- 1689 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KORKUYORUM
Korkuyorum!.. Ve hiçbir zaman cesur olamıyacağımı düşünüyorum. Evrendeki en ürkek, en korkak yaratığın kendisi olduğunu düşünen biri , nasıl korkmasın ki?
Korkuyorum!.. Yüzümü gören bütün kapılar, olanca cazibesiyle beni çağırıyor ve ardına kadar açılıyor. Dayanamıyorum, yüreğimi tatlı bir heycan sarıyor ve tüm saflığımla ikirciliksiz içeri giriyorum.
Bütün görüntüler, öylesine kıpırtılı, öylesine titreşimli, öylesine özgür, öylesine anlamlı ki: Sonsuzluğa uzanan farklı bir dünyada olduğumu düşünüyorum. Daha önce hiç tanımadığım duygular uç veriyor bedenimde. Etimi kemiğimi yara, yara çıkıyor ortaya. Engelleyemiyorum! "Kırkından sonra azanı teneşir peklermiş"... Birtakım şeylerin farkına kırkından sonra varmak.. Yıllarca basınç altında tutulan duyguların bir, bir açığa çıkması.. Neden şimdi ? Neden gençliğimi,enerjimi, ataklığımı tükettikten sonra ? Gene de zamansız ortaya çıkan bu duyguları yeşertmek, çoğaltmak ve kendi renginde büyütmek için gece, gündüz emek harcamam gerektiğinin bilincine varıyorum. Kökleri içimin derinliklerinden kopup gelen bu duyguların, yaşlı bedenimde bir bahar dalı gibi çiçek açıyor olmasını, ben kendime yakıştırmış olsam bile başkaları, yakınlarım benim bu halimi nasıl kaldıracak, nasıl içine sindirecek ?
Bu durum insanın gelişip güçlenmesiyle eş anlamlı birşey imiş gibi geliyor bana. Etrafında yeterince tel örgü olmasına rağmen sonsuz olduğuna inandığım küçücük yüreğime, birde kendi ellerimle sınır çizmeye kalkışmak... Beni yaratan, var eden şeyin özgür düşünce olduğunu geç de olsa farkettiğimde, yıllardır onu korumak adına hiçbir şey yapmadığımı anlıyorum.
Şartsız bir başlangıç, etrafında koşul olmayan sonsuz bir sevgi.. Kutsal ve kutsal olmayan bütün varlıklardan daha derin, daha anlamlı olduğunu hissediyorum. Kimi zaman dağlardan kopup gelen ırmaklara, yayla çiçeklerine, yamaçlarda ışıldayan sarı çiğdemlere benzetiyorum kendimi. Kimi zamansa onların bana benzediğini düşünüyorum. Temiz, saf, lekesiz, bir o kadarda karışık, kötü, günahkar.. Bendine sığmayan seller gibi gidiyorum küçük bir kıpırtının peşinden. Bazen şarkılara, türkülere sığmaz oluyorum. Bazen de minicik bir sese konuyor, o minicik sesin kuytularında yıllarca mola veriyorum. Öylesine deli bir sevda işte.. Gece, gündüz kendi yarattığı hayalin peşinde koşup durur da o hayalin, kendi eseri olduğunu farkedemez. İnsanın kendi deliliklerinin farkında olmadığı sözü doğru imiş meğer. Çıldırasıya delirttiğim o şey sevdalaşan kendi bedenimmiş..
Bu ne biçim hoşgörü ey tanrım ! Bu ne biçim yaratıcılık ! Bütün çirkinlikleri yok eden, en kavurucu çölleri yemyeşil vahalara çeviren, kuş uçmaz, kervan geçmez ıssızlıkları bayram yerine dönüştüren o gizemli sır.. Köhnemiş asırlık viraneleri birer gül bahçesi gibi gösteren, felaket habercisi olarak tanıdığımız baykuşları bülbüle çeviren o gizemli güç.. Sen her şeye kadirsin ey sevda !..
Boşa ululanma boşa yücelme
Seni ben yarattım kendi gücümle
Bendetmek istiyorsan bir sevda başlat
Kadirsen her şeye bizi bir yarat
(devamı gelecek)
YORUMLAR
SEN YANLIŞ MESLEK SEÇMIŞSIN VE EMEKLI OLMUŞSUN AMCACIĞIM. GERÇİ İŞİNDE DE ÇOK AMA ÇOK İYİYDİN. AMA KEŞKE ÇOK ÖNCELERİ KARAR VERSEYDIN YAZMAYA... KALEMİN DERT GÖRMESİN. SAYGILAR.