- 628 Okunma
- 9 Yorum
- 17 Beğeni
Bomboş
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sokaklar bomboş yağmurdan... İçini boşaltıyor gök yeryüzüne...
Kendimi salıyorum boşluğa… Göğe bakıyorum, gri yağıyor üzerime. Ne vardı bu kadar birikecek kendi içine. Dışarılar içeriye kıyasla bomboş. Boşlukta yer almanın huzursuzluğu kaplıyor içimi.
Yürüyorum boş. Yollar bomboş, üzerime geliyor boşluk.
Ağaçlar sonbahara hazırlık arafesinde. Ben yağmurda sırılsıklam Araf’ın ateşinde. Göğün kanatları altında hareketsizim. Rüzgar içime işlemiş yağmuru. İnci taneleri döküyorum üşüdükçe.
Ayak uçlarında birikmiş göletlere düşüyor adımlarım. Nereye çıkacağını bilmeden bir asır bir arpa boyu yol alıyorum.
Sessizce çekiyorum kendimi kendime. Nefes alsam kaçacak sihri sessizliğin. Büyülü ıssızlıkta yağmur sesinden başka sessizliği öne çıkarak birşey yok. Yalnızlığımızı örtecek bir diğer yalnızlıktan başka örtü olmadığı gibi...
Ağaçların dalları esintiyle raks ediyor. Yeşil sarıya, ben hüzüne meyl etmişim. Boş boş bakıyorum boşluğa, grisini yüzmek ister gibi gökyüzünün. Ellerimde yağmur damlacıkları, avuç içlerim bomboş. Süzülüp gidiyorum akan zamanın üzerinden. Aramaktan vazgeçtiğim birçok şey gibi kendimden geçiyorum. Boşluğun üzerine yürüyorum. Sırtımı dövüyor şahlanmış rüzgarlar. Anlamlar anlamını yitiriyor. Anlamsızlığın ortasında kalakalıyorum, ıpıslak. Canımı yakıyor içimden dışarıya taşan boşluk. Bomboşum.
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)
YORUMLAR
Bazen yazmayı düşündüğüm şeyleri yazmaktan imtina ediyorum. Nasıl algılanacağını ve nasıl karşılanacağını düşünmekten...
Şaka yollu yazsam yanlış anlaşılmak da var.
Misal, desem ki;
"Haylazca yaşamaya ne dersiniz?"
Boşlukta bile olsa, rüzgârla esmeye, yağmurla yağmaya, ufacık göletlerde ayaklarını, paçalarını ıslatmaya...
Vardır illa ki senin gibi düşünen, senin gibi haylazca yaşamayı seven.
Rabbim çıkarır birini karşına.
Sanırım boşluğu benimsemek, ruhumuza, gönlümüze doldurmak yerine, daha değerli, daha gerçekçi, daha insanca birini dost, arkadaş, eş - ayâl edinmek...
Boşluğun ağırlığından kısa zamanda sıyrılmanız dileklerimle...
Akıcı ve güzel bir yazı okudum. Güzel yüreğinize sağlık diliyorum.
-Sude Nur Haylazca-
Teşekkürler
g/e/l/d/i/m
yalnızlığın dev aynasında yitmişim gölgesiz ve silik. göz göze gelmek ne mümkün zira o aynada vuslatı bekleyen sadece boşluğun kara yüzü. yağmur ise gök kubbenin gizli hüznünü sanki nazlı bir beyit gibi yere döküp savuruyor. her damla birer fuzuli dizesi misali içimde yankı bulmuyor yerine derin bir sükût doğuyor. sükût ki insanın yüreğine düşen hasret ateşi gibi için için yanıyor. kendi boşluğuma sarılmak ne kadar acıdır bilmezsin sarıldıkça sıkılaşan sardıkça insanı kuşatan o kahırlı yalnızlık…
ağaçlar… ah o yâr misali hüzünlü ağaçlar! sonbaharın arefesinde yapraklarını döken bir maşuk gibi sırrını yalnız gövdesine saklayan... o ağaçlara yaslandığımda beni de içine alır gibi kucaklıyor. ben de onlar gibi arafın eşiğinde iki dünya arasında kalmışım. rüzgâr ise gönül teline dokunan bir ney sesi gibi içime işliyor her meltemde yüreğime ince ince işlenen bir hüzün var. inci taneleri misali süzülen yaşlar avuçlarımı dolduruyor lakin avuçlarım da tıpkı içim gibi bomboş. gönlümde biriken yaşlar usulca toprağa dökülüyor dertli bir âşığın gözyaşı misali. her bir damla içimde bir deniz oluşturuyor amma bu deniz beni boğar mı kurtarır mı meçhul.
g/i/d/i/y/o/r/u/m
-Sude Nur Haylazca-
Çok yağmurlar geldi.
Sonbahar levhaları yerlerinde gecikmesiz.
Yağmurlar ısrarlı olamadılar daha.
Çok saygımla Üstadım
-Sude Nur Haylazca-
Saygı, selamlar hocam... Varolun...