- 528 Okunma
- 9 Yorum
- 9 Beğeni
Bir ayakkabı , bir hayat
Soğuk bir kış günü, yerlerde yirmi cm kar.
Bölgede okul olmadığı için; devlet, parasız yatılı bölge ilköğretim okulu açmıştı. Üçyüz öğrenci kapasiteli.
Kar serpiştirmeye başlamıştı ve fırtına.
Ayaklarımız ıslanınca, devlerin bana verdiği konduranın da dikişleri patlamaya başladı.
Kar yağışı hızlandıkça, ayakkabının söküğü de hızlandı.
Ve, nihayet beklediğim o büyük gün gelmişti. Ayakkabının üstü tabanından ayrıldı.
Okul inşaatı henüz bitmiş, eğitim ve öğretimin ikinci yılındaydı.
Bir arkadaşımla çöplüklerin kenarlarını arayıp, bir karış boyunda iki parça bağlama teli ve bir tane sekislik çivi bulduk. Sanki tel değil de hazine bulmuştuk. Dünyalar benim olmuştu. Ayakkabının sağından ve solundan ikişer tane delik açtık. Bir saraç maharetiyle tabanı üstüyle tutuşturduk.
Sıfır bir ayakkabıya sahip olmuştum. Ayak tabanım yere basmayacak ve üstü kapalı olacaktı. Kenarlardan su ve kar alsa da canı cehenneme.
Meğer ki o zama patlayan sadece ayakkabımın dikişleri değil hayatımın dikişleriymiş.
İlkokula başlama yaşından küçük olduğum o zaman anlayamamıştım.
Aradan yarım asır geçti. Yüreğimin buzları erimediği için ayaklarım hâlâ üşüŕ.
YORUMLAR
Suphi sekü
Bizim kusağın kaderi.
Ama şimdi tatlı anılar olarak hatırlıyoruz.
Tıbkı rüya gibi.
Bu anılar imanımızı ve teslimiyetimizi güçlendiriyor.
Yorum ve desteğiniz için çok teşekkür ederim
hocam
hayat tecrubesı insan ne yasarsa yasasın
aldıkları verdikleri
ve hamd şükür
zillet ve kisve kibir..
mahcubıyetın dunyasında zorluklara karsı hakıkat ile hayat mucadelesi..
komsu ve aile kavramı paylasmak paylastıkca sofranın huzuru
gönüle yakılan saygınlık ve tarihlerımızde kaybolan varlıhımız .. şimdi özgürce saygısızlık . diz boyu karamsaarlık.. vesselam ,
hece_taslari tarafından 28.9.2024 15:31:58 zamanında düzenlenmiştir.
Suphi sekü
Her şeyin özeti. Devasa bir cümle, devasa bir yorum.
Çok teşekür ederim
Saygılarımla efendim
hece_taslari
saygılarımı hurmetlerımı sunarım..
Kalemim iki santim kadar küçülmüştü. Yerden bir tane bitmiş tükenmez kalem buldum. Kalemimi ona sapladım ve bir kaç gün idare ettim.
Hiç kimseden hiç bir şey almamak mizacına var.
Kalemimi kimseye de göstermemeye çalışıyordum. Sonra bir arkadaşım farketti ve bana ödünç olsun diye iki tane kurşunkalem aldı. Ödünç değildi tabi. sadece ben değildim. Öğrencilerin yarısı böyleydi. Yoksulluk, çaresizlik.
Ama o zaman narinler hunharca öldürülüyordu. Özür dileyerek söylüyorum. Çöplüklerde yeni doğan bebekleri toplamıyorduk. Bu cennet gibi ülkeyi ne hale getirdiler böyle.
Şimdi hastalıklı ruhlarla şizofren bir topluma dönüştürüldük.
(((Bir milletten maneviyatını aldığın, çaldığın zaman, yerini başka bir şeyle doldurmadığın zaman, halk mutlaka o boşluğu doldurur)))
O zor günleri yazmam, çektiğim acıdan değil duyduğüm özlemdendir.
Çok teşekür ederim
Hürmetlerimle
Bir umuttula yaşamak
Acı kime neye göre biz her halimize şükreden insanlardık, komşuya akrabaya itibar güven vardı gece yarısına kadar oynayan kardeşlerimiz rahattı korkumuz yoktu.. evet mazi ye Özlem taşıyoruz kiminin yazısı kiminin şiiri alıp götürüyor bizi nemli gözlerimizi..
Yüreğiniz dert keder görmesin..
Eski kışlar yağan karlar altında diz boyu okula gittiğim günler aklıma geldi, (servis yoktu belki vardı ama bize yoktu) köyden ilk geldiğimiz sene çizme ile (kara çizme) yokluk çaresizlik.. sahip olduğumuz en ufak bir şeyle mutlu olabiliyorduk entaremiz pazen den kazağımız örgüden mutluyduk yokluğa rağmen kıymet bilen nesildik.
Şimdi her şey bol memnuniyet yok mutkuszluk çok..
Geçmişe gittim yüreğinize sağlık efendim sevgiliye kalın
.
Suphi sekü
İnternete erişemediğimden bir daha yazmayacağım. Ordan okurmusunuz.
Teşekkür ederim
size varana dek kimler o yoksulluğu çekmedi ki usta
ve şimdi hepsi ATA'ya duacı ve örneğin Pamukpınar'lı o değerli öğretmen ve yazarlar ve bildiklerinden muhtemel " muhteşem" padisah dediklerinin *okunda inci anlayan kişiler olduklarını Cumhuriyetten önce...
eyvallah.
Suphi sekü
Çok teşekür ederim
Saygılarımla efendim
cem3453
cevap öyle değerli ki usta
sapı olup ta saz sananlara kendini .....
ama utanmayı da unuttular belli,
değil balta ................................... sanmalarda....
nice saygıyla.
cem3453
cevap öyle değerli ki usta
sapı olup ta saz sananlara kendini .....
ama utanmayı da unuttular belli,
değil balta ................................... sanmalarda....
nice saygıyla.
derin
çok manidar bir paylaşım
bire bir hissettim yaşananları
öğretmenlik yaptığım ilk okulum geldi aklıma asla da çıkmaz zihnimden
kara kış yer gök çamur
ayağında annesinin kopuk terliği ile okula gelen bir öğrencim
temin etmiştim öğrencime giymesi için bir çift ayakkabıyı ve nice çocuk
üstelik okul da İstanbul un merkezinde lakin konum itibari ile de ücra bir köşede
duyarlı yüreğiniz dert görmesin
ayakkabı deyip de geçmemeli hani
hele ki günümüzde doymayan gözleri ile çoğu insanın aldıkları ve alışverişlerinin de sonlanmadığını göze alırsak
içten tebrikler
içten selam saygılarımla kıymetli hocam
Suphi sekü
İspat mı istersiniz.
İlk okul iki ya da üçüncü sınıftayız. Sınıf mevcudu kırk kişi.
Öğretmenimiz henüz evlenmemiş genç bir bayandı. Adı, aysel binzat veya bizet ti.
Bir bahar sabahı. Bizi alıp bir kaynak çeşmenin başına götürdü. Bir tane de naylon leğen getirmiş. Çok affedersiniz, bizi bir don bir atletle bıraktı. Ve başladı çamaşırlarımızı yıkamaya. Akşama kadar.
Bir sonraki sabah derse geldiğinde her iki bileği de davul gibi şişmişti. Bir hafta o şefkat abidesi bilekleriyle kalem bile tutamadı.
İşte ispatı değerli hocam.
Sizde yıllardır onutamamışsınız
Çok teşekkür ederim.
En derin saygı ve muhabbetlerimle.
Yaşananlar birebir olmasa da yine de yakın birbirine birçoklarıyla... Çok şeyimiz yoktu belki ama dostluk, arkadaşlık, değer bilirlik, sabır vardı o zaman dilimlerinde... Kutlarım...
Suphi sekü
Bizim o zamanki yoksulluğumuz günümüzün rahatından çok çok üstündü.
ALLAH cc sonumuzu hayretsin inşallah.
Saygılarımla efendim
Ne günlerdi o günler..Yoklukta okuduk. Hayata tutunduk şimdi çocukların herşeyi var mutlu değil. Biz anılarımzda üşüsek bile evlatlarımızın hallerine yanıyoruz... Öyle değil mi...
Hüzünlü hayat hikayende Allahın verdiği nimetleri hatırla çok çok büyük acıların yanınds halimize şükredelim. Söylediklerim hepimiz için geçerli
Yazı çok güzel ve akıcı... Selam ve dua ile
Suphi sekü
Şimdi size bir soru, ve şahsınızda herkese.
Bir öğretmenin(mesleğin kutsallığı bir yana) tertemiz tıraşını olmuş, takım elbiseli ve gravatlı derse girmesi mi daha etkili, veya saçı sakalı karışmış, üstü başı dağınık bir öğretmenin derse girmedi mi daha etkili.
Bayanların hâlini de siz söyleyin.
Bunu bilir, bunu söylerim.
Çok teşekür ederim.
Sizin yazınızda ki tavuk hikâyesinden ve aldığınız ilk maaşınızdaki harcamanızdan çok etkilendim. O yazınızdan mülhem yazdım.
ALLAHA emanetsiniz. Hep beraber ALLAHA emanetiz.
Selam ve dua ile
Ahbende
Kardeşimle bile tartıştım parkta çekirdek yere çitlerken ... Her ne kadar maaş alsada senin pisliğin için değil doğanın pisliği için hizmet veriyor o insanlar kul hakkına girme dedim... Mizaç meselesi mükemmel olmayana ve çabalamayana mükemmel lik dersi veremezsiniz ki kapasite sıfır
Her zaman derim merhamet yoksa nafile iş başıdır
Ahlak yapımızı bozan milli eğitim sistemi nin temeli kırklı yıllarda atıldı bugün gelinen noktada ne öğretmende ne öğrencide saygı kalmış... Siyonizm bugün toplumları parayla bozdu... Bozulmayan toplum yok buda kıyâmet alametleri
Çok şey yazılır da aklına yataklarda olur fikrine batanlarda velhasıl farkındalık ve farkında lığın farkına varmak merhametle gelen meziyetin işidir
Selam ve dua ile
O eski zaman çocukları hiç şikayet etmez sadece yaşardık..yazınız beni çocukluğuma götürdü emeğine sağlık
Suphi sekü
Yeni nesile, bizim yaşadıklarımız masal gibi gelir
Hayırlı geceler efendim.