- 486 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Gülme garantili..
Bulusalimmi dedik..
Kuzenle.
Ok bulusalım
Bulusup gittik pastaneye yani
Patisserie..
Bir masa bulduk şahane
Ağac vardi önümüzde gölgeli
daha oturduk oturmadık..
Garson hemen gördü geldi .
muhallebili irmik tatlisi yok mu dedi..kuzen
Hani üzerinde parlak meyveli
Garsonda sessizlik..
.
.
Yok mu?
Başladı yine muzurluğa
Eyvah.
Buyur?
Evet evet
Buyrun buyursunlar tatlısi hani
Annemler size gelmek istiyor evdemisiniz tatlisı
Cream brüle
Var..
Yok
RevaNi kalburabasti grubu diyorum
Yok..
Ya peki lor yokmu..
Ohoooo
Geleneksel tatlar gözardı edilmiyo mu sence
Turk is tatlı neden gölgede sizde
Uluslar arasi tatlilar gelince..
Baklava korudu da neyse..
Oysa eski sütlü tatlar
Unutulur gibi degil..
O yok bu yok..
Anlayamadim beyefendi..
.
Garson bozuldu şaşirdı bir hallerde .
Sonra gel gel dedi sarildı..
Yavrum gençsin daha sen bilmezsim
Seksenli o yilları
Buralar denizdi, doldurdular hep,
Kumları kaybettik, betonla çevirdiler
Balıklar sığdı gökyüzü mavi
Insanlar az ..modern asil
yollarda
Ceket etekli hanımlar
Günlerden son bahar.
Sarı yapraklar uçusur..
Hava Serin mi serin
O zamanlar
Karaya cikmamisti black molli baliklari
4 km ötesinden 3.kat dan izlerdik denizi
rüzgarin sevdigi yollar vardı
Ciceklerin acmaya gonül.verdigi topraklar.
Şehirlerin karmaşası denizlerin yerini aldı,
kentsel gelişim ve dönüşum sürecini, modern yapılar ve isletmeler
eski doğal alanlar dogal topragimizda ecnebi yazilar üzerinde yükseldii yüjsekdi göğü kesti binlerce top mavi kumaşi keser gibi
Bu dediklerimde sana ecnebi dimi..
..
Patisserie diye bir sey yoktu
Bildigin pastaneydi.buralar
tum bunlar beni hasta etti yavrum.
.
Çattik ya bakışı..garsonda
..
Allahim gülmeme izin verme
Tırnagima baksam mi
Üç besmele çektim iyi geldi..
Hala anlatiyo..
Alt üst ettiler uzerlerine ton ton beton diktiler bunlar yeni toprak
Eski topraklar yok artik..
Biz bunlarla büyüdük
He diyo tabi tabi..biraz biliyorum ben...
Daha fazla anlamamazliktan çekiniyo..
Kuzen de cok bilmedigini belli etmiyo..
Demin ne demiştin
Fransizca cream bruyeré
Iste o..aynen
bosver takma kafana
Ama bildin he demin
Buyursunlar annenler tatlısıni
Hadi
Buyursunlar
Bruyere.. .
..
Bu son gelisim bak.. seninle. Dedim..
Sataşma istersen
Yok durmuyo...
Sohbet muhabbet
Iki saatin
ardından
iki tekerle dönüşş
Ayagi kalkinca
Başım döndü
Gecti ..
sonra yine dönmüs ki
Agaca gümlemistim
Neyse bi sey yok..gibi basimda
Derken
Ilerledikce mide bulantisi
En yakin lokmana gidiş
Bruyere krema zehirlenmesi
Neyse serum merum duzeldim
Kuzen saglam..
Bi bayat... bi taze
Sunum..dan..
...
Aksam
Basimda bir agri yine
Agaca tosladim ya ondan olsa gerek..
uyumadim sabah 05 e kadar sonra dalmışım
Ruyamda çok önce yaşadigım unutamadigım komik anımı gördüm yine..
Sabah 10..00 aniden uyandım..
Vay dedim
dev ekranda beşbin nit parlaklıkta ..yine..
Neden hep bu rüya..
..
Eyvah dedim tahtamin biri eksilmiş mi.bakimm..
Basım agriyor...zira
Yenileri hatirliyor muyum dur..
Dur..
Doksanlı yıllardaki bir komedi anım yine geldi.girdi ruyama
...
Hatırlıyorum
Saat 05 gibi uyanmistim.. ama neden uyandim
Bak yine eskiyi hatırlıyirum.
Oo iyi ama.nedenini hatırlamiyorum..
Biraz oyalanıp tekrar uyumusdum..o gün.
saat 10.30 olmuştu.. çabucak güne hazirlanmstım..yarim saat geçmeden kapı zili çalmış apartman görevlisi ..gelmisti..
Günaydın
Günaydın ismail efendi
Elinde her zamanki gibi oval sepet bir kenarında ekmekler diğer tarafta
kocaman bir bal kabagi..vardı..
Oo dedim uyku sersemi ..hayirdır
Balkabagimi satıyoruuzz..?
Bu ne dünya kadar
.
Büyük annem görsee oouv tikvica
börek yapalım tatlidan tuzluya kadar neler neler yaparız derdi..
Bunu içimden söylemistim..
..
(tabi tekrar tekrar rüyama girince unutmuyorum son kelimesine son mimiğine son ayrintisina kadar..)
Güldü ..yok dedi satmiyorum
Dedi ki; Komşu verdi..
Hımm
Sat diye mi ?
Yok
Bana verdi
Anladim.
(da ama yok ya anlamadim ne alaka)
Desemde bir yandan uyuyor beynim
Basım da zonklama...
Sana mi verdi
Ee iste satıyosun iste satmıyomusun ))
Yok..
İçimden de diyorum ki sepete neden koydu aceba..
Tahterevalli olmuş sepet
.
.
Yookk..
bana verdiii..benim benim
Hediye edildigini kabul etmiyorim ısrarla..
Senin mii
Him
Neden sepete koydun;))
Boştu elimde taşiyamadım
Yuzume bakiyo saskin ne var ki gibi.. .
Hangi komsu verdi diye merak ediyorum ama onu sormam..
Köşesine kurulmuş uykumu açan
Gıcık görüntü ye fena taktim
Yarı uykulu
Boyle bir sahne hiç yaşamamistim
Kabus gibi duruyo..
Dünya kadar büyük
Eli sapsari ağirlığından kanı çekilmiş
Sanki terazi yere değdi degecek bir kefesi..
Ekmekler kaymış üzerine
Hafif loş apartman katında
Bir an karsimdaki
Görevli ismaili;
Gözleri bağlı ve bir elinde kılıçla
Adalet heykeli bay themis gibi göruyorum
En Karikatüründen ..
Bir sey istiyor.musun diyor..
Yok yok sağol ..
Sepett gıcır gıcır sesler geliyor
Tasımaz ki onu
Hem ekmekler de değiyo..
Olmaz ama.
Diyorum icimden..
O dönemler sepet icinde sicak ekmek gelirdi..
Fakat geçen seneler önce
Fadılın rekor kıran balkabagı kadar vardi sanki
Yok abarttim..
O dörtyüz elli.kilo rekor..kırmîştı..o
50 kilo vardi..kesin...
Ikinci gün torbada ekmekle geldi zaten görevlli
Kopmuş tutacaklari sepetin ;)
Bende kopmustum..o gün
Allahtan sepetin tabani kopmamis
Merdivenlerden yuvarlana yuvarlana
Giderdi peşinde themis ismail ..
ama parcalanmazdi
Öyle boyle degildi..
E dedim agzı burnunu şaftinı kaydirmistin zaten sepetin tasimazdi ki hem
Söğütten hamal sepetimi bile tasımaz
Themis ismail efendi senii
Çok muhteremdi ama kendileri...
Hijyen konusunda biraz şey. düşünmüyordu..
Fakat iyi niyetliydi..
Ama o zamanlar her gün o sepete dolan ekmekleri alıyorduk
O sepet nerde bekliyordu üzerine toz yağarken..
Simdi
Farkindalik arttikca irdeleme
Irdelemeden ötürü mutsuzluk
Irdelemesen hastalık...
Şimdi olsa imkansız
Hastalığa davetiye ekmeleri..
Riskleri yönetme zamanı simdi
geçmişte kullanılan yöntemler veya alışkanlıklar
günümüzün sağlık ve hijyen standartlarına uygun değil..
..
Ah eski gunler
Sokaklarda çocuk sesleri
Görevlinin kolunda sepeti icinde sicak ekmekler
Yüzlerde gülüs
..
YORUMLAR
ne çok şey buldum bu yazıda hem nostalji diyecek kadar eski hem modernize edilecek kadar yeni. terazisi şaşmış adaletin ve o adaleti tasıyanin da farkindasizligi.
anılaaaar dedirtecek kadar sokağa açılan pencereden doluşan çocuk sesi. ve hayat enerjisi.
Berker ra na
Çelişkisi ne güzel aydınlatılmiş
büyük katkı..
Teşekkürler
Sevgiler,
Tek kusur sepetteki o ekmekler olsun. O çocuk gülüşleri ve yüzlerdeki en sahicisinden sıcacık gülüş o sepetleri fazla fazla affettirmeye yeter... O yıllara ben de yetiştim şükürler olsun. Bu yüzden çok şanslı addediyorum kendimi.
Beni o sıcacık, insan gibi insanların çoğunlukta olduğu o güzel günlere götürdünüz yazınızla. Ayrıca harika bir anlatımla...
Teşekkür ve tebrik ederim...
Berker ra na
O sıcacık gülüşler ve içten insanlar.
"Fazla fazla affettirmeye değer"
Ah! evett..
Sizinde, harika olmuş yorumunuz..
Teşekkürler
Sevgiler,
karadeniz’de yaşam, öyle dışardan bakıldığı gibi düz bir hikaye değildir, bilirsin. dağın tepesinden denize bakarken, yeşilin bin bir tonunu görürsün de, altında kopan fırtınaları, çetrefilli patikaları bir bilsen. karadeniz insanı da aynıdır aslında; dışardan baktığında bir gülümseme, bir hoş muhabbet, ama içerde bir volkan kaynar. her an fıkra gibi yaşar ama bir bakmışsın, en ciddiyetli meseleler dönüyor kafasının içinde.
ha, karadeniz insanı ironi sever mi? sever tabii. çünkü yaşam, burada bir mizansen gibidir. sen plan yaparsın, karadeniz güler, yağmurla, fırtınayla, sisle cevap verir sana. çay toplarsın sabahın beşinde, o yorgunlukta bir gülümseme yayılır yüzüne, çünkü bilirsin ki doğa seninle oyun oynuyor. hani hep derler ya, karadeniz hırçındır diye; doğrudur. ama karadeniz insanı da doğayla uyumlu bir savaşın içindedir. sen plan yaparsın, o bozar. sen kahveni yudumlayıp manzaraya dalarsın, birden yağmur başlar. ‘ya sabır’ dersin ama içeride bir gülme isteği kabarır.
karadeniz bakış açısıyla dünya biraz daha farklıdır. mesela bir sorun mu çıktı? ya da planlar mı bozuldu? dert değil. çünkü burada her şey geçicidir. bir an sis çöker, önünü göremezsin, ama sabret, birkaç saat sonra güneş açar, dünya bir anda cennet gibi olur. bu döngüye alışık karadenizli; işler kötü giderse ‘ne yapalım’ der, gülüp geçer, ama işler yoluna girdiğinde sanki hiç problem yaşamamış gibi devam eder. belki de bu yüzden ironiyle en iyi anlaşan insanlar buradadır.
çünkü karadenizli, doğanın bu ince oyununu çözmüş. bu hırçın coğrafyada, bir fıkranın ortasında yaşıyor gibisin. zemin kaygan, rüzgar sert ama bir şekilde yolunu buluyorsun. belki de bu yüzden en umutsuz anlarda bile karadenizliden bir kahkaha duyarsın. çünkü bilir ki, bu da geçer. bu anlayış, karadeniz insanının ironiye olan derin sevgisinin bir yansıması. yağmur çamur, hiç sorun değil, yeter ki muhabbet ve bir fincan çay olsun.
işte böyle, karadeniz’den dünyaya baktığında görüyorsun ki hayat, her anıyla seni şaşırtmaya hazır. ama bu seni yıldırmaz, aksine güçlendirir. çünkü bilirsin ki en kötü an bile geçici. ha, bir de fıkranın sonunda her zaman bir ders vardır, onu kaçırma. çünkü karadeniz’de hayat, biraz fıkraya benzer. ironi, doğanın en doğal hali gibi gelir.
eywallah rizedennn….
Berker ra na
Ana temada karadenizın doğal guzelligini zorluklarini dayanıklı yaklaşımı dile gelmişı güzel bir şekilde tasvir etmissiniz..
Doğanın hırçınligina rağmen
ironi ve sabırla zorlukları aşma biçimini
Nesesini mizahı etkileyici bir dille anlatmışsınîz.
Doğanın değiskenliğinde esneklıkk ve gülümseme,nin devreye girerek nasıl kolay olabilecegini
Rizeye ve
Temele selam.