- 183 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
FAŞİZMİN (KİTLE ) RUHU
FAŞİZMİN (KİTLE) RUHU
Bir ülke insanı nasıl oluyor da o kadar işsizlik, yoksulluk, hukuksuzluğa karşın kendilerine insanca yaşam hakkı tanımayan, ülkesindeki yabancılar kadar bile değer vermeyen iktidara sadece oy vermeyip iktidarın düşüncelerini kendi düşünceleriymiş gibi sahiplenip propagandasını yapabilir.
Nasıl oluyor da ürettiğinin karşılığını alamayan köylü, emeğinin karşılığını alamayan işçi, dar gelirli memur, emekli öyle bir iktidarın tabanı olabilir.
Nasıl böyle bir iktidarın militanı olabilir.
Hitler ’’Kavgam’’ adlı kitabında gelecekteki faşist zihniyetli yöneticilere yol gösterir.
Ondan sonra gelen faşizm heveslisi despot yöneticiler hep Hitler’i örnek almışlar onun çizgisini takip etmişler. Ediyorlar.
Faşizmin ana prensibi değişmez. Ne dün ne bu gün. Hangi ülke de hangi faşizm heveslisince uygulanırsa uygulansın hiç değişmez.
Önce yılgın bitkin, umutsuz, lümpen, öfkeli yığınlar yaratılır. Ardından gerçekler yerine ’’Büyük hedef!’’ kitlelerin gözünün içine sokulur.
Kitlelerin ruhunu okşayan ’’üstünlük’’ duygusu ezilmiş sinmiş, umutsuz kitlelere inandırılır.
Sürekli hedef büyüterek lümpen kesimleri şiddetli coşku ile ’’Ülkü uğruna’’ savaşmaya hazır hale getirilir.
Ülke büyük güç haline geldiğinde daha güzel bir yaşama kavuşacakları konusunda sürekli ileri bir tarihle ’’umut’’ aşılanır.
Hayallerinden kurtarıp gerçeği göstermek isteyenleri her ne şekilde olursa olsun engeller.
’’İç ve dış düşman’’ yaratılır.
Kitlelerin o ’’düşmanlara’’ ’’düşman’’ olmasını sağlar.
Çünkü başarısızlığın iç ve dış düşmanlardan geldiği yalanına cahil ve din sosuna bulanmış kitleler çabuk inanır.
Kitle psikolojisini yönetmek onları (boş) vaatlere inandırmak için medyayı ele geçirir.
Devlet baskısı kurar.
Zor dönemlerde her türlü eylemi yapabilecek güç oluşturur.
Kitlelere her an içte ve dışta savaş olacakmış hissi verir. Çünkü iyi manipüle edilmiş kitleler amaç ve hedefin ’’Gönüllü’’ neferidir.
Sürekli komplo teorileri üretir.
Hükümet olmayı yeterli görmez.
Elinde olmayan devlet birimini hedefi için tehlike görür. her ne şekilde olursa olsun tüm yolları deneyerek devleti ele geçirir.
İşçi, gençlik, öğrenci örgütlerini ele geçirir ya da yeniden inşa eder. Ele geçirdiği ya da kurduğu örgütlerin ekonomik isteklerinden ziyade dini ve milli duygularının hassas olmalarına özen gösterir. Ele geçiremediğini çalışamaz hale getirip itibarsızlaştırır.
Kitleri bölerek yönetmek daha kolaydır.
Sürekli korku yaratır. Korku içindeki kitleler sağlıklı düşünemezler, bilinci bulanıklaşır.
Yaygaracıdır, gürültücüdür, kavgacıdır.
Karşısındaki kitlelerin ve önderlerinin arasına nifak sokar,
Karşısındakileri birbirine düşürüp yıpratarak aralarından bazılarını ’’satın alarak’’ karşıyı güçsüzleştirir.
Faşizm kitlelerin aklına değil duygularına beklentilerine dini inançlarına milli hassasiyetlerine hitap eder.
Hedefe uygun kitlelerin yetişmesi için okullar,(eğitim sistemi) dini kurumlar ele geçirilir.
Din kuralları hedefe uygun hale getirilir.
Kitlerin beğendiği neyse, kitle neye özlem duyuyorsa öyle olur.
Geobbels derki; Avrupa’nın en iyi sosyalistleri biziz!’’ Yeri geldiğinde sosyalist yeri geldiğinde kominist. İdealleri uğruna her gömleği giyer.
Mussolini der ki; ’’Kitleler sadece basit ve aşırı duygulara aşinadır. Kitleleri sadece ’’İmajlar’’ etkiler.
O nedenle İtalyanlar, ’’Tanrım Duçe’nin şahsında İtalya’yı kurtar.’’ diyerek ilahlaştırdıkları Mossolini gibi bir asker kaçağı delinin peşinden sürüklenmiştir.
O nedenle Alman halkı lise diploması bile olmayan demokrasi barış dostluk kardeşlik ve insanlığın karşısındaki cahil bir onbaşının peşinden üstün ırk ’’Übermensch’’ hayalleri ile koşturmuştur.
Çünkü Hitler ve Mussolini biliyordu ki ’’kitleleri kendilerine bağlayan güç bilim değil histeri boyutlarındaki fanatizmdir.
Mussolini İtalyan halkına, ’’ sizi bana getirecek imanınızdır.’’ der.
Wilhelm Reich ’’Faşizmin Kitle Psikolojisi’’ adlı esrinde faşizmin üretim yeri olarak olarak;
Otoriter ’’babaerkil’’ aile yapısını gösterir.
Okullardaki eğitimle otoriter yapıya uyumlu ’’uslu’’ isyan etmeyi bilmeyen çocuklar-gençler yetişmesini otoriter devlet üstlenir.
Bu şekilde yetişmiş çocuklar-gençler büyüyünce iyi bir ’’kul’’ olurlar.
Bayrak,
Vatan,
Din, alabildiğince kullanılır.
Ahlak yapısı çökertilir.
Kadın köleleştirilir, erkeğe sadece ekonomik bağımlılık yetmez kadın doğurganlığı ön plana çıkarılır. Annelik kutsallaştırılır. Ama birey olmaktan çıkarılır. Nasıl giyineceğinden kaç çocuk doğuracağına kadar müdahale edilir.
Hayatın her alanında otoriteye bağlılık kesin ’’biat’’ baş eğiş sağlandıktan sonra asıl varılmak istenen hedefe varılır.
Kitleler başlarına nasıl bir çorap örüldüğünün (bir gün) farkına varır.
Ama çok geç olmuştur artık.
YORUMLAR
Aklımızdakini yazıya dökmüş, düşüncelerimize
tercüman olmuşsunuz değerli kalem.
Cehalet hiç ölmedi zira her yerde o: okulda, camide, kahvehanede, lokalde, dernekte , vakıfta, evde , beynimizde...
Neden hala bu körlük diye beynimizi tokatlarken
körlük elinde bazuka düşünen cephelerimizi
vuruyor.
Saygılar.