- 298 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Dünyanın İki Yüzlülüğü-Afrika'nın Acısı Üzerine Kurulan Refah
Dünyanın iki yüzlülüğünü anlamak, özellikle Batı’nın refahının Afrika’nın acısı ve gözyaşı üzerine nasıl inşa edildiğini görmek için tarihe, sosyoekonomik dinamiklere ve güncel olaylara bakmak önemlidir. Bu bağlamda, Amerikalı bir arkadaşımın Afrika’da doktora saha çalışması sırasında "Batı’nın refahı bu insanların acısı ve gözyaşı üzerine inşa edilmiş," diyerek hayatına son vermesi, bu acı gerçeğin trajik bir hatırlatıcısıdır.
Koloniyalizm, Batı ülkelerinin Afrika’yı sömürerek zenginleşmesinin temelini oluşturur. 19. yüzyılın sonlarından itibaren, Avrupa ülkeleri Afrika kıtasını aralarında paylaştılar ve doğal kaynaklarını sömürmeye başladılar. Bu süreçte yerel halklar köleleştirildi, kültürel değerleri yok sayıldı ve kaynakları çalındı. Kolonyal yönetimler, Afrika’nın zengin maden yataklarını, tarım alanlarını ve diğer doğal kaynaklarını kendi sanayilerini beslemek için kullandılar.
Köle ticareti, Afrika’nın acılarının en büyük sembollerinden biridir. Milyonlarca Afrikalı, köle gemileriyle Amerika’ya taşındı ve burada insanlık dışı koşullarda çalıştırıldı. Bu ticaret, Batı’nın ekonomik kalkınmasına büyük katkı sağlarken, Afrika toplumlarının sosyal dokusunu bozdu ve geri dönüşü olmayan yaralar açtı.
Günümüzde, Afrika’daki ekonomik sömürü, çokuluslu şirketler aracılığıyla devam etmektedir. Bu şirketler, Afrika’nın zengin doğal kaynaklarını düşük maliyetlerle çıkararak Batı pazarlarına sunar. Özellikle madenler, petrol ve tarım ürünleri gibi stratejik kaynaklar, Afrika’nın ekonomik kalkınmasını engelleyen dış bağımlılığın bir parçası haline gelmiştir.
Afrika ülkeleri, borç krizleri ve Uluslararası Para Fonu (IMF) politikaları nedeniyle ekonomik bağımsızlıklarını yitirmiş durumdadır. IMF ve Dünya Bankası’nın dayattığı yapısal uyum programları, sosyal harcamaların kısılmasına, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerin yetersiz hale gelmesine neden olmuştur. Bu durum, Afrika halklarının yoksulluğunu derinleştirirken, Batı’nın ekonomik çıkarlarını korumuştur.
Afrika’da eğitim ve sağlık hizmetleri, Batı’ya kıyasla çok daha düşük seviyededir. Kolonyal dönemden miras kalan eğitim sistemleri, Afrika’nın kültürel değerlerini değil, Batı’nın değerlerini öğretmeyi amaçlamıştır. Sağlık hizmetleri ise, Batı’nın ilaç endüstrisi tarafından yönlendirilmiş ve yerel halkın sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmıştır.
Koloniyalizm ve modern sömürü, Afrika’nın kültürel kimliğini de hedef almıştır. Yerel diller, gelenekler ve inançlar, Batı’nın kültürel değerleriyle değiştirilmiştir. Bu süreç, Afrika toplumlarının kendi kimliklerini kaybetmelerine ve kültürel asimilasyona uğramalarına neden olmuştur.
Afrika’nın doğal kaynakları, Batı’nın sanayi devriminin yakıtı olmuştur. Madenler, ormanlar ve su kaynakları, sürdürülemez bir şekilde kullanılarak çevresel tahribata yol açmıştır. Bu durum, Afrika’nın ekosistemini bozmuş ve yerel halkların geçim kaynaklarını tehdit etmiştir.
Afrika, iklim değişikliğinin en fazla etkilediği bölgelerden biridir, ancak en az sorumluluğu olan kıtadır. Batı’nın sanayileşme süreci ve fosil yakıt kullanımı, iklim değişikliğine neden olurken, Afrika bu değişikliklerin etkileriyle başa çıkmak zorunda kalmıştır. Kuraklıklar, seller ve diğer iklim olayları, Afrika’nın tarım ve su kaynaklarını olumsuz etkilemiş ve yoksulluğu artırmıştır.
Batı’nın Afrika’ya müdahalesi, siyasi istikrarsızlık ve çatışmaların temel nedenlerinden biridir. Soğuk Savaş döneminde, Batı ve Sovyetler Birliği, Afrika’daki ülkeleri kendi yanlarına çekmek için müdahalelerde bulunmuş ve yerel çatışmaları körüklemiştir. Bu süreçte, Afrika halkları büyük acılar çekmiş ve ülkeler siyasi istikrarsızlığa sürüklenmiştir.
Afrika’da insan hakları ihlalleri yaygındır ve bu durum, Batı’nın desteklediği hükümetler ve silahlı gruplar tarafından da gerçekleştirilmiştir. Batı’nın ekonomik ve stratejik çıkarları, insan hakları ihlallerine göz yumulmasına ve hatta desteklenmesine neden olmuştur. Bu durum, Afrika halklarının acılarını ve adaletsizlikleri artırmıştır.
Afrika’nın ekonomik bağımsızlığını kazanması için adil ticaret politikalarının uygulanması gereklidir. Çokuluslu şirketlerin faaliyetlerinin denetlenmesi, yerel ekonomilerin güçlendirilmesi ve borç yükünün hafifletilmesi, Afrika’nın kalkınmasına katkı sağlayabilir.
Eğitim ve sağlık hizmetlerinde yapılacak reformlar, Afrika’nın kalkınmasında önemli bir rol oynayacaktır. Yerel kültürel değerlere dayalı eğitim sistemleri, Afrika’nın kendi kimliğini korumasına ve güçlenmesine yardımcı olabilir. Sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, Afrika halklarının yaşam kalitesini artıracaktır.
Afrika’nın doğal kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve çevre koruma politikalarının uygulanması, ekosistemin korunmasına ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakılmasına yardımcı olacaktır. İklim değişikliğiyle mücadele ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım, Afrika’nın çevresel sorunlarını hafifletebilir.
Afrika’da insan haklarının korunması ve siyasi istikrarın sağlanması, Batı’nın sorumluluğu altındadır. Adil ve demokratik yönetimlerin desteklenmesi, yerel çatışmaların çözülmesi ve insan haklarına saygı gösterilmesi, Afrika halklarının refahını artıracaktır.
Bu makale, dünyanın iki yüzlülüğünü ve Afrika’nın acıları üzerine inşa edilen Batı refahını anlamak için kapsamlı bir bakış sunar. Afrika’da doktora çalışması yaparken bu gerçekleri fark eden ve hayatına son veren Amerikalı arkadaşımın trajedisi, bu adaletsizlikleri daha derinlemesine anlamamız gerektiğini hatırlatır. Bu makale, sadece geçmişteki ve günümüzdeki adaletsizlikleri ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda gelecekte daha adil ve sürdürülebilir bir dünya için atılması gereken adımları da detaylandırır.
Bahadır Hataylı/08.08.2024/04.00/Sancaktepe/İST
YORUMLAR
bu yazı için sol söylemi ıskalamamak lazım yazar,
nice uygarlık sömürülürken yazan ve uyaranlar hep onlarken üstelik.
ve gelsek ülkemize keşke,
bakın onlarca yerde yeni maden sahası ruhsatları
,
yaşayanı ve kurdu kuşuna rağmen...
alanları emperyalist ve onların işbirlikçileri.
utanıyorum da bir yandan size burada da aynı demelerden, ama...
eyvallah.