- 176 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BU ÜLKENİN KADERİ Mİ BU
BU ÜLKENİN KADERİ Mİ BU
BU ÜLKENİN KADERİ Mİ BU
Bu ülke yüzyıllardır aynı kaderi yaşıyor. Osmanlı saadet asırlarından sonra belini doğrultamadı bir türlü bu ülkenin insanları.
Batı dünyası Rönesans ve reform hareketlerinden sonra sanayi devrimini yapmış, ağır sanayi hammaddeye ihtiyaç duymuş, bu ihtiyaç yeraltı kaynaklarının zengin olduğu doğu ülkelerine yönelme ve onları sömürme planları yapagelmiştir.
Bu sömürgeci zihniyet ülkeleri kategorize etti. İleri ülkeler ve geri kalmış ülkeler. Geri kalmış ülkeler ileri ülkelerin yayılma ve sömürme alanı. İleri ülkeler üretmeleri için hammadde kaynaklarına ihtiyaç duydular. Ayrıca ürettiklerini satmak için bu ülkeleri pazar durumuna getirdiler.
Bu durum geri kalmış ülkelerin hiçbir zaman kendi haline bırakılmamasına, sürekli bu ileri ülkeler tarafından kontrol altında tutulmasına yol açtı. İşte bu durum da bu ülkelerde hayatın hiçbir zaman normale dönmemesinin baş nedeni oldu.
İleri ülkeler geri kalmış ülkelerin her şeyine karıştılar gizli açık. O ülkelerin siyasetine müdahale ettiler, kendi menfaatlerin uygun yönetimler için her türlü çalışmayı yaptılar. Gerek basın, gerek siyasal örgütler ve gerekse illegal yapılanma yollarının hepsini denediler. Nereden zafer kazanabileceklerini hesap ettilerse oraya ağırlık verdiler.
Bazen tüm yolları birden denediler. Bazen birine ve bir kaçına ağırlık verdiler. Geri kalmış ülkeleri kaybetmemek için tüm yolları denediler. Bazen bu ülkeler ilerlemiş birkaç ülkenin rekabet alanı haline geldi.
Bu rekabet ve sömürü bu ülkelerdeki acının kaynağını oluşturdu. Bu acı yüzyıldır sürüyor ve sürmekte devam edecek gibi görünüyor. İşte batının bu korkunç zulmü asırlardır devam ediyor ve bu zulüm daha uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor.
Yeni Roma adını verdiğim bu ilerlemiş devletler Osmanlının yokluğunu fırsat bilerek bu korkunç zulmü sürdürmekte ısrarlı.
Her şeyini sömürmeye ayarlamış bu Yeni Roma’nın bu yönteminden vazgeçmesi mümkün değil. Yaşama biçimini çok tüketmeye ayarlamıştı Yeni Roma. Bu aşırı tüketim için daha çok kaynağa, daha çok ticarete ve daha çok ranta ihtiyacı var. Bunların hepsi için en karlı alan da geri kalmış ülkelerdir kuşkusuz.
Geri kalmış ülkelerde her türlü kirli oyunları oynadılar ve oynamakta devam ediyorlar. Kontrgerilla faaliyetleri, beşinci kol çalışmaları, medya faaliyetleri ile kamuoyunu manüple etme çalışmaları.. Yeni Roma’nın geri kalmış ülkeleri elde tutmak için yaptıkları faaliyetlerin bir kısmı. Bunlardan başka militarist güçleri elde etme, legal ve illegal güçler bu faaliyetlerin argümanlarını oluşturuyor.
Seçimler, ihtilaller ve değişik yollarla yönetime getirilen yandaşları vasıtasıyla sömürülen sürdürme peşindedirler. Gerek krallıklar, gerekse devrim veya demokratik seçimlerle oluşturulan yandaş yönetimlerle sürdürdüler bu güne dek sömürülerini. İşerine en elverişli kişileri seçtiler, desteklediler, işbaşına getirdiler ve karşılığını onlardan fazlasıyla aldılar.
Şah Rıza, Sedat, Mübarek, Sisi, Vehhabi ayaklanmasıyla yönetime getirilen Suudi Krallar, Pakistan’da bitmek tükenmek bilmeyen yönetim buhranları.
Afganistan’da önce desteklenen Taliban ve El Kaide örgütlerinin yaratığı karışıklık ortamından istifade eden sömürü güçleridir. Türkiye’de de süregelen devrim hareketleri, PKK ve Paralel yapılanmalar bu sömürünün pis kuklalarıdır.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 10.6.2015
Bu ülke yüzyıllardır aynı kaderi yaşıyor. Osmanlı saadet asırlarından sonra belini doğrultamadı bir türlü bu ülkenin insanları. Batı dünyası Rönesans ve reform hareketlerinden sonra sanayi devrimini yapmış, ağır sanayi hammaddeye ihtiyaç duymuş, bu ihtiyaç yeraltı kaynaklarının zengin olduğu doğu ülkelerine yönelme ve onları sömürme planları yapagelmiştir.
Bu sömürgeci zihniyet ülkeleri kategorize etti. İleri ülkeler ve geri kalmış ülkeler. Geri kalmış ülkeler ileri ülkelerin yayılma ve sömürme alanı. İleri ülkeler üretmeleri için hammadde kaynaklarına ihtiyaç duydular. Ayrıca ürettiklerini satmak için bu ülkeleri pazar durumuna getirdiler.
Bu durum geri kalmış ülkelerin hiçbir zaman kendi haline bırakılmamasına, sürekli bu ileri ülkeler tarafından kontrol altında tutulmasına yol açtı. İşte bu durum da bu ülkelerde hayatın hiçbir zaman normale dönmemesinin baş nedeni oldu.
İleri ülkeler geri kalmış ülkelerin her şeyine karıştılar gizli açık. O ülkelerin siyasetine müdahale ettiler, kendi menfaatlerin uygun yönetimler için her türlü çalışmayı yaptılar. Gerek basın gerek, siyasal örgütler ve gerekse illegal yapılanma yollarının hepsini denediler. Nereden zafer kazanabileceklerini hesap ettilerse orya ağırlık verdiler. Bazen tüm yolları birden denediler. Bazen birine ve bir kaçına ağırlık verdiler. Geri kalmış ülkeleri kaybetmemek için tüm yolları dendiler. Bazen bu ülkelere ilerlemiş birkaç ülkenin rekabet alanı haline geldi.
Bu rekabet ve sömürü bu ülkelerdeki acının kaynağını oluşturdu. Bu acı yüzyıldır sürüyor ve sürmekte devam edecek gibi görünüyor. İşte batının bu korkunç zulmü asırlardır devam ediyor ve bu zulüm daha uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor.
Yeni Roma adını verdiğim bu ilerlemiş devletler Osmanlının yokluğunu fırsat bilerek bu korkunç zulmü sürdürmekte ısrarlı. Her şeyini sömürmeye ayarlamış bu Yeni Roma’nın bu yönteminden vazgeçmesi mümkün değil. Yaşama biçimin çok tüketmeye ayarlamıştı Yeni Roma. Bu aşırı tüketim için daha çok kaynağa, daha çok ticarete ve daha çok ranta ihtiyacı var. Bunların hepsi, için en karlı alan da geri kalmış ülkelerdir kuşkusuz.
Geri kalmış ülkelerde her türlü kirli oyunları oynadılar ve oynamakta devam ediyorlar. Kontrgerilla faaliyetleri, beşinci kol çalışmaları, medya faaliyetleri ile kamuoyunu manuple etme çalışmaları Yeni Roma’nın geri kalmış ülkeleri elde tutma için yaptıkları faaliyetlerin bir kısmı. Bunlardan başka militarist güçleri elde etme, legal ve illegal güçler bu faaliyetlerin argümanlarını oluşturuyor.
Seçimler, ihtilaller ve değişik yollarla yönetime getirilen yandaşları vasıtasıyla sömürülen sürdürme peşindedirler. Gerek krallıklar, gerekse devrim veya demokratik seçimlerle oluşturulan yandaş yönetimlerle sürdürdüler bu güne dek sömürülerini. İşerine en elverişli kişileri seçtiler, desteklediler, işbaşına getirdiler ve karşılığını onlardan fazlasıyla aldılar.
Şah Rıza, Sedat, Mübarek, Sisi, Vehhabi ayaklanmasıyla yönetime getirilen Suudi Krallar, Pakistan’da bitmek tükenmek bilmeyen yönetim buhranları, Afganistan’da önce desteklenen Taliban ve El Kaide örgütlerinin yaratığı karışıklık ortamından istifade eden sömürü güçleridir. Türkiye’de de süregelen devrim hareketleri, PKK ve Paralel yapılanmalar bu sömürünün pis kuklalarıdır.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 10.6.2015