- 138 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
Kabul
"Ben kompleksli değilim!"
Tam da burada başlıyor komplekslerimiz. Kendimizi aklama çabasına girdiğimiz, bir başkasının, ayırdına vararak dillendirdiği vakitlerde girdiğimiz inkâr etme çabamızla… iç düzenimizin bozulduğunu hissettiğimiz o anda ve "Ben kompleksli değilim." dediğimiz zamanda.
Hepimiz biraz kompleksliyiz. Ne acıdır ki bu bir gerçek. Söz ettiğim, belli bir jenerasyon değil, insanlığın bütünü. Hayatımızın belli dönemlerinde hissettiğimiz kötü duygular, bilinçaltımızda yuva yapıp sinsice gününü bekler. Zamanı geldiğinde, elinde bir halay mendiliyle hiç yeri ve zamanı değilken pistte boy gösterir, işte kompleks bu. Hangimiz yaşamadık ki o kötü duyguları? Hangimiz edinmedik hayatımızın belli zamanlarında kötü tecrübeler?
Komplekslerimiz baş göstermeye başladığında ve hâlâ kendimizi birey olarak tanımlayamamışsak, hâlâ içimizdeki asıl bizle ve karanlık yanımızla tanışamamış ve barış sağlayamamışsak, altından kalkması güç olan sorunlarla yüzleşmemiz kaçınılmaz olabilir.
Başlarda yutkunan ve sinir nöbetleri geçiren birey, zamanla, bir türlü uyumlanamadığı toplum, aile, sosyal çevresinde “sinirli ve asabi” olarak tanımlanabiliyor. Bir özrü olmadığı gibi komplekslerimizin bir tedavisi de ne yazık ki yok.
İçimizdeki o canavarı ancak kabul ettiğimizde baş edebileceğimize ve olur da yönetebilirsek uyumlanabileceğimize inanıyorum. Kabul ve kontrol…
Günümüzde bazı duygu tepkimelerine “sinir hastalığı” diye tanımlar koyan bireyler de ne yazık ki mevcut. Bunlar, komplekslerinin farkında olmayan bireyler kadar farkındalık sahibi olmayan diğer bireyler olarak yer alıyor hayatın içinde.
Hepimizin hayatında bizi aşağı çeken, dibe çeken, enerjimizi sömürürken kendimizi kötü hissettiren bir başkası ne yazık ki var. Kötü duygular hissettiğimiz bu insanlara karşı bir sorunumuz olmamasına rağmen sürekli ve daima aynı olumsuzlukları yaşıyorsak, bu noktada durup kendimizi sorgulamamız ve bu kötü duyguları edindiğimiz zamanlara yolculuk yaparak, sorun yaşadığımız kişinin bize bu duyguyu kazandıran kişi olmadığına kendimizi ikna etmemiz gerekir. Söz konusu sorun direkt karşı tarafın yaşattığı bir rahatsızlık hissiyse, işte orada durup düşünmeli.
Bize iyi gelmeyen hiç kimse için sırtımızda sancılı yükler ve yorucu duygular taşımamamız gerekir. Geçmiş acıları geçmişte, günümüz sorunlarını dakikasında indirmeliyiz omuzlarımızdan.
Birey olarak, bu ve bunun gibi kararları muhtemelen yaşımızın getirdiği belli başlı olgunluklar veya adına olgunluk dediğimiz tecrübelerle alıyoruz. Bazı zamanlarda bunun değişkenlik gösterdiğine de tanıklık ettiğimi söyleyebilirim. Yani birey yaş olarak ne kadar büyümüş olursa olsun, kendi yolculuğuna çıkmamışsa, birilerinin veya bir şeylerin içinde hapsettiği yerlerde gezinebiliyor.
Anını ve kendi yolculuğunu deneyimlemeyen birey, komplekslerle yaşamaya mahkûmdur. Buna inanıyorum. Çünkü hepimiz biliyoruz ki insan, duygularını ifade edebilen tek varlıktır. Duygularını bu kadar büyük bir incelik ve zerafetle ifade edebilen bir canlının, iç dünyasındaki dengenin bozulmasına göz göre göre izin vermesi ne acı!
Yüreğimize yük olan duygularla hayatımızı idame ettirebilmemiz elbette mümkün. Kaldı ki bu bir seçim. Fakat hiç kimsenin bile isteye sırtında kamburlarla yaşamak isteyeceğini zannetmiyorum. Bir düşünürün de dediği gibi, bedenimizin üst katını ömür boyu işgal edecek ve karşılığında bize kuruş para ödemeyecek hiç kimseye kiraya vermememiz gerekir.
YORUMLAR
her düğüm, çözülmekten değil, daha sıkı sarılmaktan korkar; ben ise çözülemem, çünkü karmaşam yalnızca kendi içimde düğümlenir
çünkü düğümlerim dışa değil, içime atılır; her çözülme çabası beni daha da içime sarar. bu yüzden, ben karmaşıklığımla var olurum. ve ben kompleksliyim maalesef…
Zeynep Perçin
Varlığından haberdar olmamız bile bir çeşit farkındalıktır.
Sizi bu sebepten kutluyorum. Saygılarımla…