- 121 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NARİN'CE
Narin’ce
NARİNCE...
Bir damla kız çocuğu; hepsi en yakını, hısımı-akrabası olan ve Türkiye’de doğunun başkenti olarak genel kabûl gören Diyarbakır’a sekiz km uzaklıktaki bir mahallede, kendi evinin çevresinde üç dört hane arasında, yarım saat içinde YOK EDİLİYOR...
İlgili hiç kimsenin de bundan haberi olmamış! Öyle söylüyorlar!..
İşin gerçeği bu...
Sonrası yine bildik bir hikaye: KAYBETME, SUÇA KATILMA, YOK SAYMA, İNKAR ETME...
Yeni sayabileceğimiz şey, daha önce hiçbir KAYIP vakasına olmadığı kadar hemen her kesimden NARİN VAKASI’na gösterilen yoğun ilgidir.
NEDEN?
Bu ilginin ANA halkasını bütün FAİLİ belli cinayetlere, KAYIP’lara, KAYBEDİLMELERE; çocuk İSTİSMARLARINA, KADIN cinayetlerine karşı hep DUYARLI ve takipçisi olan DEMOKRAT, özgürlükçü, insan hakları savunucusu aktivistler oluşturuyordu.
Sadece bu kesimin yorulmak bilmez ilgisiyle kalsaydı NARİN olayı da muhtemelen diğer talihsiz KAYIP-CİNAYET vakalarından biri olarak kalırdı.
Fakat bu halka beklenmedik şekilde genişledi. Çeşitli kesimler kendi politik önceliklerine, ideolojik-felsefik konumlamalarına göre konuya dahil olmaya başladılar.
Çünkü NARİN vakasının, öncelikle kendi politik pozisyonlarına zarar vermeyecek, devletle, resmi ideolojiyle çok doğrudan bir çatışmaya girmelerine gerek kalmayacak bir dokusu olduğunu keşfettiler.
Kaybedilen kişi küçük bir kız çocuğu değil de POLİTİK bir figür olsaydı, bugün bu vakaya dört elle srılanların çoğunun, çok garipsemiş gibi yaptıkları KÖYÜN VE AKRABALARIN SUSKUNLUĞUNA benzer biçimde "görmedik, duymadık, bilmiyoruz"u suskunluğunu oynayacaklarına kuşkum yok.
Vakaya dahil olan kesimlerin bir kısmının iştahını kabartan şey; karşılarında "BÖLGE SOSYOLOJİSİ" kavramı arkasında, kısmen kemalist-orientalist, kısmen Anti-Kürt motivasyonlar değil mi?
Eski "DOĞU"nun çok da değişmediği, feodal gericiliğin, kültürel geriliğin devam ettiğini gösteren bulunmaz bir vakâ alanı...
Kimisi için İslami gericiliğin, HÜDA-PAR, Hizbullah yandaşlığının veya devlet işbirlikçiliğinin teşhir edileceği bir vaka alanıydı.
Kürt ulusal hareketi veya DEM parti için ’acaba birşeyler bulabilir miyiz?’ diye bakınanlar da çoktu.
Şimdiye kadar Kayıp olaylarına duyarsız kalmakla eleştirilmiş olan kesimler için NARİN vakıasıyla ilgilenmek, "Bakın biz de çok duyarlıyız aslında" fırsatı vereceği için oldukça cazip geldi diyebiliriz. Moda deyimiyle "DUYARLILIK KASMAK" için verimli bir alan.
Her zaman KAYIP ve CİNAYET olaylarının sorumlusu ve iz kaybettiricisi veya ört-.bas edici olarak hedefte olan JANDARMA ve POLİS için de NARİN vakası "Hayır biz öyle değiliz, bakın nasıl var gücümüzle bir kaybın aydınlatılmasına çalışıyoruz" gösterisi yapabilmek için bulunmaz bir örnek oluşturuyordu.
Onların bu ilgisi, her zaman DEVLETÇİ olmuş iktidar yanlılarının çekingenliğini de kırıp bu vakıayla ilgilenmeye sevk etti...
Böylece NARİN vakası doğrudan POLİTİK olmamakla beraber, her kesimin POLİTİK ilgilerine karşılık olabilecek bir vaka çalışması olarak ortak bir ilgi odağı haline geldi.
Bir kez bu kanal açıldıktan sonra, APOLİTİK ilgiler için de büyük bir kanal açılmış oldu:
Bir KAYIP ya da CİNAYET ya da SORUŞTURMA-MAHKEME vakasını DEDEKTİF edasıyla didiklemek, yorumlar yapmak zaten sosyal medyada çok izleyicisi olan ve tutulan bir konu. NARİN vakasını bilinmeyenleri ile canlı izlenecek bir İNTERAKTİF DİZİ FİLM haline getirdi.
Gazeteciler, hukukçular, sosyologlar, psikologlar. polis veya adlı tıp uzmanları, neredeyse 7/24 saat, her kanalda yorumlar-analizler yapıyorlar.
Değişik beklentilerin aynı odağa yoğunlaşmasıyla NARİN olayı neredeyse tüm gündemlerin önüne geçmiş oldu.
Ne yazık ki Narinin neden öldürüldüğü, kimin öldürdüğü halen belli değil.
Ortada bu memlekette insanların aile arasında bile KİM VURDUYA GİTMİŞ olabileceği gerçeği var. "Kol kırılır yen içinde kalır" anlayışının; Kız çocuklarının, erkek çocuklardan daha değersiz sayıldığı; kız çocuğu ile GELİNLİK arasında doğrudan bir ilişki kurulduğu, toplumsal suç ortaklığının vicdanen kimseyi çok rahatsız etmediği; kolektif kimliklerin BİREY olmaktan daha önemli olduğu; devlet korumasıyla -korumaması- arasındaki fark gibi zaten bildiğimiz pek çok gerçekler NARİN vakasıyla bir kez daha test edilmiş olmuyor mu ?
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.