- 389 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
BİR BULUŞMA
Isparta Üniversite şehri. Koparlar yavrular ana baba evinden. İstikballeri için gelirler bu şehre. Okuya bilmek için barınmak şarttır. Boyunları ağrır yüksek apartmanlarda asılı kiralık ilanlarını okumaktan. Kalacak yer bulurlar paraları yetmez. Paralarına göre yer bulurlar, derslerinden sonra gitmek istemezler o karanlık odalara.
Oturduğum apartmanda bu öğrencilerden kalanlar da var. Zamanlı zamansız basılır kapımın ziline. Basarım bir düğmeye açarım dış kapıyı. Beklerim kendi dairemin kapısının önünde.
Asansör çalışır. Benim dairemin katında durmaz çıkar yukarılara. Bilsem de bana kimsenin gelmeyeceğini, yine de umutlanır beklerim.
Yine öyle oldu bu gün. İlerlemiş bir saate aşağıdan dairemin zili çaldı. Bastım düğmeye, asansörü takip ediyorum. Hanıma:
“ Bıktım artık. Kim hangi kata çıkarsa çıksın. Peşlerinden gidip uyaracağım onları. Ben bu apartmanın kapı açma memuru muyum?”
Yapma dedi hanım:
“Yapma. Onlar genç. Anahtarlarını unutmuşlardır. Bizim yedi yirmi dört evde olduğumuzu biliyorlar. Aslında yanlış yapıyorlar. Ama yine de kırma gençlerin kalbini.”
Kararlıyım dinlemeyeceğim hanımı. Daire kapımın önünde bekliyorum.
Bu sefer asansör yukarı katlara çıkmadı. Benim dairemin olduğu katta durdu. Kapısı açıldı.
Gelenler kızım, damadım ve torunum.
Şaşırdık. Sevindik, mutlu olduk. Girdik içeri.
Kızım:
“Baba şimdi sen merak ediyorsundur. Biz niye geldik diye. Sana bir şiir okuyayım mı?
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçanda kuşa malum olsun ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse “
Güldüm.
“Kızım bu sözleri kına gecesinde gelin olacak kızları ağlatmak için söylüyorlar.”
“Biliyorum. Televizyonda öyle bir program izliyordum. Siz aklıma geldiniz.
Eşime:
“Hadi babamlara gidelim, onlar yalnız. Atları da yok, arabaları da. Çıktık geldik işte.”
Hanım bilir onların pişi sevdiğini. Gecenin ilerlemesine rağmen hamur yoğurdu. Kızarttı. Neşeyle yedik. Ben:
“Sağ olun. Bizleri mutlu ettiniz. Allah razı olsun. Tekerinize taş değmesin. Hepiniz evinizi kurdunuz. Ocağınız tütüyor. Aşınız kaynıyor. Ama ben hergün annenizle beraberim. İnsan başka bir nefes, başka bir ses arıyor işte.”
Damat şakacıdır:
“Bak anne babam senden bıkmış. Başka birini arıyor.”
Güldü hanım:
“A benim oğlum. Babanın ahı gitmiş vahı kalmış. Biz bize yeteriz. Yeter ki sizlerin ağzınızın tadı kaçmasın. “
Bazen güldük, bazen hüzünlendik. Biraz önce yolcu ettik onları. Hanım torunun cebine elini soktu. Biliyorum her zaman elinin altında üç beş kuruşu vardır. Toruna para vermiştir.
Son zamanlarda çok duygusallaştım.
Yaşlanıyor muyum ne?
YORUMLAR
Gözünüz aydın abi.
Ne iyi olmuş.
Kız çocuğu gibi var mı?
Fizan'da da olsa yetişiyor.
Allah mutluluklarını daim etsin.
Herkes yuvasında mutlu olsun.
Kel'den öptüm. Selamlar.
Bedri Tokul
Biliyorsun sen benim için çok özelsin.
Seni yazımın altında göremeyince
Öksüz çocuklar gibi boynum bükük oluyor.
BİR BULUŞMA yazısında buluştuk yine.
Ne mutlu bana.
GARDAŞIM BENİM...
Surpriz olmuş Abi sizede gecenin bir yarısı evlatların özlemi hiç bitmiyor hele de torunlar o daha da başka bir sevda... Allah muhabbetinizi arttırsın... Kutlarım yürekten...
Bedri Tokul
Onları büyüttük uçurduk yuvalarından.
İşleri güçleri var.
Arada birde olsa geliyor bizi mutlu ediyorlar.
Torun mu? Onun takı hiç bir tatlıda yok.
Bedri Tokul
Huzur versin.
Teşekkürler USTAM
Selam ve saygıyla.