- 149 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RÜZGÂRIN SAVURDUĞU MEKTUPLAR (7)
-Zeytin-
Ne vakit aklıma düşsen, bir çift zeytin tanesi de peşin sıra gözümün önüne düşer. En zoru da kahvaltıda olduğum zamanlardır. Nasıl alır da yerim ki tabaktan? Hele çatal batırmak? Ah! O an canı yanan benim. İştahım da kaçar, bir şey yemeden kalkarım sofradan. ‘’En iyisi dışarıya çıkmak, biraz hava alıp, çarşı pazar dolaşmak.’’ derim.
Ah o gözlerin! Şimdiden çok özledim. Derhal görmem gerek. Bugün nerenin pazarı vardı? Hımm, dur bir düşüneyim. Tamam, aşağıdaki mahallenin. Uzak diyarların da olsa fark etmez ki, düşmüşüm bir kere yollarına. Büyük bir heyecanla ve hızlı adımlarla girerim pazara. ’’Heyyy, siz! Hızlı yürüsenize biraz. Kaplumbağa gibi yavaş mı yürünürmüş. Acelem var benim. Heyyy siz! Lak lak mı olurmuş yol ortasında! Çekilin, çekilin! Yol açın bana.’’ derim içimden. Sesimi duymuş olmalılar, tüm gözler bana çevrilir. İşim olmaz, bakmam ki kimselere, seni arar gözlerim. Başımı öne eğip yanaşırım tezgâhın birine. ’’Buyur abi, zeytin verelim. Hangisinden olsun?’’ der satıcı. ’’Bir çift olsun, en güzeli olsun, ama ben seçeceğim.’’ derim.
O an göz göze geliriz satıcıyla. ’’Tabi abi dükkân senin. Seç beğen, al. İki kilo demiştin değil mi?’’ der şaşırarak. ’’İşte bu ve şu. İkisini de alıyorum. Diğerleri kalsın.’’ derim. Garip garip yüzüme bakar, acır her halde halime. ’’Olsun be abi, onlar da benden olsun. Helâli hoş olsun, istediğini alabilirsin.’’ der.
’’Hayır!’’ derim. ’’Hayır! Kalsın tezgâhında. Gelip geçtikçe bakarım. Bu ikisine dokunma sakın, yoksa ağlarım.’’
Vecdi Murat SOYDAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.