insanın, vicdansızlara bile merhamet edebilmesidir. Merhamet, insana ait bir zaaf mı, yoksa en büyük gücümüz mü? Belki de ikisi birden.
Ancak bu dünyada vicdanını kaybetmiş ve bunu ustaca gizleyen insanlar da var. Gerçeği eğip bükerek kendilerini masum gösteren, merhametten nasibini almamış kişiler… Yine de, bu kişiler bile bazen başkalarının merhametinden faydalanır. Bu, yaşamın acımasız bir paradoksu değil de nedir?
Tıpkı sınavlarda olduğu gibi hayatta da aynı hataları tekrar edip dururuz. Başarıyı yalnızca çok çalışmakla elde edebileceğimizi düşünürüz. Oysa başarıya giden yol, sadece çok çalışmaktan değil, doğru çalışmaktan geçer. Verimli çalışmak, akıllı stratejiler geliştirmek, hem sınavlarda hem de hayatta bizi bir adım öne taşır. Gerçek dünyada, sadece çalışarak zengin olunmaz; aklını kullanan, fırsatları değerlendiren, başkalarının emeğinden faydalanan kişiler başarıyı ve zenginliği daha kolay elde eder. Bu, çalışma etiğiyle ilgili bir sorun gibi görünebilir, ama hayatın sistemini anlamadan başarılı olamayız.
Öyleyse, hayatı bir sınav olarak görüp ona çalışmalı mıyız? Sınavı öğrenmeliyiz; nasıl işlediğini, hangi sorulara nasıl yaklaşmamız gerektiğini bilmeliyiz. Sadece çalışmak yetmez, doğru yolu izlemeyi de öğrenmeliyiz. Hayatın sınavına hazırlanmak, bazen kitaplara gömülmek yerine, hayattan ders almakla mümkündür. Ve işte o zaman, hem sınavlardan hem de hayattan başarıyla geçeriz.
YORUMLAR
bir kitapta okumuştum ne güzel ifade ediyordu..
Şu dar-ı dünya bir meydan-ı imtihandır..
ve bir kısım insanlar şöyle diyeceklerdir..(belki de hepimiz aynı şeyleri söyleyeceğiz.)
"Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik.
O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik.
Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti.
Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider."
bu vesileyle sizi ve bu güzel yazınızı tebrik ediyorum..
selam ve saygılar..
aysemujgan
Efendim dakika dakika zamanın tamamı sınav Allah'ımızın verdiği ömrü boşuna değil hoşuna gidecek şekil yaşarsak sınavı kazanırız Dünyada ne kadar zalim ne kadar mazlum geldiyse sınav için geldim Allah'ımız bir sınav başlatmış ve sınav kitabı göndermiş Hazreti Kur'an sınav kitabında zalimlerin zamanda kaybettik lerini kaydetmiş lut nemrut calut takyanus firavun biraz dünyada Avun efendim bunlar kaybeden zalimler burada sınava çalışsan mülakatta kaybedersin sınavdan sonra kendini kaybedersin en büyük sınav uygula 5 şartı boş çıkmasın tartı Tebrikler
hayat bir sınavdır dediler gönlümüze ince ince işleyen bir benzetme bir o kadar da kalbi düşüncelere salan bir mecaz... sınavlar tıpkı çorak toprakta ekin bekleyen köylünün hevesini hatırlatır bana nice zaman sabrıyla ekip biçtiğimiz halde yağmur nasip olmazsa hüsran kaçınılmaz olur. ne zaman ki elimizden geleni yapıp karşılık göremediğimiz o an gelir işte o zaman gönlümüzde bir hayal kırıklığı tomurcuklanır. hepimiz bir noktada umutla ektiğimiz tarlalardan ellerimiz boş dönmedik mi? emeğimizin heba olduğu gönlümüzden kopup gelen sevdaların yankısız kaldığı günler... tıpkı derin bir uçuruma atılan çağrılar gibi kalpten çıkan kelimelerimiz sessizlikle boğulur.
insanın kendini ifade etmesi her zaman o kadar kolay değildir. kimi kelimelere hükmeder onları tıpkı bir meddah gibi dillendirir; kimisi ise harflerin ırmağında boğulur nice hevesle yüklü gemiler batırır. gönlünde biriken hisleri dile getirmek yerine susmayı yeğler bazen. çünkü susmak da bir çığlıktır bazen en derin duygular gözlerden dökülen yaşlarla yankısını bulur. bir insan ağladığında sanki bir merhamet nehri akar kalbimize. ah o merhamet kimi zaman bizi bile yutacak kadar güçlüdür. vicdanlı olan bazen vicdansızın bile yüreğine dokunur. merhamet nedir ki? bir zaaf mı yoksa insanın en büyük kudreti mi? belki de her ikisi birden...
not: bu arada sınavına girip başarıyla sonuçlananlar...
-turizm ve otel işletmeciliği (inönü ünv)
-türk dili ve edebiyatı (inönü ünv)
-eski çağ dilleri/ hititoloji (ist üni)
-tarih (ist üni)
-sosyal hizmetler (ankara üni) devam ediyor...