ANA YOL/CULUK
Annemi anlamaya çalışıyorum onun sert otoritesini!
...Onun yokluğu sonrasında da yaşadığım her olumsuzluklarda; Annem ne kadar haklıymış duvarı çıkıyor önüme hep ...
Evet...Yaşanılanlar pankart vari sözler değildir; Bildiğiniz duvar ..Sağlam kaleleri olan duvarlarım(ız)
Beni düzenleyen dizayn eden ilk öğretmenim Annem!
İlkokula gidiyorum... Her pazartesi yıkanmış kolalanmış önlük yakasının ütü kokusuyla...
Ve yemek torbası içinde ekmek arası mis gibi şavak peynirli günlerim...Kokusu hala burnumda unutmuyorum...
O zamanlar toplumun ikiye bölündüğü zamanlar ve çocukluğumu yaşayamadığımız zamanlar
Toplumda otorite boşluğu olsada; Bizim evde o sıkıyönetim hiç bitmedi...
Annemin kollarımda can verdiği ana kadar sürdü
7-8 yaş aralığındayım...
Ayağımda kahverengi ucu kopuk naylon terlik...
Yokuş yukarı gidiyoruz. Yanımızda Cemile teyzemiz; Olmazsa olmazımız..
Nereye gidiyoruz.. İki çarşaflı kadın bir genç kız ve bir çoçuk
Teyzem o günlerde ölümcül bir hastalıktan dönmüştü..
Altı ay sıkı bir diyet ve Bitkisel bakım sonrası böbrekleri çalışmaya başladı ... Onun hayata dönüşü bir mucizeydi... Ölmeden ölüm raporu hepimizi yıkmıştı... Teşhis Nefrit.
Annem bacısının doktoru ve diyetisyeni olmuştu...
Sıra, yaşadığımız bunalım sonrası travmaya da bir çözüm bulmaktı.. Teyzem düşüncelere dalıp dalıp çıkıyordu
Telkinlerle yola çıkıyoruz
"Ya Allah ya Sabır"
"Burası hayat okulu; Yüksek duvarları olan" diyordu
Çoğu akıllı insanın gülüp geçtiği, aslında onların bize güldüğü o imkansız hastalığın kapısından geçiyoruz...
Anneme kim karşı gelebilir ki.. İlerliyoruz er- komuta dâhilinde
Çok soğuk bir yer burası!.. Kara kara betonlar...Yürümekten kayganlaşan bir zemin üzerinde yol alıyoruz...Arap sabunu ile yıkanıyor diyor Annem
Sakin yürüyen de var; Koşarak yürüyen hastalarda var.
Bize bakıp kafa sallıyorlar.. Üst baş yırtık, El yüz kirli...
Annem konuşmaya başlıyor... "Allah yardımcısı olsun" Ardında ekliyor ; "Görüyorsunuz değil mi" diyor
Annemin ellerine yapışmış, hayretle bakınıyorum.
Yanımızfan bir kadın geçiyor titriye titreye... Bacakların arasından süzülmüş kırmızı bir şeyler var; Kurumuş topuklarına kadar...Anlamaya çalışıyorum
Annemin yüzüne bakıyorum. Soracak oluyorum. Sesim koğuştan yükselen seslere takılıyor,
Kim kanatmış kim bıçaklamış bunu dıyecek oluyorum; Konuşamıyorum...
..
Burasının Aklıye Hastanesi olduğunu öğreniyorum.
Her kat kendine göre numara almış... En ağır olanlar en üstte kapalı bir alanda!
Annem bir öğretmen edasıyla
" Demek neymiş" deyip duruyor kızkardeşine
En son hayalimden hiç çıkmıyan bir sahneyle oradan ayrıldık.
Ağlayan bir kadın ve önünde çırıl çıplak bir adam...
Anadan üryan. Elinde uçkuruyla oynuyor. Ağlayan kadın ise kız kardeşi
Annem soruyor Kadın cevap veriyor.
Ordan kaçışımız, bu görüntü sonrasında oldu..Onlar utanırken ben gülüyorum.. Annem sirkeliyor beni ... " Sus gebertirim seni"
Meğerse çıka çıka zır deli dedikleri makama çıkmışız... Biraz daha yaklaşsan demirli kapıya saçın başın kalmaz ...Her birinin nefesi kin kusuyor
İçler acısı bir durum : Ellerinden zincirli olanlar var... O zamanki şartlar öyle miydi bilemiyorum
O gün eve döndük herkes sakin...
Babam soruyor :
"Ne oldu size neden hepiniz sessizsiniz"
...Annem doğrusunu söylüyor.
"Bey Hastaneye hasta ziyaretine gittik"
Rahmetli babam detaylı bilmediği için " iyi yapmışsınız sevaptır" diyor ...
Teyzem için de "sakinleşti bizim kız" diyor Cemile teyzeye..
Fikir kimden çıktı bilmiyorum. Şoku şokla yıkadı mübarek kadın!
Lokman hekim her nereye gitse oğlunu yanında götürür.. Nasihatlarla yol alırlarmış diye biz de o taktikle hayatın içinden geçtik
Ruhumuz dipçik gibi oldu...
Teyzemin gözlerine resmen o akıl hastalarını soktu; Birde o meşhur parmağını
" Aklına sâhip çıkmazsan geleceğin yer burası" dedi
İşte Telkin dedikleri tamda bu nokta
Kendini seveceksin.. Sinirlerine hakim olacaksın ve sabırla hayatın her zorluğunu gögüsleyeceksin...
Burası: İmtihan Dünyası
Allah rahmet eylesin anama.. Akıllı kadındı vesselam!
Ahben
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.