- 153 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yönetenlerin Körlüğü- İsraf Adalet ve Toplumsal Felaket
"Allah, aklını kullanmayan toplumların üzerine pislik yağdırır" ifadesi, insanların düşünme yetisini kullanmadığı, yanlışta ısrar ettiği ve doğru yoldan saptığı dönemlerde başlarına gelebilecek sıkıntıları, felaketleri ve ahlaki çöküşü açıkça işaret eder. Bir toplum, haksızlıkları, adaletsizlikleri ve israfı görmezden gelir, bunları sorgulamadan kabul ederse; Allah bu tür toplumları uyarır ve sonunda helake sürükler. Bu ayet, insanlara Allah’ın verdiği aklı kullanarak hem bireysel hem de toplumsal hayatı daha adaletli, dürüst ve dengeli bir hale getirmeyi zorunlu kılar. Aksi takdirde toplumda huzursuzluk, sefalet ve çöküş kaçınılmaz olur.
Bu bağlamda, ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakacak olursak, yöneticilerin sorumsuz harcamaları, halkın giderek artan ekonomik sıkıntıları ve adaletin zedelenmesi gibi faktörler, tam olarak bu uyarının hayata geçmesine zemin hazırlıyor. Göz göre göre israfa batmış, gelir adaletsizliği içinde boğulan bir toplum, ne kadar uzun süre daha bu yanlışları tolere edebilir? Halk, hakkı olanı almak için sesini yükseltirken, yönetim halkın taleplerine kulak asmıyorsa, bu toplumun geleceği nasıl şekillenecek? İşte, bu soruların yanıtını vermek için, bu makalenin devamında, mevcut durumun tüm boyutlarını ele alarak çözüm yolları sunacağız.
Yukarıda ele alınan sorunlara bakıldığında, tarımsal üreticilerin, emeklilerin ve düşük gelirli kesimlerin yaşadığı sıkıntılar bir bütünün parçaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Çiftçilerin ürünlerini maliyetin altında satamayıp tarlalarda bırakmaları, üreticiyi de tüketiciyi de zarara uğratan bir kısır döngünün sonucudur. Büyük tüccarlar, üreticiden ucuza aldıkları ürünleri stoklayarak fiyatları fahiş seviyelere çıkarırken, halk ise en temel gıda ürünlerine bile ulaşamaz hale gelmiştir. Bu döngü, ülkenin üretim kapasitesine zarar verirken, tüketicilerin ekonomik yükünü daha da ağırlaştırmaktadır.
1. Yönetimin Harcamaları ve İsraf
Kamu kaynaklarının sorumsuzca ve adaletsizce kullanılması, ülkemizdeki ekonomik krizin en önemli nedenlerinden biridir. İsraf, sadece kamu bütçesini eriten bir sorun değil, aynı zamanda halkın hakkının gasbedilmesi anlamına gelir. Devlet yetkilileri, her fırsatta tasarruf yapmaları gerektiğini dile getirseler de kamuda aşırı harcamalar devam etmekte ve bu harcamaların bedelini halk ödemektedir. Bu durum, halkın devlete olan güvenini sarsarken, yönetimle halk arasında derin bir uçurumun oluşmasına neden olur.
2. Çiftçilerin Zor Durumu ve Tarımsal Üretimin Çöküşü
Tarımsal üreticiler, ülkenin gıda ihtiyacını karşılayan temel taşlardır. Ancak son yıllarda maliyetlerin artması, ürünlerini satacak pazar bulamayan çiftçileri zor durumda bırakmıştır. Büyük tüccarların ürünleri stoklayarak fiyatları yükseltmesi ve çiftçilerin zararına çalışması, tarım sektörünü zayıflatmış, üretimi sürdürülemez hale getirmiştir. Bunun sonucunda, halk hem pahalı hem de sınırlı miktarda gıdaya ulaşabilmekte, çiftçiler ise zarar ettiği için üretimi bırakmak zorunda kalmaktadır. Bu, sadece tarımsal üreticilerin değil, aynı zamanda ülkenin genel ekonomisinin de çökmesine neden olabilir.
3. Emeklilerin Durumu ve Sosyal Adaletsizlik
Emekliler, hayatlarının en zor dönemlerinde ekonomik sıkıntılarla baş etmek zorunda kalmaktadır. Ülkemizde birçok emeklinin maaşı, bir ev kirasını bile karşılayamayacak düzeydeyken, her geçen gün artan fiyatlar, bu kesimin daha da zor durumda kalmasına neden olmaktadır. Sosyal adaletin sağlanamaması, emeklilerin hak ettikleri yaşam standardından mahrum kalmaları, toplumsal huzuru bozan unsurlar arasındadır. Bir toplumun, yaşlılarına ve emeklilerine gösterdiği özen, o toplumun insani değerlerinin bir göstergesidir. Bu bağlamda, ülkemizde emeklilerin durumu, ciddi bir adalet ve vicdan sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
4. Yönetimin Sorumluluğu ve Toplumsal Vicdan
Bir ülkenin yöneticileri, sadece ekonomik politikalarla değil, aynı zamanda toplumsal vicdan ve adaletle de hareket etmek zorundadır. Yönetimde olanların halkın sesine kulak vermemesi, toplumda derin bir adaletsizlik ve huzursuzluğa yol açar. Milletin alın teriyle topladıkları vergileri israf edenler, bir gün bu halkın karşısında hesap vermek zorunda kalacaklarını unutmamalıdır. Allah’ın verdiği aklı kullanmayan, halkın gerçeklerini görmezden gelen bir yönetim, sonunda halkını da ülkesini de felakete sürükler. Toplumda refah, adalet ve huzur, ancak yönetimin sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkün olabilir.
5. Çözüm Önerileri
Kamuda İsrafın Önlenmesi: Kamu kaynaklarının israf edilmesi engellenmeli ve tüm harcamalar sıkı bir denetimden geçirilmelidir.
Tarımsal Üretime Destek: Çiftçiler maliyetlerinin altında zarar etmemeli, tarım sektörü devlet tarafından desteklenmeli ve çiftçilerin ürünlerinin pazara ulaşması kolaylaştırılmalıdır.
Emeklilerin Durumunun İyileştirilmesi: Emekli maaşları, hayat standartlarını karşılayacak seviyeye çıkarılmalı ve emeklilere hak ettikleri yaşam şartları sağlanmalıdır.
Adil Gelir Dağılımı: Toplumda gelir adaleti sağlanmalı, zengin ve fakir arasındaki uçurum kapanmalıdır.
Aklı ve Vicdanı Kullanmaya Davet
Toplum olarak, Allah’ın bize verdiği aklı ve vicdanı kullanmak zorundayız. Yöneticilerin, halkın sorunlarına kayıtsız kalması, Allah’ın uyarılarını göz ardı etmesi, sonunda toplumu daha büyük felaketlere sürükleyebilir. Vicdanı ve adaleti merkezine alan bir yönetim anlayışıyla, halkın refahını artırmak ve toplumsal barışı sağlamak mümkündür.
Bahadır Hataylı/10.09.2024/14.20/Namazgah/İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.