Eylül Bitmeden
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
hepppp, öyle miydi?
hep ile başlamak süreklilik arz eder. hep, arkasından biri geliyormuş, kendine yetişsin diye yavaşlıyormuş gibi.
Upuzuuuuuuuun sessizlik şimdi.
uzuuuun gecelerin birinde havada ıslak toprak kokusu. yol uzun kırlangıçlar dönmüş değil.sürü sürü aklımda kuşku sesleri. iz peşinde bir köpeğin salyasındaki iştah. bakar geçersin bir ses . büsbüyük isimler cafcaflı sözler. dünün dünde tükendiğini bilmiyorlar mıydı? ışık kendi foyasını kalbinde taşırsa. kim sahiden sahici kadar gerçek. aynanda yansımıyor. büyüsü bozulan yüz. ağrıya saplanan neşter. her yaraya merhem. her acıya derman. her aşka menzil. hepsi bu diyecek kadar kâle alınabilir
hiçbir şey diyerek başından savadabilir
sağır eder ya sesin seni.
yok kuzum buralar kendi cesedini taşıyanlar mezarlığı. kalk uykumuzu başka gecelerde hiç edelim, diyebilecek yürek elbette var ancak şu bir gerçek biz çevremizden azade değiliz. onlar bizden biz onlardan sorumluyuz. aslında içimden mesulüz kelimesi bi geçti. gibi ya neyse.
martaval okuma diyeceğim ama bizi bize bizden iyi kim anlatır.
sokaklar ? yerde son yapraklar? onları savuran rüzgar? hüseynî bir türkü?
"sinemde bir tutuşmuş yanmış ocağ olaydı. "
eksik gülümseme. kırlarda dört nala tay sevinci. eve gitmemek için direnen zaman. gölgenin renklerinden arınmış sadeliği. aşkın, taşkın sevgisiz hoyrat gelişi. geceye. hızla geçen bir otobüs penceresi. camlarında şehrin dalavereci renkleri. oradan seyrediyoruz her yere dağılan kendimizi. kalıcı değiliz bin türlü. bir yeri bir şeyi belki birini özlemle olmasa da bir an. ses ver. gün görmüş kararmış evlerde büyür umutlar. öğrenirsin hayatı. nasıl dimdik durulur. hikayesiz omurgasız.
insan kendine acımaz değil mi?
mevzu derin , ne sen unutabilirsin bunu. ne ben affederim geçen günleri
keza mı kaza mı?
(Bu cümle olmadı sanki.)
köprünün altından geçen sular. uykusuz. karanlık. elimde ne var, ne yokmuş bir kez daha. dilimde bir tutukluk. mübarek geceler de geçti, hangi duaya nereden başlasam. çok zor. her an ‘’O’’ sona daha yakın. kimse bana dahil değil. benden öncesi benden sonrası.
Pehhh, dedim. durdum. sağ salim, ses ver.
depreşen.direnen. bu kısacık cürmümle ben hangi ateş hangi kül. katılıp kalan direncimi kaybetmeden. sesinde uzayan o yalnızlık unutulacak yoksa. kırılmam söz, ses ver .
ey diye başlayıp susarak büyüyen
içimdeki bu yabanıl düşü gel öldür.
Balateskizamanöyküleri
YORUMLAR
Yazınınız okuduğumda zihnime çarpan ilk şey, kelimelerin bir nehir gibi akışkan olması ve duyguların derinliğine doğru çağlayan bir ses yaratması oldu. Bu yazı, bir yandan içsel bir hesaplaşmanın izlerini taşırken, diğer yandan okuyucuyu sessizlikle harmanlanmış uzun bir yolculuğa davet ediyor. “Hep” kelimesiyle başlamak, gerçekten de sürekliliği ve arkasında bir şey bırakarak yavaşlamayı ima ediyor. Bu, yazının akışında karşımıza çıkan temalarla da uyumlu. Sessizlik, kuşkular, yüzleşmeler ve kırılmalar… Her cümle adeta bir kapıyı açıyor ve okuru farklı bir odada, karanlıkla aydınlığın dans ettiği bir alanda karşılıyor.
Yazının en çarpıcı yanı, sorgulama ve içsel yalnızlıkla yüzleşme süreci. Bu süreç, bazen derin bir umutsuzlukla, bazen ise güçlü bir dirençle örülmüş. “Ses ver” ifadesi, içindeki bu sessiz çığlıkları dışa vurma isteğini hissettiriyor. “İnsan kendine acımaz değil mi?” sorusu ise metnin tüm yoğunluğunu bir anda içine çeken bir nokta olmuş. Bizi bizden iyi kim anlatır gerçekten?
Yazının bir nevi hem içsel bir kaçış hem de bir arayış olarak yansıtılması, okuyucuya kendini sorgulatan derin bir deneyim yaşatıyor. Kalemin duyguları böylesine çarpıcı şekilde dile getirmesi, yazının kendine özgü bir büyüsü olduğunu gösteriyor. Metnin sürükleyiciliği, zengin imgeleri ve sözcüklerle yaratılan atmosferi, okuru içine çekiyor ve peşini bırakmıyor.
Tebrik ediyorum, saygıla…🍀
Jüli d.
Yazdıklarını okuduktan sonra yazımı yeniden okudum. Senin yazdıkların yukarıdaki yazının önüne geçmiş.
Teşekkür ederim.
Zeynep Perçin
Eylül'ün hissettirdiklerini ne güzel hissettirdin bize, sevgili Jüli. Öyle güzel bir iç yolculuk ki bu, insan kendini o yolculuğun merkezinde hissediyor.
Biraz ürperti, biraz da huzurun kurnasında olmak gibi...
Teşekkürler paylaşıma.
Sevgiler, tebrikler.
Jüli d.
Bütün bunların yanında kırılgan ve incelikli duygular. Özellikle doğanın kendi içine kapanmaya başlaması iyi geliyor bana.
Selamlar
Sonbahar artık ben geldim diyor,az evvel silik ve sessiz bir yağmur yağdı.
Aslında en şiddetli yağmuru severim,sanırım özgürlük denen şeyi daha canlı tutuyor insanın ruhunda.
Evet bir de Harput havaları,memleketim ve o türküler.
İyi ki gelmiş Eylül ile “mevsim sonbahar”
Keyifle okudum
Kutlarım
Sevgiyle kalın🌺
C.Mıhcı tarafından 21.9.2024 09:29:06 zamanında düzenlenmiştir.
Sonbahar artık ben geldim diyor,az evvel silik ve sessiz bir yağmur yağdı.
Aslında en şiddetli yağmuru severim,sanırım özgürlük denen şeyi daha canlı tutuyor insanın ruhunda.
Evet bir de Harput havaları,memleketim ve o türküler.
İyi gelmiş Eylül ile “mevsim sonbahar”
Keyifle okudum
Kutlarım
Sevgiyle kalın🌺
C.Mıhcı tarafından 21.9.2024 12:03:51 zamanında düzenlenmiştir.
Jüli d.
Sonbaharı bugün daha bi hissettik yağmur ve serinlik iyi geldi.
Selamlar
Jüli d.
Teşekkür ederim
Jüli d.
İşler güçler devam etmeli
Efendim ölünün arkasından konuşulmaz derler ama bizim ölüler yaşayan ölüler evet bazı şeylerden sorumluyduk ama şimdi
Neme lazımcılık türedi menfaat türedi
Tebrikler
Jüli d.
Evet aynen söylediğiniz gibi
(eylül tanrının öfkesini sakladığı mevsimdir her yaprak gökyüzünden koparılan bir hesap her rüzgar unutulmuş bir duanın feryadı tanrı sustuğunda eylül konuşur sessizlikte en ağır gerçekler çıplak kalır insan her adımda biraz daha yanar biraz daha küle döner eylül geçer tanrı bakar kimse ardında kalmaz)
sonra…
hep bir arayış var değil mi yiğidim insan efsunlu dağların ardından esen rüzgâra kulak verip yürür yolunu sanki bir maninin içinde ahenkle sürüklenir durur her adımında arkasından bir gölge gelir gibi yetişsin diye yavaşlar bazen bazen de hızlanır ama hep bir bekleyişin içinde beklenen nedir bilmeyiz belki yâr belki ak sakallı bir bilge belki de gönlümüzü yakan ateşin dinmesini bekleriz
geceler uzun yiğit geceler gecelerin derinliğinde toprağın ıslak kokusu siner ciğerlere bir türkü dökülür dilden hüzünlü bir o kadar içli yol uzun kırlangıçlar dönecek mi kim bilir aklımızda tilkiler gönlümüzde kuşkular uçuşur iz süren bir kurt gibi sessizliğin ardında bir anlam ararız ama bulur muyuz o da ayrı mesele yolun sonuna varmak değil yolun kendisiymiş asıl mesele gönülden gönüle köprü kuranlar bilir bu türküyü bakar geçersin büyük isimler cafcaflı sözler geride kalır
Jüli d.
Eyvallah can
Eylül bitimine on gün kala, ben de onu bir şiir ya da yazıyla uğurlamak istiyorum, bakalım bi şeyler tetiklerse, o da isterse tabi:)
Niyedir bilmem, yapraklarını o döktü, tasası bize düştü...sararıp solan, grileşip puslaşan her şeyin hayattan alacağı bir rövanşı vardır. Bu aya saygı duyuyorum o yüzden, ipi göğüsleyip sabrettiyse, göğ(s)ünden çivisini tırnağıyla söktüyse, hayli hayli gelir her şeyin üstesinden diyorum.
"Bülbüller ötecek dalın mı kaldı gardaş" türküsünü bırakim buraya da iyice efkãrlanalım Jüli...
Jüli d.
Türküyü dinledim.
Eylülün suçu değil bazı ayların değişik enerjisi var.
Seviyorum sonbaharı. Tabiatın büründü rengi. Hüznün verdiği duygu durumunu.
Selamlar
Jüli d.
Eyvallah
Şiir dili kuvvetli olanların yazı dili de şiirsel oluyor ki ne çok severim!
Gücü kendinden, sahibinden, ait olduğu yürekten menkul bu satırları kutlarım.
Çok sevgimle Jüli D...
Jüli d.
Bazen böyle efkarlanıyor insan. Dilin söylediğini aklı almıyor.
Çok sevgimle